Sinir sistemi ve bilincin fiziksel süreçlerini anlamamızda büyük ve belki de aşılamaz bir boşluk bulunmaktadır. Zihinsel süreçler ve fiziksel olayların arasındaki belirti bağlantı ve ilişkileri inceleyebilirken zihin ve madde arasındaki bağın yapısı bilimsel araştırma yoluyla girileme yen bir sır olarak kalmaktadır. Bugünkü durumda atomik, hücresel, beyin ve organizmik’ düzeylerde kanşık mekanizmaların görevlerini anlayışımız Tarot Falı Meditasyonu hayal gücümüzü harekete geçirmektedir. Bilincin her anının altında ölçülemeyen, kanşık fizikokimyasal bir tabaka yatmaktadır.
Nörofizyologlann hergün laboratuvarlarında yaptığı gibi, biz de bilinç ve nörokimyasal olaylar arasındaki ilişkileri inceleyebiliriz. Beyin olaylan madde ve enerjini nişleyişlerini saptayan aynı fiziksel ve kimyasal kanunlara bağlıdır. Sinir sistemi bilimlerinin herbirinin bilgi edinmede kendi özel araçlan vardır. Sinir sisteminin anatomisi, elektron mikroskopu, sinir düzeninin kimyasal yapısı, radyoaktif izleyiciler, nörofizyoloji, elektrot, yerleştirme. Fakat yalnızca böyle analitik araçlarla bilincin sırlarının çözülebileceğini sanmak oldukça iddialı olacaktır.
Nörofizyolog SeymourKety, bir annenin bebeğinin “Anne” diyen sesini duyduğu zaman bir dizi önemli biyolojik süreçlerin başladığına dikkati çekmektedirler.
Bunun altında yatan mekanizmaların çoğu bulunmuştur ve belki de bir gün fizyologlar bunların hepsini tanımlamayı başaracaklardır. Kulak zanna çarpan belirli bir dalga uzunluğundaki sesin özel işitme sinir telleri boyunca elektriksel işaretler halinde çıkışma kadar.
Gelecekte belki de retiküler harekete geçirici sistem ve visseral beyine götüren öbür sinir yollan aracılığıyla birlikte bulunan işaretleri izlemek olanağı doğacaktır. Belki bilim adamla n, sonunda bu uyanların doğurduğu düşünce modellerini elde edeceklerdir. “Bu bebek ne kadar şirin ve gösterişli” Fakat sevginin altında bulunan bilinçli izlenim bir elektro kimyasal araçla bulunamayacaktır.
Kety “Bu uyanıklığın ne dalga boyu ne sinir uyansı ne de uyanların mesafeli düzenlenişi olduğunu söylemektedir. Bu süreçlerden herhangi biri olması gereksizdir; ve her ne kadar bunlardan bir çoğuna bağlıysa da, hiçbiri tarafından açıklanamaz, hatta tanımlanamaz. Böylece birçok modem sinir sistemi araştuncılan zihnin biyolojiyi aşan bir niteliği olduğu gerçeğine varmaktadırlar.
Her ne kadar modem bilim beden ve ruh ikiliğinin yerini almışsa da beyin araş tırmalan sonunda zihin hakkında akıllara durgunluk veren şeyler ortaya çıkmaktadır.
Benzer Yazılar
- Budizm ve Hint Felsefeleri
- Evrenin Bütünlüğüne Ulaşmak
- Rüya Mitolojisi
- Gerçek Medyumlar Hakkında
- Astral Seyahat