Modern dünyamızda efsane (mit), genelde, doğrulanmamış veya geçersiz bir inanç olarak düşünülür. Bir şeyin “sadece bir efsane” veya “sadece bir rüya” olduğunu söyleyebiliriz; ancak, böyle yaparak kendimizi büyük öykülerimizden koparırız. Efsanelerimiz, asılsız öyküler değildir; aslında daha derin bir çerçeve oluştururlar. Bu çerçeveyi, hayatlarımıza anlam ve anlayış katmak için bir yol olarak kullanırız. Günümüzde, eski efsaneler, çağdaş kültürlerle alakasız gibi görünebilir; fakat hikâyeler paylaşmaya başladığımızdan beri yarattığımız efsaneler, psikolojik araştırmalarımızın en temel biçimleridir.
Eski mitolojilerden kaynaklanan hikâyeler, tüm modern psikoloji ve davranışsal araştırmaların temelini oluşturur. Efsaneler hep tanrılar ve tanrıçalar hakkında olsalar da -ve genelde fantastik yaratıklar ve beklenmedik olaylar içerseler de- aslında insan davranışının temel kalıplarını tarif ederler. Her ne kadar bir efsane belirli bir olayı aktarıyor gibi görünse de, bir yandan da evrensel bir insan deneyimiyle ilgili bir hikâye anlatır. Efsanelerde tekrar tekrar anlatılan bu kalıplar, aynı zamanda bilinçdışı farkındalığınızı aydınlattığınız ve ilişkilendirdiğiniz kalıplardır. Bu efsanevi kalıpları, kendimizi büyük resme bağlamak ve yaşamlarımızda bir perspektif ve anlam bulmak için kullanırız.
Mitoloji, geçmiş zamanlara ait hikâyelerden ibaretmiş gibi görünebilir ama modern yaşamlarımız da günümüz mitleri ve efsaneleriyle renklenmektedir. Pembe dizilerin günlük dramlarından büyük çapta sinematik fantezi müzikallere kadar, esas insani davranışlarımızın efsanevi temelleri bizi çevreler. Sade peri masallarından, karmaşık Kral Arthur epiklerine kadar, hikâyecilik kültürümüzün büyük bir kısmını, temel davranış kalıplarını bireysel hikâyelerimize eklemenin bir yolu olarak kullanırız. Kişisel mitolojimiz, mantıken anlaşılması zor olan kalıpları doğal bir şekilde anlamamıza yardımcı olur ve bilinmeyene adım atıp bildiklerimizin sınırlarının ötesine geçmemiz için bizi cesaretlendirir.
Dogmatik bilimsel düşünce ve kurumsallaşmış dinler evrimleşip büyüdükçe, bizler de kişisel mitolojilerimizden gitgide ayrı düştük. Ancak, tıpkı rüyalarımız gibi, efsanelerimiz de mantıklı düşüncenin sınırlarını aşmamızı ve hayal gücümüzü sonuna kadar kullanmamızı sağlar. Efsanelerin gerçek olayların kayıtları değil, davranış şemaları olduklarını kavramak, onları hayal gücümüzü desteklemek ve araştırmak için kullanabileceğimizi gösterir. Bireysel düşlerimiz, kolektif mitolojilerle aynı işleve sahiptirler fakat daha özel ve kişisel bir seviyede, bireysel hikâyelerimizin zenginliğini ve giriftliğini gerçekten anlamamıza da yardımcı olurlar.
Kişisel mitolojinizin farkına varmanız, günlük yaşantınızın piyeslerinde oynadığınız farklı karakterlerin ve kimliklerin de daha fazla farkında olmanızı sağlar. Mitolojiniz, hayatınızdaki kişisel arayışınızda, kendinizi yönlendirmenize, nerede olduğunuzu anlamanıza ve nereye gittiğinizin farkına varmanıza yardım eder. İnsanoğlu için, fiziksel varlığı kadar, efsanevi bir yaşama sahip olmak da aynı derecede önemlidir; çünkü bireysel mitolojiniz, içinde uyanık yaşantınızı sürdürdüğünüz görünmeyen çerçevenin neredeyse tamamını şekillendirir. Rüyalarımız bireysel efsanelerimizdir ve efsanelerimiz kolektif düşlerimizdir.
Benzer Yazılar
- Budizm ve Hint Felsefeleri
- Evrenin Bütünlüğüne Ulaşmak
- Gerçek Medyumlar Hakkında
- Astral Seyahat
- Rüya Karakterleri