Maharishi, birlik bilincinde öz benliğin temeli olan safyaratia zekânın kozmik bilince ilk erişmesinde, çevrede her şeyin altında bulunan öz gerçek olarak ayırdedildiğini belirtmektedir. Algılamanın bu niteliği kişi ve dünyası arasındaki ayrılığın tümüyle ortadan kalkmasıyla sonuçlanır. Maharishi, bu durumun sevincini yaşayan bir kişinin her nesneyi kendi varlığı gibi sevgiyle izlediğini belirtmektedir.
Bu birleşmiş bilinç durumunda, izleyen ve izlenen nesne, sonsuz değerle aynı düzeye getirilmiş olur. Ve bu tüm algılanan fenomenleri ve eylemi de içine alır. Bilenle bilginin nesnesi arasındaki uçuruma bir köprü atılmıştır.”
Böylece, göreceli varoluşun daha ince düzeylerim algılama yollarım açarak, kişi ve dünyası arasındaki en son bütünleşmeyi başlatan aşkın birleştirici gücü saf yaratıcı zekâ düzeyinde özne ve nesnenin birleşme sürecini kesinkes tamamlar.
Birlik bilincinin bu durumu psikologlar tarafından belirtilen durumlardan da farklıdır. Bu gibi durumlarda kişi kendini, izlediği nesnelerden ayırdetmek niteliğini yitirir. Freud, bunun bebeğin kendini dünyadan ayıramadığı bir birleşme durumu olduğunu söylemek istedi. Jung, kültürel geleneklerin ilkel kişilere birbirleriyle ve doğaya bireysellik pahasına kaba bir birlik duygusu verdiğini söylediği bir “katılma mistizmi”ni tanımladı.
R.D. Laing, benliğin sınırlarının yok olduğu ve her ne görüp duymuşsa onunla tümüyle özdeşleştiği ürkütücü psikotik izlenimleri tanımlamaktadır.
Emst Kris, sanatçıların ve yaratıa kişilerin genellikle üretken ilerleyici izlenimlerde algıladıkları nesneyle bir oluşun sevincim yaşadıklarına dikkati çekmektedir. Tüm bu yaşantılar, eşsizlik ve öznenin bireyselliğinin istikran pahasına kazanılmaktadır. Özne algıladığı nesnenin içinde kaybolmaktadır.
Maharishi, birlik bilincinin kozmik bilinç temelinde ortaya çıktığım açıklamaktadır. Beşinci durumda, kişinin uyanıklığı sabit bir biçimde saf yaratıcı zekâya yerleşir. Kişinin içindeki değişmeyen merkezde yer alan birlik bilinci bireyselliği azaltmaktan çok arttırır.
Yedinci durum, ne kişiyle çevresi arasındaki geriletici bir farksızlık ne de kişinin izlediği herhangi bir nesneyle aşın olarak gölgelendiği bir durumdur.
Bunun yerine o kişinin en yüksek değerlerine göre özne ve nesnenin birleşmeleriyle ilgilidir. Sonsuz yaratıcı zekânın izleyeni belirginleyen iç değeri, nesneyi belirginleştirmede ve bundan dolayı özneyi nesneyle birleştirmede bulunur.
Doğrudan doğruya öz benlik düzeyinde tüm varoluşun temelindeki birliği ayırdetme gibi bir yetenek, yedinci bilinç durumunda bir kişinin gördüğü her şeyi daha derinden anlamasını sağlar. Bundan daha önemli öyle bir yaşam durumu oluşturur ki içindeki sonsuz mutluluk bilincinin değeri, hayatın hem iç hem dış yönlerinde tümüyle yaşanır.
Benzer Yazılar
- Budizm ve Hint Felsefeleri
- Evrenin Bütünlüğüne Ulaşmak
- Rüya Mitolojisi
- Gerçek Medyumlar Hakkında
- Astral Seyahat