Yoğurdun Faydaları

Yoğurdun Faydaları

Şubat 2008’de, gazetelerde, yoğurdun antibiyotiklere karşı dirençli bir bakteriyi alt edebileceğini öne süren bir haber yayımlandı. Habere göre İngiltere’deki birkaç hastanede hastalara, Clostridium difficile adlı bakteriye yakalanma risklerini azaltmaları için probiyotik içeren yoğurt verilecekti, çünkü bu bakterinin neden olduğu ölüm sayısı giderek artmaktaydı. Brighton’daki Royal Sussex County Hastanesi’ndeki doktorları hastalara probiyotik vermeye teşvik eden şey, 2008’de yayımlanan randomize kontrollü bir deneydi. Bu deneydeki hastalar hastanede enfekte oldukları C. difficile bakterisi nedeniyle antibiyotik verilen ve bu nedenle ishal olan hastalardı. Uç tür probiyotik içeren bir yoğurdun bu hastalara verilmesi, ishalli hasta sayısını azaltmıştı.

 

Burda görüldüğü üzere, doğru yoğurt türü, kolon kanserine karşı koruyucudur, zira Lactobacillus acidophilus bakterisi (bazı yoğurtlarda bulunur, fakat çoğunda yoktur) kolon tümörünün oluşumunu yavaşlatmaktadır. Bazı çalışmalarda da, mayalı süt ürünlerini tüketenlerde kolon kanserini oranının azaldığı gözlenmiştir.

 

Yoğurt nasıl işe yarar?

Yoğurt ve içerdiği bakteriler,potansiyel kanser önleyici öğeler olarak çok dikkat çekmektedir. Yoğurdun, kolondaki yararlı bakterilerin sayısını artırarak işe yaradığı ve bunun da mikrof loranın kanserojen üretme işlevini azalttığı düşünülmektedir. Probiyotik (daha sonra açıklanacak) için besin olan prebiyoti ğin, kolondaki yararlı bakteri oluşumunu artırarak benzer etki gösterdiği görülmektedir. Bazı çalışmalar da, prebiyotik ve probiyotik karışımının daha etkili olduğunu göstermektedir.

 

Kanıt toplama

Londra Imperial College’dan Dr. Jeremy Nicholson, diğer bilim insanları ile birlikte probiyotiklerin, ilaçların yanıt vermediği durumlarda kullanıldığı tuhaf bir tedavi yöntemi olarak görülmesinden ziyade başlıca yöntem olarak görülmesi amacıyla biyokimyasal bir temel oluşturmak için çalışmaktadır. Nicholson, Ocak 2008’deki bir çalışmada, standart probiyotik aliminin idrar, kan ve karaciğerde yararlı etkiler oluşturduğunu ortaya çıkarmıştır. Yararlı bakterilerin, bağırsaktaki bütün mikrop popülasyonunun dinamiklerini değiştirebildiğini ortaya çıkardıklarını belirtmiştir.

 

Kansere gelince, çoğu araştırma kolon kanseri ile ilgilidir. 2007’de yapılan bir laboratuvar araştırması, dayanıklı nişastanın (probiyotik) kolon kanserinin başlangıç ve gelişme aşamalarını 1. Bölüm) engellediğini göstermiştir.
Ancak insanlarla yapılan çalışmalar sınırlıdır. Reading Üniversitesi’nden probiyotik uzmanı Profesör lan Rowland’a göre, probiyotiklerin sıçanların bağırsaklarındaki zehirli unsurları azalttığına dair kanıt vardır. Farelerin prekanseröz hücrelerinin kanseröz olma ihtimalini azalttığına dair de gayet ikna edici kanıtlar vardır. Ancak, insanlara gelince, probiyotiklerin kanseri azaltmasına ilişkin henüz tam ölçekli ve plasebo kontrollü bir deney yapılmamıştır.

 

Bahsetmeye değer tek insanlı deney, 37 kolon kanseri hastası ve poliplerini aldıran 43 hastayla yapılan 12 haftalık plasebo kontrollü çift kör çalışmadır. Probiyotik ve prebiyotik karışımının kolerektal çoğalmayı önlediği bulunmuştur.

 

Çoğu insanlı deney göstermiştir ki, test edilen bazı faydalı bakteri türleri, betaglukoronidaz isimli bir enzim aktivitesi ni azaltarak kanserojen karşıtı bir etki gösterebilmektedir. Bu enzim, disbiyoz halindeki bağırsakta yoğun olarak üretilir ve kanserojenler ortaya çıkarabilir. Çok fazla miktarda betaglu koronidaz alımı, hem meme hem de sindirim sistemi kanseri için kullanışlı bir belirteçtir. Karaciğerin östrojeni parçalama becerisini engellediğinden, meme kanseri için bilinen bir risk faktörü olan östrojen dominansma katkıda bulunur. Labora tuvar deneylerinde, bazı bakteri türlerinin (Lactobacillus bulga ris), pişmiş ette oluşan kanserojen maddeler olan heterosiklik aminlere bağlanma becerisi nedeniyle kanser karşıtı etki gösterdikleri görülmüştür.

 

Kendimize nasıl yardımcı olabiliriz?
Peki, bağırsaktaki yararlı bakteri dengesinin sağlığımız için gerekli ve önemli olduğunu gösteren bütün bu çalışmalardan faydalanmak adma ne yapabilirsiniz? Kontrollü deneylerin kanıtlarını görünceye kadar bekleyebilirsiniz elbette. Ancak, probiyotiklerin zararlı olduğunu gösteren bir kanıt olmadığına göre, bağırsaklarımızdaki yararlı canlılara şimdiden dikkat etmemiz akıllıca olacaktır.

 

Prebiyotikler

En iyi başlangıç noktası beslenmenizdir. Güncel bir probi yotik araştırmasının yazarlarma göre ‘Bağırsaktaki bakterilerin kendine has bileşimi ve fizyolojik özelliklerinin çoğu, beslenmede yapılabilecek küçük değişikliklerle değiştirilebilir/119 Bu değişiklikler, sağlıklı beslenme tavsiyelerinde belirtilenlerle aynıdır; zira yararlı bakteriler, işlenmiş ve fazla yağlı abur cubur tarzı gıdaların meraklısı değildir. Yararlı iki ana bakteri türünün (Lactobacilli ve Bifidobacteria) ihtiyacı olan besinler taze, işlenmemiş meyve, sebze ve tahıllardır.120 Bunlar, prebiyotik olarak bilinen sindirimi zor karbonhidratlardır. Hem lifler hem de prebiyotikler, sindirimi zor karbonhidratlardır ve ikisi de bağırsak bakterisi tarafından fermente edilirler.

 

Ancak, prebiyotik, bağırsak bakterilerinin faydalı üyelerinin besin kaynağı olarak yalnızca bağırsakta kullanılabilmesi açısından liften farklıdır. Fakat bazı üreticiler lifi prebiyotik olarak adlandırırlar çünkü lif, tüketiciler için prebiyotiğe göre daha bilinirdir. En çok bilinen ve test edilenler ‘oligosakkaridler’dir (oligo = az, sakkarid = şeker). Takviyelerde FOS (fruktooligosakkaritler) kısaltmasıyla geçerler (inulin adında bir takviye görürseniz, bu da bir FOS tipidir). Bir diğeri ise, normal nişastanın tersine mideden geçerek sadece bağırsakta aynştırılabilen ‘dayanıklı nişasta’dır.

logo

Benzer Yazılar

Leave a Reply