Kozmolojinin Rastlantı Sabiti

Kozmolojinin Rastlantı Sabiti

Bir diğer gerçek kozmik rastlantı, Evren’in ne oranda genişlediğini içerir. Genel görelilik teorisinin denklemleri kütleçekim, madde, uzay ve zaman arasındaki ilişkiyi ifade eder. Bu, denklemlerin genişleyen Evren’in kesin bir açıklamasını içerdiği anlamına gelir. Bu denklemler önceden aşina olduğumuz ve Yunanca bir harf olan lambda (A) şeklinde yazılan kozmolojik sabite yer ayınr. Yakın zamana kadar, bu sabitin sıfır olabileceği sanıldı. Lambda terimi olmadan denklemler, Büyük Patlama’yla başlayan Evren’in önce hızlıca genişlediğini ve daha sonra zaman geçtikçe yavaşladığını ve kütleçekimin genişlemeyi durdurduğunu ifade eder, tıpkı havaya atılan bir topun hızla ilerleyip daha sonra kütleçekim ona etkidikçe yavaşlaması gibi. Ama 1990’lann sonlarında, uzak galaksilerin gözlemleri gösterdi ki, göreceli olarak yakın zamanda (Evren’in yaşıyla karşılaştırıldığında) genişleme hızlanmaya başladı.

Bunu en basit ve doğal yoldan açıklamanın yolu, lambdanm gerçekten sıfır olmayan; ama çok küçük bir kozmolojik sabit olduğudur.
Kütleçekim, uzay, zaman ve maddenin davranışını tanımlayan denklemler dahilinde kozmolojik sabit tıpkı sıkıştırılmış bir yayın esnekliği gibi uzayın bir çeşit esnekliğinin; uzayın genişlemesini sağlayan uzay boşluğuna ait bir enerjinin ölçümüdür. Bu enerji bazen A alanı olarak adlandırılır. Kozmologlar Evren’in doğuşunda da, Evren’in genişlemesine yol açan çok daha güçlü, ama kısa ömürlü ve dışa doğru itici benzer bir şeyin var olduğuna inanıyorlar. Fark kozmolojik sabitin çok küçük ve Büyük Patlama’dan bu yana uzayın her santimetre kübünde aynı olduğunun gözükmesidir.

Evren genç ve madde yüksek yoğunlukta bir arada dururken, kütleçekimin kuvveti boş uzayın esnekliğini yendi ve Evren’in genişlemesi neredeyse tamamen Einstein’m sabit içermeyen denklemlerinin tanımladığı gibi ilerledi. Ancak maddenin yoğunluğu Evren genişledikçe azaldı; her santimetre kübe etkiyen çekim gücü zaman geçtikçe azaldı. Sonunda, Evren’in genişlemesini yavaşlatmaya çalışan kütleçekimin Evren’in genişlemesini hızlandırmaya çalışan kozmolojik sabitle ilişkili kuvvetten küçük olduğu bir noktaya gelindi. Bu birkaç milyar yıl önce oldu ve tam olarak ne zaman olduğunu anlayabilmek için daha fazla gözlem gerekiyor.

Tüm eneıjiler gibi, A alanı kendisiyle ilişkili bir kütleye sahiptir. Evren’in genişlemesiyle ilgili gözlemlerden, kozmologlar bu kütlenin uzayın her santimetre kübünde 1029 grama karşılık geldiğini ya da başka bir deyişle uzayın her metre karesinde dört veya beş hidrojen atomuna denk geldiğini hesapladılar (ve hatırlayın, bir metre küp bir santimetre kübün milyon katıdır). Şu anda Evren’deki maddenin yoğunluğuyla A alanının yoğunluğu eşit olduğu için, Evren artık yavaşlamadan hızlanma değişimine gitti. Bu, Evren’in tarihinde özgün bir çağın başlangıcıdır ve kozmolojik sabit bilmecesinin bu kısmı özel zamanda burada olmamız gerektiğidir.

Daha derin bilmece, A alanının enerjisinin neden bu kadar küçük olduğudur. Parçacıkların ve alanların davranışını ifade eden denklemler A alanının var oluşuna olanak sağlıyor, ki bu da kuantum belirsizliğinin kurallarıyla bağlantılıdır. Sorun ise denklemlerden çıkan alan için en doğal değerin gerçek A alanından 10120 kat daha büyük olmasıdır. Bu Evren’in nasıl genişlemeye başladığını güzelce ifade eden kısa ömürlü alandır, dolayısıyla fizikçiler denklemlere güven duyarlar. Bu denli büyük bir A alanıyla veya tamamen sıfır olanla mutlu olmalıdırlar (denklemleri tamamen sıfıra eşitleyecek sabitler elde etmek her zaman çok kolaydır); ama ilk esas ilkelerden yola çıkarak, neden hem çok küçük hem de tamamen sıfıra eşit olmayan bir kozmolojik sabit olması gerektiğini açıklamak çok zordur. Bu tür şeylere kağıt üzerinde denklemler tarafından olanak sağlanır, ama çok da olası değildirler.

Cevap belki de var oluşumuzla bağlantılıdır. Eğer kozmolojik sabit normalde olduğundan birazcık daha büyük olsaydı, A alanından kaynaklanan kozmik itme Evren’in daha ilk günlerinden itibaren ona hükmeder, kütleçekimi yener ve yıldızları, galaksileri, gezegenleri ve insanları oluşturan madde bulutlarının çarpışmasına engel olurdu. Biz kozmolojik sabit küçük olduğu için buradayız. Bu farkındalık, A alanının gözlemlenen değerini açıklamak için antropik görüşün gelişmesine yol açmıştır. Esas olarak Steven Weinberg tarafından geliştirilmiştir ve daha sonra 1990’lardan bu yana diğer araştırmacılar, özellikle de Alex Vilenkin tarafından detaylandırılmıştır.

Bu görüşe göre, zeki gözlemcilerin etrafta olup bu tür sorularla bilmece oluşturmasına imkân veren bir Evren elde etmek için, galaksi oluşumu hemen hemen tamamlandıktan sonraki süreçte, Evren’in genişlemesine hükmedecek kadar küçük bir kozmolojik sabite ihtiyacınız vardır. Sabit bu limitin altında herhangi bir değer alabilir, ama çeşitli seçeneklerden bir değer “seçebilmenizde” bir anlam olsa, en benzer değerin bu antropik limitten çok daha küçük olmayacağını söyleyen istatistiksel bir görüş vardır.

Aynı istatistikler, bir kalabalıktan rastgele bir insan seçerseniz onun cüce olmayacağını tahmin eder. Yani kozmolojik sabitin zeki gözlemcilerin varlığına izin verecek şekilde maksimum değerinden fazla değil, ama biraz daha küçük olduğu bir Evren’de yaşadığımızı keşfettiğimiz için şaşırmamalıyız. Bu Vilenkin’in “dünyasal sıradanlık prensibi” demeyi sevdiği şeyin bir örneğidir. Galaksilerin var oluşuna olanak verecek maximum A alanının, bugün Evren’deki madde yoğunluğunun kabaca on katı olduğuna eminiz; ama sabitin gerçek değeri bugünkü madde yoğunluğunun üç katıdır. Biz tam da, yavaşlayan bir Evren’den hızlanmaya başlayan bir Evren’e geçiş sonrasında bulunuyoruz, çünkü bu galaksilerin Evren’de hakim olduğu zamandır.

Eğer evrenler seçilebiliyorsa, eğer Çoklu Evren gerçekse, o zaman kozmolojik sabitin gözlemlenen değeri, Çoklu Evren’deki bizim gibi yaşam formlarına uygun evler olan evrenlerde tam olarak olması gerektiği kadar olurdu. Çoklu Evren için kanıt çoğalıyor. Ama dahası da var.

Benzer Yazılar

Leave a Reply