KOÇ BURCU 2016

KOÇ BURCU 2016

logoKoç

Mars

Kişisel kimliği oluşturmak Davranışlarda netlik ve kararlılık. Yaşam yolunda kontrol duygusu. Yoğun bir kimlik duygusu.

Korku ve kendini ortaya koyma eksikliği sonucu ortaya çıkan başkalarının iradesine karşı katılık ve zorbalık veya özgüven eksikliği. Amaçsızlık. Yenilgi beklentisi.

Her birimiz çelişik duygular ağı oluşturuyoruz. Amlar ve önseziler yakamızı bırakmıyor. Hayallerle umutlamyoruz. Seviyoruz. Korkuyoruz. Yaratıyoruz. Hayatın trajedisini biliyoruz. Ama doksanla gitmemiz gereken yerde yüzotuz yapıyoruz diye trafik polisi bizi durdurduğunda tüm bunları ona açıklama olanağımız yok. Dünyada verimli olabilmek için kendimizi sadeleştirmemiz gerekiyor. Ruhumuzun tüm zenginliğim aerodinamik bir forma dönüştürmemiz gerekiyor. Bu dönüşüm gerçekte ne olduğumuzun soluk bir yansıması olabilir. Ama başka seçeneğimiz yok. Gerçek benliğimizle karşılaştırıldığında bu iki boyutluluk çok yavan görünse bile, yaşam bir kişiliğimiz olması konusunda ısrarlıdır. Ve kişilik her zaman oynadığımız bir roldür, her zaman asıl bizden daha azdır. Kişilik her zaman bir maskedir.

Birinci ev içsel ihtiyaçlarımıza en iyi hizmeti veren dışsal ifademizi, en uygun maskemizi sembolize eder. Onu duyarlı bir şekilde yanıtladıkça, kendimizi daha güçlü ve yoğun hissederiz. Özerklik, kendimizi tanıma ve kendi yaşamımız üzerinde otorite olduğumuz duygusunu hissederiz.

Yükselen burç dışsal kişiliği oluşturmaz. Onu yaratmak için bir araya gelen güçler daha karmaşıktır. Daha ziyade, derindeki materyali çeşnilendirerek ve ifadelendirerek doğum haritasının bütünlüğünü hareket dünyasına kanalize eder. Örneğin çekingen, içedönük bir haritaya sahip Satürn’ü güçlü, Yengeç burcu bir kadm Yükselen’i Yay diye partinin en neşeli insanına dönüşmez. Ancak ilk karşılaşmada suskunluğunun derinliği aşikar değildir. Birinci evi, haritasının geri kalan bölümlerinin özellikleriyle çeşnilendirilmiş bir şekilde, neşeli ama mesafeli bir tavır yaratır. Eğer Yay Yükselen’i aşın güçlü bir Aslan burcu kişiliğe yerleştirirsek cenazede fıkra anlatan bir insanla karşılaşırız.

Eğer akıllılığı mantıklı ve amaçlı davranış biçimleri sergilemek olarak tanımlarsak, yükselen burç deliliğin panzehiridir. Ona güçsüz bir yanıt insamn deli ve bağlantısız gibi hissetmesine neden olur. İnsan aym anda farklı insanlar olmaya çalışırken çelişkili roller içinde kaybolabilir. Kuşku, kararsızlık ve suçluluk duygusu böyle bir inşam sürekli rahatsız eder. Hiçbir şey biraraya gelerek, yerli yerine oturmaz. Rolünü unutmuş bir aktör gibi şaşkınlık ve beceriksizlik içinde kalakalır.

Niçin? Çünkü maskesi yoktur. Ve dünya sahnesinde maskesi olmayan birisi dilsiz, yabancı ve görülmezdir. Eğer verimli ve etkili bir birinci ev maskesi yaratmayı başaramazsak, kim olduğumuz konusunda netliğimizi kaybederiz, hayatımız rayından çıkmış gibi olur. Ve yaşamımız üzerindeki kontrolümüzü hissedemezsek korkarız. Birinci eve özgü problemlerim çözümleyememiş -kimliği ve hedefleri bulanık- birisi genellikle korkusunu diğer insanlara zorbalık yaparak ifade eder. Ben merkezcidir. Kendi yaşamım kontrol edemediği için geri kalan herşeyi kontrol etmeye çalışır.

Birinci evin başarısız uygulanması bir zorba mı doğurur, yoksa yüreksiz bir hayalperest mi? Bunu cevaplayabilmek için kişinin haritasım bir bütün olarak ele almamız gerekir. Ve henüz bunu yapmaya hazır değiliz. Şimdilik hepimizin maske taktığım hatırlamamız yeterli. Hepimizin sosyal kimlikleri, “kişilikleri” var. Ve buna ihtiyacımız var. O olmadan gözlerimiz açık, boşluğa bakakalırız. Maskeler, hangi biçimde olursa olsun, yükselen burçta yaratüırlar. Ve dünyayla barış içinde, güven yansıtan, yanlış başlangıçlar ve gereksiz hareketler yapmayan birisim gördüğümüzde Yükselen’in ustalığına şahit oluruz.

Başarısız Uygulama: Maddecilik ve kişinin kendi değerini sahip olduğu şeylere eş tutması. Özsaygı Bir genç yanları alev alev turuncuya boyanmış eski bir arabayla yoldan aşağı gürültüyle iniyor. Yargılayıcı bütün reaksiyonları bir kenara bırakırsak, basit ve hüzünlü mesajım algılayabiliriz.

Benzer Yazılar

Leave a Reply