YOĞUNLAŞMANIN kendi kullanımları vardır, ama meditasyon değildir. Bilimsel çalışma içinde bilimsel araştırmada, bilim laboratu vannda yoğunlaşmaya gereksinim duyarsınız. Bir meselenin üzerine yoğunlaşmak zorundasınız ve başka her şeyi dışlarsınız. Öyle fazla ki, kalıcı dünyayı aklınıza getirmez hale gelirsiniz. Sadece üzerinde yoğunlaştığınız sorun sizin dünyanız dır. Bu nedenle bilim adamları dalgın olur. Fazla yoğunlaşan kişiler her zaman dalgın olur, çünkü onlar tüm dünyaya nasıl açık kalınacağım bilmezler.
Bir anekdot okumuştum:
Bir bilim adamı, bir zooloji profesörü, sınıfına, “Bir kurbağa getirdim,” dedi neşeyle. “Köprüden yeni tutulmuş bir kurbağa; dış görünüşünü inceleyebilmek, sonra da parçalara ayırmak üzere.”
Profesör getirdiği paketi dikkatle açtı; paketin içinde özenle hazırlanmış bir jambonlu sandviç vardı. îyi kalpli profesör sandviçe hayretle baktı.
“Tuhaf şey!” dedi. “Öğle yemeğimi yediğimi kesinlikle hatırlıyorum.”
Bilim adamlarının başma sürekli gelir bunlar. Onlar tek noktaya yönelirler ve tüm zihinleri daralır. Kuşkusuz, daralmış bir zihnin yararları vardır: O, daha çok nüfuz eder, sivri uçlu bir iğne, tam doğru noktaya isabet eder, ama onu saran büyük yaşamı kaçırır.
Bir Buda, bir yoğunlaşma adamı değildir; bir farkındalık adamıdır. O, bilincim daraltmaya çalışmamıştır; tam aksine, varoluşa tamamen hizmet verir bir hale gelmek için bütün engelleri yıkmaya çalışmıştır. Gözleyin… Varoluş eşzamanlıdır. Burada konuşuyorum, trafik gürültüsü eşzamanlıdır. Tren, kuşlar, ağaçların arasmda uğuldayan rüzgâr, şu anda varoluşun bütünü bir noktada birleşiyor. Beni dinliyorsunuz, sizinle konuşuyorum, milyonlarca şey sürüp gidiyor; muazzam zengindir bu.
Yoğunlaşma, sizi çok büyük bedelle tek noktaya yönelik yapar: Yaşamın yüzde doksan dokuzu ıskartaya çıkartılır. Eğer bir matematik problemi çözüyorsanız, kuşlan dinleyemezsiniz, dikkatinizi dağıtacaklardır. Etrafta oynayan çocuklar, sokakta havlayan köpekler, dikkatinizi dağıtacaklardır. Yoğunlaşma yüzünden insanlar yaşamdan kaçmayı Tann üzerinde yoğunlaşabilsinler diye Himalayalar’a gitmeyi, bir mağaraya gitmeyi, tecrit edilmiş olarak kalmayı denediler. Ama Tann bir nesne değildir, Tann varoluşun bu bütünlüğü, bu andır; Tann bütünlüktür. Bu sebepten dolayı bilim hiçbir zaman Tann’yı tamyamayacak. Bilimin öz yöntemi yoğunlaşmadır ve bu yöntem yüzünden bilim Tann’yı asla bilemez.
O halde, ne yapmak? Bir mantrayı tekrarlama, transandantal meditasyon yapma, yarark olmayacaktır. Transandantal meditasyon, nesnel yaklaşımı nedeniyle, bilimsel akıl nedeniyle Amerika’da çok önem kazanmıştır, üzerinde bilimsel çalışma yapılabilen tek meditasyon budur. Bu, tamamen yoğunlaşma olup meditasyon değildir, bu yüzden bilimsel akıl tarafından kavranabilir. Üniversitelerde, bilim laboratu varlannda, psikolojik araştırma çalışmasında, transandantal meditasyonla ilgili çok şey yapıldı, çünkü bu meditasyon değildir. Bir yoğunlaşmadır, bir yoğunlaşma yöntemidir. Bilimsel yoğunlaşmayla aynı kategoriye düşer; ikisinin arasında bir bağlantı vardır. Ama meditasyonla hiçbir ilgisi yoktur.
Meditasyon o denli geniş, o denli müthiş bir biçimde sınırsızdır ki, hiçbir bilimsel araştırma mümkün değildir. Ancak bir insan merhamet haline geldiği zaman başarıp başarmadığım ortaya koyar. Alfa dalgalarının fazla yararı olmayacaktır, çünkü onlar hâlâ zihne aittir, meditasyon ise zihne ait değildir, bunun ötesindedir.
O halde, size birkaç temel şey söylememe izin verin. Birincisi, meditasyon yoğunlaşma değil, rahatlamadır; kişi kendi içinde gevşer. Ne kadar çok gevşerseniz, kendinizi o kadar açık, duyarlı ve sertlikten arınmış hissedersiniz. Daha esnek olursunuz ve birdenbire varoluş içinize işlemeye başlar. Artık bir kaya gibi değilsiniz, yarıklarınız var.
Benzer Yazılar
- 1-2-3 Mayıs Tarihinde Doğanların Burcu Ve Özellikleri
- 25-26-27 Mart Tarihinde Doğanların Burcu Ve Özellikleri
- 1-2-3 Nisan Tarihinde Doğanların Burcu Ve Özellikleri
- 7-8-9 Nisan Tarihinde Doğanların Burcu Ve Özellikleri
- 16-17-18 Mayıs Tarihinde Doğanların Burcu Ve Özellikleri