Sağlıklı Beslenme

Ergenlik sırasında, depresyondan sivilceye ya da sinüzite dek birçok zorluk ortaya çıkabilir. Bu dönemde iyi beslenme ve egzersiz alışkanlıklarına sahip olmak çok yardımcı olacaktır. Aynı biçimde bedeninizin iyi ve sağlıklı değişimler geçirmesi için göstereceği çabayı destekleyip, güçlendirmeye çalışmak da önemli ölçüde yarar sağlayacaktır.

Taze yiyeceklere dayalı, günde en az beş kez meyve ve sebze yiyeceğiniz dengeli bir beslenme, olumlu temeller atacaktır. Abur cubur yeme tarzından, atıştırmalık besinlerden ve şeker, çikolata gibi yiyeceklerden kaçınmak, hem enerji düzeylerinizi korumanıza yardımcı olacak sizi hem de kötü alışkanlıklardan uzak tutacaktır. Şekerli ya da karbonatlı içecekler yerine bol miktarda su, taze meyve suları ve bitkisel çaylar için, alkol ya da kahve gibi uyarıcıları az kullanın. Yiyeceklerin besleyici değerlerini öğrenmek, örneğin alternatif protein kaynaklarını ve her öğünde besleyici maddeler yönünden çeşitlilik sunabilecek yiyecek seçeneklerini keşfetmek önem taşır. Vejetaryenler de diyetlerine B vitaminlerinin tümünü katmak zorundadırlar.

Bu dönemimiz, vücutlarınızın büyüdüğü, biçim değiştirdiği ve açıkça kadınsılaştığı bir zamandır. Bundan emin olabilmeyi istememiz için birçok neden sayılabilir; toplumumuzda kadın olmanın ne anlama geldiğiyle ilgili konular da buna örnek gösterilebilir. Gelişimimizi doğrudan denetleyebilmemizin bir yolu da beslenme biçimimizden geçer. Kadınlık duygumuz, büyük oranda annelerimizden bize geçer, ancak aile içindeki diğer kadınlar, hatta dış dünyada gördüklerimiz de buna dahildir. Kadınlara karşı yeterince hoşgörülü olmayan bir toplum yapısı içinde gruba katılmak istememe eğiliminde olabiliriz! Bu aynı zamanda kendimizi besleme sorumluluğunu ilk kez üstlendiğimizi gösterecektir.

Bugüne dek beslenme konusu annenizin ya da bakıcınızın alanına girmekteydi. Diğer kadın şikayetleri gibi, toplumumuzda yeme zorlukları da yaygındır, yine de herhangi bir sorunda kendimizi tümüyle yalnız hissedebiliriz. Bu yaşlar genellikle yeni diyetleri ve çeşitli yaşam tarzlarını deneme zamanlarıdır. Dolayısıyla düzenli öğün saatleri disiplinimizi kolaylıkla yitirebiliriz. Genelde yemek yememizle ilgili gerçek bir sorun olup olmadığını anlamamız zor olabilir, bunu çoğu kez kabullenmek istemeyiz, kendimize itiraf etmekte bile zorlanmaz. Alkollü ortamlarda yiyip içme, hiç yememe, ya da yedikten sonra kendimizi kusturma gibi sorunların hepsi, aslında yiyeceklerle fazla ilgisi olmayan, daha çok duygularla bağlantılı mutsuzluk göstergeleridir.

Kimi zaman duygularımız ya da mutsuzluklarımız bizi o kadar rahatsız eder ki, bu acının ya da kaosun bitmesini ister, bunu gerçekleştiremeyince yaşamımızda daha kolay kontrol edebileceğimiz şeylere yöneliriz. Beslenmeyle ilgili zorluklardan kimileri, biraz daha büyüyüp yaşama ve kendi duygusal tepkilerimize alıştıkça kendiliğinden ortadan kalkarlar. Böyle olmadığı durumlarda ise sorunlar büyüyerek tüm ailenin dikkatini çekecek ve diğerlerinin yaşam alanına girecek kadar fark edilir hale gelirler.

Aile terapisinden tutun fiziksel desteğe kadar, otlarla uygulanabilecek birçok terapi seçeneği vardır. Kimi kez iyileşme yöntemini bulmak için, bu değişik uygulamalar arasında bir gezinti yapmak ya da çeşitli önlemler arasında doğru dengeyi tutturabilmek gerekebilir. Ancak her koşulda, deneyimli bir pratisyene danışmak ve desteğini almak kesin başarı açısından en temel unsurdur. Nasıl, ne zaman ve ne yediğimiz, çok önem taşıyabilecek bir konudur ve bir çok duygusal alt tonlara sahiptir.

Çeşitli gündelik gereksinimlerimizi karşılayabilmek için bedenlerimizin düzenli olarak uygun enerjiyi almaları gerekir ve bunu sağlamanın en iyi yolu düzenli öğün saatlerimizin olmasıdır. Gövdemizin içinde yanan sindirim ateşi tıpkı güneş gibidir öğle saatlerinde en üst noktaya çıkar. Günün en büyük yemeği için geleneksel zaman öğlendir, aynca günün ortasında yenen bir yemek daha çabuk emilir ve metabolizmaya uyum sağlar.

logo

Benzer Yazılar

Leave a Reply