İnsan sinir düzeni, doğanın bilinen en karışık fiziksel yapısındadır. Milyarlarca bağlantı ve elektromekanik süreçler düşünmemizi, yaratmamızı, tarot falı ve hareket etmemizi ve amaçlanmızın bilincinde olmamızı sağlarlar. İnsanlık önce sinir sisteminin farkında olduğundan, bu konuda yapılan araştırmalarda yalnızca daha iyi fiziksel sağlık aranmamış fakat insan varlığının iç yapısına inilmeye çalışılmıştır. Bunun için de zihinsel uğraşlar ile fiziksel beden arasındaki bağlantılar konu olarak ele alınmıştır.
Modern çağlara kadar insanlar, bir beden ve bir de ruh olduğunu varsayarlardı. Ruhun bedene biçim verdiği, yönettiği ve ölümden soma ondan ayrıldığı sanılırdı. Rönesansta Descartes bedeni aslında mekanik olarak tanımladı ve insan fonksiyonları için mekanik modeller geliştirmede çok zaman harcadı. Onun insan yapısı üzerindeki fizyolojik düşüncesi ruhun bedene biçim verici etkisini yayabilmesi için bir giriş kapısı aramaya götürdü, ruhun yerini salgı bezi olarak saptadı.
Bu, beynin ufak bir uzantısıydı. Şimdi sürüngenler gibi daha aşağı yaratıklarda ışığa duyarlı önemli bir duyu organının kalıntısı olduğu sanılmaktadır. 17. Lou is’in saray bahçelerinde fizyolojinin kendi mekanik tanımlaması için mekanik bir model bulun Descartes beden ve zihnin bütünüyle birbirlerinden ayn olduğu sonucuna vardı.
Beden ve zihin arasındaki bu ikilik beyin araştırmacılarının bu boşluğu bir köprüyle birleştirmeye başladıkları modem çağlara kadar sürdü.
Benzer Yazılar
- Budizm ve Hint Felsefeleri
- Evrenin Bütünlüğüne Ulaşmak
- Rüya Mitolojisi
- Gerçek Medyumlar Hakkında
- Astral Seyahat