OLGUNLAŞMA UYARISI

Maslow’un kendi gerçekleştirme kuranımdaki ana konu, bir arzunun karşılanmasının başka bir arzu için iştah uyandırmasının nedeninin düşünülmesinden gelişmiştir.

Bu sorunun araştırılması, gelişmenin doyumluluğun artmasına ayak uydurduğu gerçeğini ortaya koymuştur. Bundan başka gelişmenin her evresinde kazanılan doyumluluğun niteliği daha önceki evrelerden daha yüksek bir değer sırasını yansıtır.

Bu gözlem, gelişmenin, organizmaların kendi asıl güçlerim gerçekleştirdikleri bir süreç olarak yorumlanabilir. Maslow, en yüksek gereksinmelerimizin, insanın sinir düzeninde yapılaştığım ve güvenlik için temel gereksinmeler doyurulur doyu rulmaz, ortaya çıktığım savunmaktadır.

Maslowun kuramı, tüm yaşamda yaratıcı zekâ psikolojinin temelini oluşturan esas bir itici etkenin tanımlanmasını göstermektedir. Bu görüşü gözönünde bulunduran Maharishi, şöyle demektedir:

“Yaşamın yapısı nedir? Çevreye baktığımızda her şeyin gelişmekte, yücelmekte ve ilerlemekte olduğunu görürüz. İlerleme, yücelme, gelişme ve yaşamın yapısıdır. Aynı eğilim insanın yaşamında da görülebilir. Zihnin doğal eğiliminin daha büyük bir mutluluk sahasına gitmek olduğunu yaşantımızla biliriz. Herkes daha çok güç, daha çok mutluluk ister ve bu arzu yaşamın eğilimini açıklar.

Arzumuz bizimle o kadar içli dışlıdır ki onun temel ilerletici karakterini gözden kaçırırız. Temel gereksinmelerimizin sürekli olarak doyurulması gerekmesine karşın, bir kez daha yüksek seviyede bir arzu doyurulunca artık ona eş nitelikte arzuların doyurulmasına götürmez. Bunun yerine eylemimizi harekete getiren, daha büyük bir umudun arzusu belirir.

Çocuk bahçesinde bisikletle dolaşmayı öğrenince yalnız burada doymaz, mahallede dolaşmak ister. Bir ortaklıkta Müdür Yardımcısı olan bir memur doğal olarak Müdür olmak ister.

Bu kuram bir arzunun, helezon biçiminde yükselen doyumlu luk için giderek, artan isteklere yol açtığı demek olabilir. Eğer böy leyse modem yaşamın bunalımını bu ilkenin bir açıklaması olarak yorumlayabiliriz.

Kişiler, giderek artan ölçüde, daha çok doyumluluk istemekte, bilinmeyerek, gerginlik, kişisel ilişkilerde zorluk ve toplumsal parçalanma yaratmaktadır. Her yeni arzu, yaşamın biyolojik koşullarına bakmaksızın mutluluğun gelişmesine yönelik sayılabilir mi? Ya da arzulatın birbiri ardına ortaya çıkışı, yüksek olgunlaşma düzeyimizi sürdürebilmek için, biyolojik durumumuzun çıkarlarıyla bütünleşebilir mi?

OLGUNLAŞMA UYARISI

Benzer Yazılar

Leave a Reply