Fizikçiler kozmoloji için tüm çıkarımlarını düşünmeye ilk başladıkları zaman, yani 1990’ların sonlarında, özel Evren’imizin bu derin Mteori anlayışı tarafından sağlanan birçok olasılık arasından neden belirginleştiği bilmecesiyle karşılaştılar. Bazı insanlar, eğer Çoklu Evren’de var olan birçok farklı olası düzen varsa, antropik prensibin bir formunun iş başında olduğu fikri tarafından cezbedildiler; ama bu bizimki gibi bir evrenin var olabileceğini hepten olası yapan çok büyük sayıda olası düzen gerektirirdi ve ilk başlarda kimse bunun teori tarafından sağlanıp sağlanmadığını bilmiyordu. 2000 yılında, o zaman Stanford Üniversitesi’nde çalışan Raphael Bousso ve Joe Polchinski, kuantum dalgalanmalarının çok nadir durumlarda uzay bölgelerinin bir kompaktlaştırma düzeninden başka birine zıplamasını sağlayabileceğini göstererek, fikri daha sağlam bir temele yerleştirdiler.
Gerçekte, bu her biri kendi Büyük Patla ma’sından çıkan ve kendi yoluyla genişleyen, kendi fizik yasa dizisine sahip olan, ebedi şişmedeki baloncuk evrenlerinkine benzer bir düzen yaratarak, “eski” düzenle genişleyen uzayın bölgelerinden ayrılmış yeni baloncuk evrenler yaratabilirdi. Sonu ve başlangıcı olmayan, içinde baloncuklar içeren baloncuklar bulunabilirdi.
Bu fikir hemen popüler olamadı, ama 2003’te KKTL olarak bilinen bir ekip, on boyutlu uzay boyutlarının bazılarının kom paktlaşma tarafından sağlanan toplam evren sayısının gerçekçi bir hesabıyla ortaya çıktı. Yuvarlak rakamla, kompaktlaşmış uzayın 500 deliğe kadar “Çörek” içerebileceğini, ama daha fazla içeremeyeceğini buldu. Aynı zamanda her deliğin kesinlikle dokuzdan fazla olmayacak şekilde sadece birkaç kuvvet çizgisiyle geçilebileceğini keşfettiler. En üst sayı olarak dokuzu seçmek her delik için on olasılık verir (0, 1, 2… 8, 9) ve bu, 500 delikli boşluk için en fazla düzen sayısının 10500 olacağı anlamına gelir. Karşılaştırmak gerekirse, tüm görünür evrende sadece 1080 atom vardır. Çok büyük bir sayı olan İO500 sonsuz değildir, ama eğer tüm bu düzenler Çoklu Evren’de var olursa, bazılarının Ev ren’imize çok benzer olma olasılığı için fazlasıyla yeterlidir.
Leonard Susskind bu fikrin iştahlı bir destekçisi haline gelmiştir ve bu farklı kompakt düzenler ve farklı enerjilere sahip farklı evrenlerden oluşmuş Çoklu Evren’e Kozmik Manzara ismini vermiştir. Fikir bu isim altında 2003 yılından sonra popü lerleşmiştir. Kafa karıştıran 10500 sayısını bir bakış açısına koymayı deneyen Susskind eğer tüm görünür evrenin çapı boyunca Planck uzunluğu aralıklarıyla bir nokta dizisi oluştur s aydınız, bu çizgide sadece 1060 nokta olacağını işaret eder. Daha sonra vazgeçer. “ıo500 sayısı o kadar şaşırtıcı derecede büyüktür ki, bu kadar noktayı görsel olarak ifade etmenin bir yolunu düşünemiyorum” der. Şuna ne dersiniz? Hacim yarıçapın kübüne eşittir, dolayısıyla tüm görünür evreni bu yolla noktalarla doldursaydınız, sadece 10180 tane nokta olurdu. 10500 “Planck noktasını” doldurmak için kendi görünür Evrenimize benzer 10320 tane daha evrene ihtiyacınız olurdu. Bu, Kozmik Manzara’daki çeşitliliğin miktarıdır. Bu olağanüstü sayı yine de hikâyenin sonu değildir. Bu Çoklu Evren’de sadece 10500 tane farklı evrenin bulunduğu anlamına değil, 10500 farklı türde evren olduğu anlamına gelir. Her biri kendi “Büyük Patlama”smdan çıkıp kendi yoluyla gelişen, aynı fizik kurallarına sahip, aynı türde CalabiYau çoklu katmanının birçok kopyasını elde etmek için hâlâ alan vardır; bunun çıkarımları daha sonra ele alınacaktır.
Öyle olsa da, Kozmik Manzara pürüzsüz, devamlı bir yüzeyin eşdeğeri değildir. Böyle bir yüzeyi tamamen doldurmak için sonsuz sayıda nokta gerekir. Elinizde olması gereken görüntü daha çok noktalı bir resimdir. Bir uzaklıktan, bu manzara belki rast gele yüksek tepe ve yarıklarla, pürüzsüz yuvarlanan tepeler ve vadiler gibi gözükebilir, ama yakından neredeyse birbirine temas eden küçücük, sayısız noktadan yapılmış olduğunu görebilirsiniz; aslında bu, görünüşte devamlı pürüzsüz bir kağıt parçasının sonlu sayıda atomdan yapılmış olmasından farklı değildir.
Ama manzaradaki tüm noktalar eşit değildir. Hepsinin aynı e neıjiye sahip olmaması önemli bir noktadır. Genellikle enerji gibi değişken özelliklerin bir çeşit canlandırmasını oluşturmak için manzara fikri bilimde sıkça kullanılır. Susskind, büyük moleküllerin enerjisiyle bağlantı kurmak için kimyadaki kullanımından fikre aşina olduğunu söyler. Binlerce faklı atom içeren bir molekül prensipte aynı atomların farklı düzenlerde yerleştirilmeleriyle birçok yolla bir araya konabilir. Bu konu üzerine her çeşitleme kendi enerjisine sahiptir ve olasılık çeşitleri yüksek enerji düzenlerine karşılık gelen tepelerle ve düşük enerji düzenine karşılık gelen vadilerle inişli çıkışlı bir manzara olarak sunulabilir. Bu, kimyacıların belli bir düzenin ne kadar kararlı olduğu hakkında fikir edinmelerini sağlar. Eğer bir tepenin zirvesinde oturursa, o zaman herhangi bir çalkalanma sonucu atomların bir vadiye yuvarlanmaları gibi, kendilerini daha düşük enerjili bir düzene yeniden yerleştirmeleri olasıdır. Ama eğer düzen zaten vadinin dibindeyse, kararlıdır ve şeklini değiştirme şansı olmayacaktır.
Benzer Yazılar
- Budizm ve Hint Felsefeleri
- Evrenin Bütünlüğüne Ulaşmak
- Rüya Mitolojisi
- Gerçek Medyumlar Hakkında
- Astral Seyahat