İnsanlar ceza gibi, tövbe gibi şeylerle kendilerine işkence ediyorlar. İnsanlar oruç tutuyorlar; insanlar kan akıncaya kadar yumruklanyla göğüslerini dövüyorlar. Bu insanlar bence psikopattırlar; dindar değildir onlar. Onların sözde dinlerinde eğer kötü bir şey yaptıysanız, Mahşer Günü’nde Tanrı tarafından cezalandırılmaktansa, kendinizi cezalandırmanız daha iyidir, çünkü bu ceza sonsuza kadar cehennemin karanlık çukuruna atılmış olmaktır. Oradan kaçıp kurtuluş, çıkış yoktur; cehenneme bir kez girdiniz mi, girmişsinizdir.
Tüm insanlık böyle ya da başka türlü suçlu kılındı. Gözlerinizdeki ışıltı silindi; yüzlerinizden güzellik kaldırıldı; varlığınızın zarafeti almdı. Gereksizce bir cani düzeyine indirildiniz.
Unutmayın: İnsan kırılgan ve dayanıksızdır; hata yapmaksa insana özgüdür. “Hata yapmak insana özgüdür,” atasözünü söyleyen insanlar, “Bağışlamak Tanrı’ya mahsustur,” atasözünü de söylemişlerdir. İkinci kısımla aynı düşüncede değilim.
“Hata yapmak insana mahsustur; bağışlamak da insana mahsustur,” derim ben. Kendini bağışlamaksa en yüce erdemlerden biridir, çünkü kendinizi bağışlayamazsanız, dünyada başka hiç kimseyi bağışlayamazsınız; mümkün değildir bu. Siz yarayla, günahla pek yüklüsünüz, başkasını nasıl bağışlayabilirsiniz? Sizin sözde azizleriniz cehennemin içine atılacağınızı söylemeyi sürdürürler. Gerçekte onlar cehennemde yaşıyorlar! Tann’mn sizi bağışlamasına bile izin veremezler!
Büyük bir mutasavvıf şair, Ömer Hayyam ünlü şiir birikimi Rubaiyat’mda, “İçki içeceğim, dans edeceğim, seveceğim. Her türlü günahı işleyeceğim, çünkü Tann’mn merhametli olduğuna güveniyorum, o bağışlayacaktır. Günahlarım çok ufaktır; onun bağışlayıalığıysa uçsuz bucaksızdır,” diye yazmıştır.
Din adamlan onun ından nasılsa haberdar oldular, çünkü o günlerde matbaa olmadığından lar elle yazılırdı… Din adamlan böyle kutsal şeylere saygısızlık eden şeyler yazıp, “Kaygılanmayın, ne isterseniz yapmaya devam edin, çünkü T arın merhamet ve sevgiden ibarettir. Yetmiş yıllık ömrünüzde ne kadar günah işleyebilirsiniz? Onun bağışla yıcılığı karşısında bu hiçbir şeydir,” dediğim keşfettiler.
Hayyam, aynı zamanda ülkesinde tanınmış, ünlü bir matematikçiydi. Din adamları onun yanma gidip, “Ne biçim şeyler yazıyorsun? Halkın dine bağlılığım yok edeceksin! Halkta korku yarat; onlara Tann’mn çok adil olduğunu söyle: Eğer bir günah işlediysen, cezalandırılacaksın. Hiç merhamet edilmeyecek.”
Ömer Hayyam’m ı, zamanında yakıldı. Nerede bir nüshası bulunsa din adamları tarafından yakıldı, çünkü bu kişi böyle tehlikeli bir düşünceyi öğretiyordu.
Bu düşünce insanlar arasmda yayılırsa ve herkes yaşamın sevincini yaşamaya başlarsa, din adamlanna ne olacak? Azizler ne olacak? Onların cehennem, cennet ve Tann söylencelerine ne olacak? Hepsi toz olup silinecekler.
En azından bana göre, Ömer Hayyam en ay dm mutasavvıf gizemcilerden biridir; söylediklerinin içinde çok büyük gerçek vardır. O, günah işlemelisiniz demeye getirmez. Kendinizi suçlu hissetmemelisiniz demek ister sadece. Her ne yaparsanız, doğru değilse, tekrar yapmayın bunu. Bunun birini incittiğini hissederseniz, tekrar yapmayın. Ama suçluluk hissetmeye gerek yok, tövbekâr olmaya gerek yok, cezalandırılmaya ve kendinize işkence etmeye gerek yok.
Odağınızı tamamen değiştirmek isterim. Farkında olmayı hatırlamayı kaç kez unuttuğunuzu hesap etmektense, billur saydamlığında ve farkında olduğunuz şu sayılı güzel anları hesap edin. Bu sayılı anlar sizi kurtarmaya, size şifa vermeye, sizi iyileştirmeye yeterlidir. Eğer onlara dikkat ederseniz, bilincinizde büyümeyi ve yayılmayı sürdürecekler. Yavaş yavaş farkında olmamanın tüm karanlığı yok olacaktır.
Başlangıçta, çalışmakla farkında olmanın birlikte mümkün olmadığım da birçok kez göreceksiniz. Ama size bunun yalnızca mümkün olduğunu değil, pek kolayca mümkün olduğunu söylüyorum. Doğru biçimde başlayın sadece. Yeter ki XYZ’den başlamayın; ABC’den başlaym.
Yaşamda, yanlış başlangıçlardan dolayı birçok şeyi kaçırmayı sürdürüyoruz. Her şeye en başından başlanmalı. Zihinlerimiz sabırsızdır; her şeyi çabucak yapmayı isteriz. En yüksek noktaya, merdivenin her kademesinden geçmeksizin ulaşmak isteriz.
Ama mutlak başarısızlık demektir bu. Bir kez farkmda lık gibi bir şeyde başarısız olduk mu küçük bir başarısızlık değildir bu belki de, hiçbir zaman tekrar denemeyeceksiniz bunu. Başarısızlık incitir.
Böylece farkmdalık kadar değerli bir şeye çünkü bu, size varoluşun gizemlerinin tüm kapılarını açabilir, sizi Tann’nm gerçek mabedine götürebilir çok özenle, en başından başlamalı ve çok yavaş hareket etmelisiniz. Birazcık sabır sadece; hedef uzakta değildir.
Benzer Yazılar
- Budizm ve Hint Felsefeleri
- Evrenin Bütünlüğüne Ulaşmak
- Rüya Mitolojisi
- Gerçek Medyumlar Hakkında
- Astral Seyahat