Singleton (tek gezegen). Kümeleşme (Stellium). Durağanlık (Stationary). Yoğun ve güçlü açılar. Üçüncü kuralın alamna girdiğimizde, ellerimiz doludur. Musluk ardma kadar açıktır ve boğulmadan su üstünde kalmak kolay bir iş değildir.
Düzeni muhafaza etmek çok önemlidir. Güvenli bir alan olan birincil üçlüyü geçtikten soma, her hangi bir strateji geliştirmeden, hangi “birim”lerin güçlü olduğunu anlamadan, gerekli olsa da olmasa da görülen herşeyi yorumlama konusunda dayamlmaz bir istek belirir. Bu yol bizi yıkıma götürür.
Rahatlayın. Acele etmeyin. Doğum haritasımn karşısında bir süre oturun. Hangi gezegen Yükselen’i yönetiyor? Bu bir fokalizördür. Hiç singleton var mı? Büyük olasılıkla yoktur. Peki, kümeleşme var mı? En azmdan, bunu görmek çok kolaydır. Köşesel (angular) bir gezegen var mı? Bunu da saptamak çok kolaydır; sadece bakmak yeterlidir. Çok sayıda açı yapan gezegenten ne haber? Bunu anlamak için açı matrisine bakılır. Bir gezegen dikkati çekiyor mu? Onun Güneş, Ay ve Yükselen’le bağlantısı var mı?
Listenizi gözden geçirin. Bazen neredeyse hemen her gezegen doğum haritasımn kontrolünü elinde bulunduruyor gibi görünür. Bazen de sanki hepsi belirsiz bazı köşelerde saklamyor gibidir. Genellikle, iki veya üç gezegen diğerlerinden daha fazla öne çıkar. Belki Akrep Yükselen’i yöneten köşesel bir Mars’la karşılaşırsınız. Belki Ay’la üçgen, Güneş’le kare, astrolojik ayakucuyla (nadir) kavuşum yapan bir Uranüs görürsünüz. Belki de Neptün Balık burcunda gökyüzünün ortasıyla (midheaven) kavuşumdadır.
Biraz pratik yapın. Zamanla hissetmeye başlarsınız.
Eski zaman astrologları bazen güçlülük ve güçsüzlükleri saptamak için puanlama sistemi kullanırlardı. Üç puan Yükselen’i yönetmeye, eksi iki puan zararlı olmaya, bir puan durağanlığa ve bu böyle giderdi. Sonunda Jüpiter’in ondokuz puanına karşılık Mars’m yirmiiki puam olabilirdi. Böylece Mars doğum haritasımn kralı konumundayken, zavallı Jüpiter’in payına kahveleri hazırlamak düşerdi.
Böyle bir yaklaşım gerçeği yansıtamaz.
Fokalizörlerdeki önemli nokta hangi gezegenin diğerlerini ezip geçtiğini saptamak değildir. Zihin böyle çalışmaz. Her gezegenin kendine ait bir alanı vardır. Bu alanda o gezegen egemendir ve kimse ona meydan okuyamaz. Diğer bir deyişle, insan zihninde on gezegenin fonksiyonları için ayrı ayrı yerler bulunur.
Fokalizörlerin bize sağladığı kolaylık gezegenlere yaklaşımımızı organize etmektir. Onlar bize hangi “birim”in kişinin karakterinde canlı ve güçlü olduğunu, hangisinin ikinci planda kaldığım anlatırlar. Fokalizörleri saptarken aradığımız şey, öncelikler duygusudur. Bu sekiz “birim”den hangisi köşetaşıdır? Birey en fazla hangisiyle özdeşleşir? Hangisi en önemli gelişimsel baskıyı temsil eder?
Fokalizörlerin en iyi cevapladığı soru çok basittir: İlk önce hangi gezegenlerden söz etmemiz gerekir? Öncelikler, hepsi bu.
Benzer Yazılar
- Budizm ve Hint Felsefeleri
- Evrenin Bütünlüğüne Ulaşmak
- Rüya Mitolojisi
- Gerçek Medyumlar Hakkında
- Astral Seyahat