Kendinizi egonun belirli evrenine, egonun emin evrenine göre ayarlarsınız. Yüzeyde yanlış da görünse, her şey olması gerektiği gibi kusursuzdur. Kendinizi biraz belirsiz varoluşa ayarlamanız gerekir.
Varoluş belirsiz, emniyetsiz, tehlikelidir. O bir akıştır: Hareket eden, değişen nesneler. Garip bir dünyadır bu; onunla uyum sağlayın. Biraz cesaret ve geriye doğru bakmayın, ileriye doğru bakın; kısa sürede belirsizliğin kendisi güzel olacak, güvensizliğin kendisi güzel olacak.
Aslında, sadece emniyetsizlik güzeldir, çünkü emniyetsizlik yaşamdır. Emniyet çirkindir; o, ölümün bir parçasıdır, bu fıedenle emindir. Kuralsız yaşamak, yaşamanın tek yoludur. Kurallarla yaşadığınız zaman, sahte bir hayat yaşarsınız. Ülküler, kurallar, sıkı düzenler; yaşamınıza bir şeyleri dayatırsınız, yaşamınızı kalıba sokarsınız, onun olmasına izin vermezsiniz, ondan bir şey yaratmaya çalışırsınız. Kurallar şiddetlidir, tüm ülküler de çirkindir. Onlar yüzünden kendinizi ıskalayacaksınız. Varlığınıza asla ulaşamayacaksınız.
Bir hal alış, oluş değildir. Her türlü hal alış ve bir şey haline gelmeye yönelik her türlü çaba, size bir şey dayatacaktır. Şiddetli bir çabadır bu. Bir aziz haline gelebilirsiniz, ama azizliğinizde çirkinlik olacak. Söylüyorum size ve vurguluyorum bunu: Hayatı kuralsız yaşamak mümkün olan tek azizliktir. O zaman bile, bir günahkâr haline gelebilirsiniz, ama bu günahkâr oluşta bir kutsallık, bir azizlik olacaktır.
Yaşam kutsaldır; ona bir şey dayatmanıza gerek yoktur, onu kalıba sokmanıza gerek yoktur, ona bir biçim, bir disiplin, bir düzen vermenize gerek yoktur. Yaşamm kendi düzeni, kendi disiplini vardır. Yalnızca onunla hareket edersiniz, onunla yüzersiniz, nehri itmeye çalışmazsınız. Nehir akıyor, onunla bir olursunuz ve nehir sizi okyanusa götürür. Bir
sannyasin’in yaşamıdır bu: Eylemlerden değil, olaylardan oluşan bir yaşam. O zaman varlığınız, yavaş yavaş, bulutların üstüne, bulutların ve çatışmaların ötesine ulaşır. Birden özgürsünüzdür. Hayatın düzensizliği içinde yeni bir düzen bulursunuz. Ama düzenin niteliği tamamen farklıdır şimdi. Sizin tarafınızdan dayatılmış bir şey değildir bu; yaşamın kendisiyle yakın ilişkidedir.
Nehirlerde, dağlarda olduğu gibi ağaçların da bir düzeni vardır, ama bunlar ahlakçılar, sofular, rahipler tarafından dayatılmış düzenler değillerdir. Onlar, kuralları bulması için herhangi bir kişiye gitmezler. Düzen özgüldür; bizzat hayatın içindedir. Sizi yöneten, itip kakan, “Şunu yap, bunu yap” diyen. Ego bir kez ortadan kalktı mı, egodan bütünüyle kurtulduğunuzda, bir disipline, bir iç disipline kavuşursunuz. Özendirilmiş değildir bu. Bir şeyi hedeflemiyordur; sadece meydana gelir: Soluk aldığınız zamanki gibi, açlık hissettiğiniz ve yemek yediğiniz zamanki gibi, uykunuz gelip yatağa gittiğiniz zamanki gibi. İçsel bir düzendir, özgül bir düzendir bu. Kendinizi emniyetsizliğe ayarladığınızda, garipliğinize ayarladığınızda, bilinmeyen varlığınıza ayarladığınızda, gelecektir bu düzen.
Zen’de en güzelinden bir deyiş vardır: Bir kişi dünyada yaşadığı zaman, dağlar dağlardır, nehirler nehirlerdir. Bir kişi meditasyonda kımıldadığı zaman dağlar dağ değildir, nehirler nehir değildir artık. Her şey bir karışıklıktır ve bir karmaşadır. Ama bir insan “satori”ye, “samadhi”ye ulaştığı zaman, dağlar tekrar dağdır, nehirler tekrar nehirdir.
Üç aşama vardır: Birincisinde, egodan eminsiniz, üçün cüsünde egonun olmayışından kesinlikle eminsiniz, ikisinin tam ortasmda da karmaşa; egonun kesinliği ortadan yok olduğunda ve yaşamın kesinliği henüz gelmediğinde. Bu çok, çok gizilgüce sahip bir andır, bir çok şeye gebedir. Eğer korkup geri dönerseniz, imkânı kaçırırsınız.
İlerisi gerçek kesinliktir. Bu gerçek kesinlik, kesinsizliğe karşı değildir. İlerisi gerçek emniyettir, ama bu emniyet emniyetsizliğe karşı değildir. Bu emniyet öyle geniştir ki emniyetsizliği de içine alır. Öyle geniştir ki emniyetsizlikten korkmaz. O, emniyetsizliği kendi içine çeker, tüm çelişkileri içerir. Böylece bazı kişiler ona emniyetsizlik, bazıları da emniyet diyebilirler. Aslında ya hiçbiri ya da ikisi birdendir. Kendinize yabancılaştığınızı hissederseniz, kutlaym bunu, minnet duyun. Ender andır bu; keyfini çıkarın. Ne kadar çok keyif duyarsanız, belirliliğin size o kadar yaklaştığını, size doğru hızla geldiğini göreceksiniz. Garipliğinizi, köklerinizden sökülmüşlüğünüzü, yuvasızlığınızı kutlayabilirseniz, birdenbire yuvadasınız; üçüncü aşama geldi.
Benzer Yazılar
- Budizm ve Hint Felsefeleri
- Evrenin Bütünlüğüne Ulaşmak
- Rüya Mitolojisi
- Gerçek Medyumlar Hakkında
- Astral Seyahat