Yaşamda bir şeye tutunmak katıksız aptallıktır. En büyük hata sıkıca tutmaktır; böyle yaparak insan sahip olduğunu kaybeder. “Bu benim!” diye iddia ederken, zaten bizim olam kaybederiz.
İçeri girdiğinde yeni bir sessizliğe dokunursun sessizliğin varlığına. Bu sadece sesin yokluğu değil, kesinlikle olumlu, neredeyse görünür, elle tutulur bir şeydir ve fark budur. Dıştaki sessizlik her an bozulabilir, ama içteki sessizlik asla bozulamaz. Hiçbir ses ondan geçemez.
Ve onu bir kere hissettiğinde, pazar yerinde bile sessiz kalabilirsin. Bir dip akıntısına dönüşür. Yüzeyde etkinliklere, işlere katılabilirsin, ama derinde sadece sessizlik vardır. Hiçbir şey onu rahatsız etmez, hiçbir şey seni ondan alıkoymaz; ona mıhlanır kalırsın.
Binlerce yıldır keşişler, rahibeler sessizlik arayışıyla dünyayı terk etmektedir. Tabii ki balta girmemiş ormanlarda, manastırlarda kesin bir sessizlik bulurlar ama bu sadece sesin yokluğudur, gerçek sessizlik değildir.
Gerçek sessizlik sadece içeriye doğru hareket edince bulunabilir. Senin tam içinde var olur. O zamamn sonsuz derinliği ve sonsuz yüksekliği olur. Ölçülemezdir. Ve onu bilmek her şeyi bilmektir.
Sessizliği seven çok az insan vardır, yine de insanların çoğu sessiz olmak ister. Ama sessiz oldukları an mutlu değillerdir; hemen dikkat dağıtıcı bir şey, oyalayıcı bir şey, bir uğraş aramaya başlarlar. Sessiz olmaktan korkuyorlardır ve korkmalarının bir nedeni var, çünkü ne kadar sessiz olursan, o kadar yok olursun.
Sen sessin, çünkü sen zihninsin! Sen sessin, çünkü sen egosun! Zihin yok olduğunda, ego da uçup gider. Ondan sonra sessizlik olur. Ondan sonra özgün merkezine yaklaşırsın, gel gör ki onun farkında değilsin, bu yüzden nereye gittiğini bilmiyorsun. Dipsiz bir derinliğe, uçsuz bucaksız bir olaya düşüyorsun gibi görünebilir. Korku seni yakalar ve dikkat dağıtıcı bir şey, oyalayıcı bir şey, bir uğraş tutıfnacak herhangi bir şey aramaya başlarsın.
Ama eğer insan sessizliği severse o zaman varoluşu sever, o zaman hakikati sever. O zaman insan dini en saf özüyle sever, çünkü insan ancak sessizlik aracılığıyla kutsal yazılan keşfeder içinde saklı olan kutsal yazıları, içinde patlamaya hazır olan vaazları, senin eve gelmen için bekleyip duran ışığı. Sarınyas demek, sessizlik demektir. Sarınyas çok büyük bir sessizlik aşkı olarak tanımlanabilir.
Benzer Yazılar
- Budizm ve Hint Felsefeleri
- Evrenin Bütünlüğüne Ulaşmak
- Rüya Mitolojisi
- Gerçek Medyumlar Hakkında
- Astral Seyahat