“Zihnin içinde yarana zekânın daha derin katlarına doğru ilerledikçe, daha ince bir duygu alanı izleriz. Bu ince duygunun derinliğinde duygunun “benimliğini” izleriz. Bunungibi “duyuyorum, duygularımı hissediyorum” deriz.
Böylece benim tüm “benliğimin” içindeki “Ben”, daha ince bir duygu içinde yer almaktadır. “Ben” in derinliğinde yarana zekânın daha derin bir düzeyi vardır. Bu da
“Ben’lik”tir.
Ben’lik aşağı yukan kişisel varoluşun, tarot ve zekânın, soyut değeridir. Bunun da derinliğinde kişisel “Ben’lik” sınırsız, belirlenmeyen, değişmeyen, ölümsüz, sonsuz gerçek vardır. “Ben”in en içten izlenimindeki ortaya çıkan sınırsız gerçek, saf yaratıcı zekâ* dır.”
Bu yaşantının çözümlemesi Ben’lik gibi deyimlerin belirsizlik olasılığına rağmen, yapısı yönünden çok basit olduğunu göstermektedir.
2. Bölümde öteye geçişin denize dalma gibi otomatik bir süreç olduğunu belirttik Zihin,tarot ve zihinsel işleyişin daha sakin düzeylerine doğru mantra yaşantısını izlerken, daha sakin zihinsel işleyişin giderek artan mutluluğundan büyülenir. Bu süreç dört evrede yer alır.
İlkinde zihin bir düşünceyi izlemeye başlar. İkincisinde bu düşünce tarot ve zihin çeşitli duygu ve düşünce düzeylerinden geçerken silikleşmeye başlar. Üçüncü, düşünce zihni kendisiyle “Ben’lik” durumunda bırakarak silikleşir. Maharishi, bu durumu zihnin boşlukta çevresindeki soyut tamlıkta kişiliğini koruması olarak tanımlamaktadır, çünkü bu durumda zihnin izleyeceği hiçbir şey yoktur.
Zihin kendinin farkında ve etkilenmeksizin kalır. Sonunda zihin bu iç sakinlik durumundan sınırsız saf bilincin çekiciliğine pılır. Zihin kendi sınırlı bireyselliğini de aşar ve saf yaratıcı zekâ durumunu kazanır, öteye geçişteki bu son durumu Maharishi, şöyle anlatmaktadır:
“…Bireyselliğin genişlemesiyle başlar ve bu olurken zillin bireyselliğini yitirerek saf yaratıcı zekânın sınırsız durumunu kazanmaya başlar. Zihin saf yaratıcı zekâyla birleşip kaybolurken, saf yaratıcı zekânın kendi öz benliği olduğunu kavrar ve mutlak mutluluk bilinci kazanır.”
Maharishi, saf yaratıcı zekâyı izlemenin, kişinin özdeşlik duygusunu önemli olarak etkilediğini anlatmak istemektedir. Özdeşlik terimi genellikle kişinin çocukluktan yetişkinliğe geçerken, toplumsal ilişkiler yoluyla edindiği rol ve görüntülerin sentezine ilişkindir.
Özdeşlik, aynı zamanda çevresindeki uyanıklığın anlamlı bir merkezi olarak, kişinin kendine olan güven duygusu demektir. Bugünkü dünya koşullarında çevre sürekli ve hızlanan değişikliğe uğramaktadır, özdeşlik için değişmez bir temel bulma olasılığı kolay değildir. Marzetla, Benson ve Wallace’ın,tarot ve Transcendental Meditation hakkındaki önemli bir makalede belirttikleri gibi:
“Değişime uğrayan ilişkiler ve kurumlardan bağımsız bir iç istikrar kaynağı bulmak zorundayız. Kişi çevresindeki yaşamdan n sağlam bir temele sahip olarak bütünlüğünü tehlikeye sokmaksı zın koşullara özgürce kendini uydurabilir.”
Benzer Yazılar
- Budizm ve Hint Felsefeleri
- Evrenin Bütünlüğüne Ulaşmak
- Rüya Mitolojisi
- Gerçek Medyumlar Hakkında
- Astral Seyahat