Ele alınacak ilk malzeme buna ilkel malzeme de diyebiliriz, efsaneler, destanlar, mitoslar, toplum düşleri, eski dinî inançlar ve bunların yaratılışında rol alan doğal ya da sosyal etkenlerdir.
Bir yüzyıla yakın bir zamana kadar bu çok zengin, ilginç ve karmaşık malzeme herh.ıngi bir araştırmaya, bir incelemeye bağlı tutulmayıp denetlenmeden olduğu gibi kabul edildi. Her doğaüstü ve olağanüstü olay bir hayal ürünü sayıldı; şu ya da bu şekliyle bir geleneğe bağlandı. Mitologya, mitoslan topladı, sıraladı, etiketledi ve ileri bir yorumda bulunmadı; çağdaş bilimin ışığı altında çağdaş insanın sınıf tanımayan merakı sayesinde de bu dev malzeme değişik bir işlemin konusu oldu. Hayalin, hayal gibi görünen destanı, olayın ve biçimin ötesinde gizlenen gerçekler en azından gerçek nedenler araştırıldı. Bazen Bu yazının birçok yerinde geçen geleneksel bilim, geleneksel arkeoloji gibi terimlerin kullanılması zorunludur, çünkü, çağdaş bilimin hâlâ çözemediği esrarlardan. kabul etmekten kaçındığı sorunlardan söz açınca bir yerden sonra bir ayırım yapmak gerekmektedir. Bilim dediğimiz, Malinoski’nin tanımlaması ile “… deneye dayanan ve mantıkî düşünce yoluyla çıkarılan, somut başarılarda görülen ve gelenek halinde katılaşıp kalmış ve bir türlü toplumsal düzenle sürdürülen, bir koral ve kavramlar kütlesi “dir. Dolayısıyle. bilim tutucu olur ve saman zaman bu tutuculuğun zararlarını da görür. Kurallarıyla kavramlara sert tepkilerle karşı koyar ve yanılır. Bu konuda çeşitli örnekler vermek mümkündür:
1950 yılında New Yorkta Worlds in CoUision Çarpışan Dünyalar” adlı bir kitap yayınlanmıştı. Yazan Dr. Immanuel Velikovsky, tanınmış bir amatör astronom ve ozlelude bir mitologya uzmanıydı. “Çarpışan Dünyalar” bir anda astronomi dünyasını altüst etti: Velikovsky, bu a raştırmasında gelenekleşmiş tabu’lan iyiden iyiye sar sıyordu. Büyük coşkularla bir kampanya açıldı; birçok A merikan üniversiteleri kitabın satışını ve dağıtımını engellemek için kitap stoklarına el attı, usulsüz yolardan toplattırılmak istendi. Bu fırtına neden kopmuştu? Ve likovsky neler anlatıyordu, gelenekleşmiş astronominin emsikilerini bu denli ayaklandıran şey neydi?
Velikovsky, bir görüş öne sürüyordu: Venüs gezegeni, Merih’le bir dev gezegenin çarpışmasından doğmuştu. Dolayısıyla Venüs’teki sıcaklık çok yüksek oluyor, gezegenin dönmesi birtakım değişiklikler gösteriyordu.
Sert tepkilere yol açan bu görüşün daha sonraları suni peyk Mariner İVdc n elde edilen bilgilerle pek hayali olmadığı görüldü : Venüs, diğer gezegenlere karşıt olarak, ters dönmeleri olan tek gezegendi.
Bir tutkunun peşinden hareket eden ve Truva şehrini bulan Heinrich Schliemann’ın örneği dc ha tın sayılır bir örnektir. Yedi yaşındayken Truva tutkusuna kapılan Sdtliemann, babasının ağzından Truva savaşının destanını duyduktan sonra Truva’nın bir gerçek olduğunu ispatlamak için yılmadan bir sabırla 39 yıl bekledi. Oysa gelenekleşmiş arkeoloji ve temsilcileri bir yüzyıl önce, ‘Truva diye bir yer yok, Truva bir mitostur, bir efsanedir ve bunun aksini savunmak cahillik, çılgınlıktır,” dilardı. Schliemann ise bilgisine, görüşüne güvenerek bunun aksini ispat etmiştir.
Benzer Yazılar
- Hiperborc görüşü
- Yüce Merih Tanrısı
- Tarih öncesi çağlarda Sibirya’da yaşayan mağara adamları silah kullanır mıydı?
- Olağanüstü, garip, esrarengiz olaylar
- Sümer uygarlığı