Bunu bakış açısına eklemek için, bir Boltzmann türü dalgalanmanın düzensiz bir metaevrende tam olarak nasıl düzen grup
lan oluşturduğunu ayrıntılı bir şekilde açıklamaya değer. 19. yüzyıla uygun olan görüntü, kaosta gözüken düzen baloncukla nyla beraber dengede bir parçacık ve radyasyon denizi olurdu. Ama bu baloncuklar anında, tam olarak oluşmuş şekilde ortaya çıkamazlar. Dalgalanmalar denge durumundan uzaklaştıkça gelişmek zorundadırlar.
Parçacıklar (ve radyasyon), bizim yaşadığımız bir dalgalanma durumunda yıldızları, gezegenler ve insanları oluşturmak için doğru bir şekilde bir araya gelmelidir. Zamanın akışına günlük algımızın bakış açısından, bu tamamen zamanın geriye gitmesi gibi olurdu; örneğin radyasyonun etkisinin karbon gibi elementlerin çekirdeklerini parçalayıp helyuma dönüştürebileceği, radyasyonun yıldızlara yakınsaması ve içlerine doğru derin kuyular kazması gibi.
Bu bakış açısından, bu işlemin odanızın büyüklüğünde, küçük, kısa ömürlü bir baloncuk oluşturmasının, etrafımızda gördüğümüz kadar büyük bir evren oluşturmasından çok daha olası olduğunu söyleriz ve işlemin şu an durup terse, kaotik, düşük entropili bir duruma gitmesinin, terse dönüş ve geri düzensizliğe olan yolculuğun başlangıcından önce Büyük Patlama’ya kadar tüm yol boyunca ilerlemiş olmasından daha muhtemel olduğunu söyleyen aynı bakış açısıdır.
Gördüğümüz gibi, zamanın ne olduğunu söylemek çok zordur ve tüm bu açıklama esasen zamanın dışında duran ve me taevrenin evrimleşmesini izleyen bir kozmik gözlemcinin görüşüdür; fakat Boltzmann dalgalanmasında yaşayan herhangi birinin bakışın açısından, dalgalanma oluşurken, “zamanın geri gitmesini” tecrübe edeceklerini düşünmek için herhangi bir sebep yoktur. Bu merak uyandıran fikir özellikle Philip K. Dick’in CourıterClock World’ü olmak üzere birçok eğlenceli bilimkurgu hikâyesine yol açmış olsa da, bir önceki bölümde kullanılan tüm görüşler, dalgalanmanın iki yarısında da eksiksiz olarak uygulanabilir.
Dalgalanma oluşurken, bazı dilimlerde daha düzenli ve diğerlerinde ise daha az düzenli bir evrenin olduğu bir dizi zaman dilimleri olmalıdır (Hoyle’un çekmece gözlerinin karşılığı). Eğer zamanın akışına olan bakış açımız gerçekten düzenin geçmişte ve düzensizliğin gelecekte olduğu şekilde dilimleri düzenlemek üzerineyse, o zaman aynı kurallar dalgalanmanın her iki yarısına da uygulanır. Oluşumu sırasında bir baloncuk içinde yaşıyor olabilirdik ve bunu asla bilemezdik. Başka bir deyişle, ne kadar yüksek veya düşük olduğu fark etmeksizin, dalgalanmanın ulaştığı en düşük entropi durumundan, zaman dışında duran gözlemcinin gördüğü şekilde zaman oku her iki yönde de “yukanya” doğrudur, yüksek entropi durumunu gösterir. Baloncuğun her yerinde, zaman oku yüksek entropi durumunu gösterir.
Benzer Yazılar
- Budizm ve Hint Felsefeleri
- Evrenin Bütünlüğüne Ulaşmak
- Rüya Mitolojisi
- Gerçek Medyumlar Hakkında
- Astral Seyahat