Dağınık haldeki duyarlılığın bir dengeye kavuşmasını sağlamak. Destekleyici duygusal bağlar ağını kalıcı hale getirmek. Güzeldu-yulu tepkilerde bulunma kapasitesini geliştirmek.
Üşengeçlik, manipülasyon, kibirlilik, iradesizlik, nefse ve zevke düşkünlüğü kronikleştirmek.
Nasıl sakinleşebilirim? Bir ortaklıkta gereksinimlerim nelerdir? Bir ilişkiye katabileceğim neler var?
Geri Giderken: Çekingenlik ve sosyal gerilemeye neden olabilir. Karşı cinsin yanında kendini “aptal” hissetmek. Bir ortak olarak kendi değeri hakkında kuşkular ve güvensizlikler. Yaratıcı akıl özgür ve buluşçu.
Karlı bir alanda güneş batıyor. Havadaki tüm nem donmuş, gökyüzü bir cam gibi berrak. Uzaktaki çalılar ve dallar telkari gibi duruyor. Şimdi gözlerimiz dinlenebilir. Kemik beyazı karda göz kamaştıran güneş ışığı azalıyor. Gölgeler oluşuyor. Keskin çizgiler ve köşeler oluşuyor. Griler ve siyahlar panoramaya egemen oluyor. Gökyüzünün parlak mavi ışığı koyulaşıyor. Kobalt gök mavisine, gök mavisi yeni başlayan gecenin çivit ve menekşe renklerine dönüşüyor.
Aniden onu görüyoruz. Dünyaya veda eden güneşin mavi fecrinde bir pırlanta parlıyor. Işıl ışıl. Muhteşem. Biraz sonra soluk gölgeleri uzatacak kadar parlak olacak. Binlerce yıldır tapılan Çobanyıldızı. Ve hâlâ nefes kesiyor.
Eğer Güneş kral ve Ay kraliçeyse, göklerin prensesi mutlaka Venüs olacaktır. Onlarla karşılaştırıldığında ışığı sönüktür, ama gökyüzünde kendisi dışındaki herşeyi bastırır. Bir incinin akkor olana kadar ısıtıldığım düşünün: İşte bu Venüs’tür. Bir yıldırım kadar beyazdır, ama içinde bir miktar, daha yumuşatıcı bir şey bulunur: Altın. Gökyüzünün kuyumcusunun en değerli, en seçkin mücevheridir.
Eğer bu sözlerin şiirselliği ile etkilendiyseniz, astrologların Venüs olarak isimlendirdikleri yönünüze dokunuyorsunuz demektir. O, güzellik tanrıçasıdır. Denge, uyum, eşitlik – Venüs titreşiminin anahtarları. Sesler, biçimler ve renkler arasında ahenk oluşturmaya ve mevcut bir uyumu yamtlamaya yol açar. Venüs güzelduyulu tepkileri doğurur. Karlar arasında güneşin batışım izlerken gözümüze bir kaç damla gözyaşı yerleştiren Venüs’tür.
Doğum haritasında güçlü bir Venüs, kişinin bir Michelangelo veya Claude Monet olacağının göstergesi değildir. Ama mutlaka o insanın salonunda tablolar asılıdır veya ilginç bir müzik kolleksiyonu vardır. Kendi yaratıcılıkları hakkmda soru sorduğunuz zaman kulaklarının iyi olmadığım veya parmaklarının iyi çalışmadığım söyleyebilirler, ama ta-vanarasında bir yerlerde ya şiir kolleksiyonları ya da eski bir gitar bulunur. O gitarı çalmaya ikna edebilirseniz, bir şoka hazırlanın: bu kişiyle ilk defa karşılaştığınız duygusuna kapılabilirsiniz.
Venüs’ün sanatsal eğilimlere neden olduğunu söylemek yeterli değildir. Bu bir falcı söylemidir. Venüs etkisi yoğun olanların yaratıcı yeteneklerini geliştirmek için uğraşmaları gerektiğini söylemek daha yararlı bir ifadedir. Kendilerini bir “sanatçı” olarak kabullendikleri zaman, kendileriyle ve dünyayla daha uyum içinde yaşamaları söz konusudur. Onlar bize haz veren şairler, aktörler, müzisyenler ve ressamlardır. Eğer bunu inkar ederlerse, iç benliklerinin arzularından koparak, akıntıyla sürüklenirler.
Venüs kozmik bir sanatçıdan daha fazlasıdır. O, aym zamanda, insan ruhunda birbiriyle savaş halinde olan hizipler arasında da uyum sağlar. İç huzuru onun hediyesidir. Geleneksel olarak barış tanrısıdır, milletlerarası barışın olduğu kadar insanın kendisiyle barışının da tanrısıdır. Doğum haritasındaki konumu bizi huzura kavuşturacak deneyimleri de gösterir. Venüs Valium’un göklerdeki karşılığıdır.
Daha ileri gidebilmek için astronomiye dönmemiz gerekiyor. Venüs dünyaya en yakın gezegentir. İkinci komşumuz Mars dünyaya en fazla Venüs’ün iki katı kadar yaklaşabilir. Diğerleri daha da uzaktır. Venüs’ün dünyaya yakınlığı başka anlamlarda da geçerlidir: kütlesi ve çapıyla dünyamızm ikizidir. Eğer atmosferinde sülfirik asit ve 465 derece sıcaklığı olmasaydı, tropikal anlamda da dünyamızın eşi olabilirdi.
Bunun anlamı nedir? İpuçlarını gözden geçirelim: Venüs fiziksel olarak bize yakın. Bizimle “duygu paylaşımı (empati)” içinde olduğu görüntüsünü veriyor. Belki de gökyüzündeki en sevimli gezegen. İlişki kurma yeteneğimizden başka bir şeyin sembolü olabilir mi? Sevgi tanrıçasından başka bir şey olabilir mi?
İlişkiler: hepimiz sanki bir bütünün yarısı olduğumuz duygusuyla doğarız. Yaşamın çoğu diğer yarıyı aramakla ve onu bulunca da başarıyla birleşmeye çalışmakla geçer. Hemen hemen hepimiz için, ilişkiler birinci derecede önemli ve yaşamsal bir konudur. Gezegenlerin en parlağı olduğu gibi, sunduğu sorular da belki de karşılaştığımız en zorlayıcı sorulardır. En kafa karıştırıcı sorular.
Dışarıdan bir girdi olmadan, kendi başımıza, sevgi hakkmda pek bir şey öğrenemeyiz. Ortaklara, eşlere gereksinimimiz vardır. Venüs bunu bilir ve reklamımızı yapar. Genellikle bize fiziksel güzellik verir, ilişki kurabileceğimiz gerçeğim gözler önüne serer. Eğer film yıldızı güzelliği vermezse, karşı koyulamaz, hayvansı bir çekicilik verir. Aym zamanda kişiliğimize de cazibe, albeni ekler. Denge. Kibarlık. Konuşma ve tavırda zerafet. Venüs asla zorlayıcı olmaz. Onun yerine bir dalga gibi bizi yalar, yıkar. Farkma varamadan kendimizi etkisi altmda buluruz.
Sevdiğimiz insanlarla etkileşimimiz önemli bir kendimizi geliştirme konusu olduğuna göre, Venüs’ün doğum haritamızdaki konumu bize kritik ipuçları verecektir. İçinde bulunduğu burç insanın nelere gereksinimi olduğunu, neleri çekici bulduğunu gösterir. Eğer İkizler’deyse, ortağının onu zihinsel açıdan uyarması gerekir, yatakta yatıp Kierkegaard’ı tartışmaktan söz etmiyorum, ama yeni konular, canlı sohbetler ve yeni deneyimlere açık olma arzusu gerekir. Ortaklıklarda değişiklik ihtiyacı da vardır, eğer sevgililer değişmiyorsa, arkadaşlar değişir. Yengeç’teki Venüs’ün durumu ise farklıdır. Burada gereksinimler daha sakindir, daha duygusaldır. Tekeşlilik daha kolay gelir, daha çabuk kabullenilir.
Merkür gibi Venüs de içsel bir gezegentir, güneş sisteminin merkezine dünyadan daha yakındır. Bu da demektir ki bizim noktamızdan bakıldığında Güneş’ten uzakta görülemez. En fazla 48 derece uzaklaşabilir. Ve gene, Merkür gibi, bu onu egoya bağlar. Kibire, sahiplenmeye doğru yönelebilir, insan sevgisini Brezilya dizisine benzetebilir. Zerafeti yüzeyselliğe, çekiciliği manipülasyona doğru çürüyebilir. Kafa derisi kol-leksiyonu yapan bir playboy veya meşum bir kadın olabilir. Zevk ve sefahatle duyularım tatmine çalışabilir.
En kötü halinde, onu divana uzanmış, etrafında artık sararmış gazete küpürleri dolu, şişman ve çikolata atıştıran, yıldızı çoktan sönmüş bir film artisti olarak hayal edebiliriz.
Hepimiz aç doğarız. Bulmayı bir kenara bırakın, bizi doyuracak tedavi henüz bilinmiyor bile. Geçici de olsa bu iştahı doyurmak Venüs’ün sanatıdır. Yöntemleri türlü türlü olabilir, ama hedefi hep aym dır: bir dakikalık huzur bulmamıza yardım etmek. Bu huzur sevgilimizin kollarında gelebilir veya bir yaylı enstrümanlar topluluğunun adacyosunda veya bir dağın zirvesinde. Nerede olursa olsun, eğer dinlersek Venüs bizi oraya götürür. Onun öğüdünü önemseriz veya ihmal ederiz. Seçim, her zaman olduğu gibi, bize kalmıştır.
Benzer Yazılar
- Budizm ve Hint Felsefeleri
- Evrenin Bütünlüğüne Ulaşmak
- Rüya Mitolojisi
- Gerçek Medyumlar Hakkında
- Astral Seyahat