Galaksimi? ya da Samanyolu, yaklaşık olarak 400 milyar yıldızı bir araya getirmekledir Wlacoin gözlem evinin yönetmeni Dr. Gcrar Kuiper en azından 10 milyar yıldızın çevrelerinde dönen gezegene sahip olduklarına inanmaktadır. Bunlar, ışık «açmadıklarından, teleskopla görülmemektedir. Kuiper’e göre, Güneş sistemi tek tip aay ılırsa, SamanyoJunda 100 milyar gezegen vardır. Evrenin bütününde Samanyduna bnug bir o kadar kadar galaksi olduğu düşünülürse, gezegenlerin sayısını da aynı oranda çoğaltmak gerekir.
Evrende varolan başka güneş sistemleri bizimkine benziyorsa, Samanyohındald, en azmdan 10 milyar gezegen dünyamıza benzer ya da dünyamızdakllere yakın şartlara sahiptir. Dolayısıyla bir hayal vardır onlarda da.
Bu görüşlere ayn bir açıklık ve ağırlık getirebilmek amacıyla astronomlar, matematikte kullanılan ihtimal kuramını öne sürerek 10 milyar gezegenin içinde dünyamızın, hayatın evrimine uygun tek gezegen olma ihtimalinin imkânsız olduğunu savunmaktalar.
Aslında, 5,5 milyar yıl yaşında olan dünyamız, uzay ölçüleri açısından, orta yaşlı sayılmaktadır, öyle ki başka gezegeninde hayat bizden çok önce başlayıp bizden milyonlarca yıl önce evrimlerini tamamladıkları düşünülebilir Bir görüş de oba. Uzay Uygarlıkları kuramının bu bakandan hiç de hayali sayılmaması gerekir.
Işık yıllarıyla (1 ışık yılı 9.468.000.000.000 kilometredir), 100 milyan aşan sayılarla oynayan astronomi, yüksek matematiğin ve astrofiziğin desteğiyle, başka ve uçta sayılan tasanlar kurmaktadır. Gezegenlerdeki hayat torununun yanı ara uzay ve evren değişik, çarpıcı yorumların konusu oluyor. 1958‘de, Arkansa. Üniversitesi teknoloji Enstitüsü yönetmem Dr. Raymond R. Edwards, ünlü bilim adamı Emillio Segre nin çalışmalarına dayanarak, sarsıcı bir kuram açıklıyordu.
Edraıdı’a göre, uzayın derinliklcride, bizimkine garip bir şekilde benzeyen, yine de bütünüyle karşıtı olan başka bir evren vardır. Segre’nin karşıtnötron ve karşı tproton konusundaki keşiflerini göz önüne alan Edwards, kuramında ileri sürdüğü gibi evrenin karşıt bir maddeden doğduğunu, bu maddenin negatif atom ve pozitif elektronlarla bileşik olduğunu savunuyordu. Bu tür bir evren bizimkiyle karşılaştırıldığında evrenin, ya da evrenlerin bütünü kocaman bir patlamada yok edilecektir.
Kuşkusuz Segre’nin karşıtmadde keşfi akla hayale sığmaz tasarılara yol açabilecek cinstendi, şu var ki uzay ve evren, gizlilikleri açısından, her zaman çeşitli kuram ve görüşlere açıktır.
Evrenin ne olduğu, tarihi, hikâyesi bilinmiyor. Ancak tahminleri ileri sürütebiliyor.
Dünyamızın doğum tarihini de bilmiyoruz. George Gamov bir açıklamasında astronominin geleneksel verilerine dayanarak gökyüzünde görülen sayısız yıldızların ve aralarında bulunan Güneşimizin yaklaşık olarak 2 milyar yıl önce, evreni dolduran ilkel bir sıcak gazdan meydan geldiklerini tahmin ettiğini söylemiştir. Aslında bu tahmin de bizlere biraz dar gibi geliyor. Dünyamızın yaşı, 5,5 milyar yılı buluyorsa evrenin doğuşu 2 milyar yılın çok ötelerinde yer alan bir olay olmalıdır.
Evrenin doğuşu, yaratılışı değişik görüşlere yol açar. Eski uygarlıkların yaratılışla ilgili mitoslarına inmeden, üzerinde durulması gereken ilk görüş İsveç bilim adamı Emanuel Swcdenborg’un (16881772) öne sürdüğü nebula görüşüdür. Aynı görüş, daha sonra. Alman filozofu Emmanuel Kant (17241804) tarafından ele alınıp daha ay nntılı bir şekilde açıklanmıştır.
Kant’a göre, bugün Güneşi, gezegenleri ve uyduları meydana getiren malzeme bir nebuiadan çıkmaydı. Bu ilkel nebulamn içinde çarpışan elemanların değişik güçleri bir yerden sonra dengesizliğe yol açar. Ağır elemanlar merkeze doğnı kaymaya yönelir, genişleyen gazlar buna engel olur, bundan yan hareketler doğar ve sonunda bütün kütle dönel (rotatif) bir hareket kazanır. Kant’ın öngördüğü dönel hareketin doğuşu eleştiriye açık olduğundan, kuramını sürdüren Fransız geometri uzmanı Pirene Simon de Laplace, Dünya Sisteminin Açıklanması (17%) adlı eserinde, ükel nabulayı baştan ağır hareket halinde kabul eder. Ncbula soğurken yoğunuluğunu yitirir, bu olurken de dönel hareketi hızlanır; hareketin hızlanması Ekvatordaki santrafuj güçle çekim gücünü eşit hale getirir.
Laplace’a göre güçler eşit olunca Ekvatorun çevresinden bir madde dairesi kopar vc kütle ufalınca aynı iş tekrarlanır. Kopan maddenin bir kısmı gezegenleri meydana getirir ve gezegenlerde de ayıu yoğunlaşma ve kopma olunca gezegenlerden uydular doğar.
Gerek Kant’ın gerekse Laplace’ın öne sürdükleri görüşleri çağdaş bilim artık kabul etmez.
Bir noktadan sonra ilgi Güneş sisteminin üzerinde toplanır ve Güneş sistemi bir çeşit örnek olur. Güneşin yakınlarından geçen ve çekimiyle Güneşten madde parçaları çıkartan başka bir yıldız; çarpışmanın yer aldığı çağda iki Güneş olduğu düşünceleri ileri sürülür.
Görüşler çarpıtırken VVeizsackerin kuramıyla Kant’a bir dönüş yapılıyor. VVeizsacker ilkel bir Güneş üzerinde durur. Gaz ve toz kabuğuyla çevrili, sürekli hareket eden bir Güneştir bu. İkiyüz nülyon yıl süren bir iç gelişimden sonra Güneşin yoğunlaşması da gezegenleri ve uydularını doğurur.
Fred Hoyle bu konuda sonsuz evrenin sınırsız uzayı doldurduğunu kabul eder. Martin Kyle’ye göre de 13 milyar yıl önce tek bir noktada yoğunlaşan madde patlayıp evreni meydana getirmiştir Prof. Alar Sondaj evıenjd maddenin önce tek bir noktada birleştiği, 41 milyar yd önce patladığı düşüncesini savunur. Oscar Klein evrenin, 200 milyar ışıkyılı çapında bir nebula olup sonradan ayrılıp parçalandığına inanmaktadır. Andrei Sakhorov içm evren bir karçıtevrenin kalıntısından başka bir şey değildir.
Benzer Yazılar
- 1-2-3 Mayıs Tarihinde Doğanların Burcu Ve Özellikleri
- 25-26-27 Mart Tarihinde Doğanların Burcu Ve Özellikleri
- 1-2-3 Nisan Tarihinde Doğanların Burcu Ve Özellikleri
- 7-8-9 Nisan Tarihinde Doğanların Burcu Ve Özellikleri
- 16-17-18 Mayıs Tarihinde Doğanların Burcu Ve Özellikleri