1. Hayatınızda olan herhangi bir olayı düşünün. Olumlu, eğlenceli bir olay da olabilir, berbat ve acıklı bir olay da. Olayın türü önemli değil; önemli olan bu olayın hayatınızda gerçekten var olmuş olması.
2. Ne olduğunu yazm ve bu olayın hiç bir şey ortada yokken başınıza geldiğini ve aslında durum üzerinde hiçbir kontrolü olmayan masum bir mağdur olduğunuzu düşünerek olaya bir göz atın. Hikâyeyi ortaya çıkarırken mümkün olduğunca ayrıntıya girin ve olayın sonunda size ve diğerlerine ne olduğuna dair her şeyi ekleyin.
3. Daha sonra, aynı hikâyenin farklı bir versiyonunu yazm. Aynı olayı ele alın fakat bu sefer, olup bitenden siz sorumluymuşsunuz ve ne olduğunu planlayıp sonucu bekliyormuşsunuz gibi yazın.
Jane bir tarot falı baktı ve bu egzersizi yaptı ve aşağı yukarı beş yıl önce olmuş korkunç bir trafik kazasını yazdı. Aracı bir hız kamyonuyla kafa kafaya çarpışmış ve takla atarak tabam üzerinde bir vadide durmuştu. Jane ve erkek arkadaşı Larry, ağır yaralanmıştı. Hatta bu kaza, Jane’e aylar süren rehabilitasyon gerektirecek beyin hasarına mal olmuştu. Uzun ve çetin iyileşme sürecinin her ayrıntısın grafiğini çıkarıp uzun bir yaralanma listesi hazırlayarak kaza hikâyesini yazdı. Hikâyesi, onun ve Larry’nin fiziksel olarak iyileşmelerine rağmen, ilişkilerinin bu çetin smavı geçemediği sonucuyla bitti.
Hikâyeyi tekrar okumak onun için çok zordu. Çünkü hikâye pek çok acı ve hüzünle doluydu ve Larry ile altı yıl süren bir iUşkinin sadece kazadan ve kazadan sonra yaşananlardan ötürü kaybının hüznü vardı.
Ancak kaza hikâyesinin ikinci versiyonunu yazdığında Jane’in içinde bir şeyler değişti, tik başta ona aptalca görünmesine rağmen, dikkatsiz bir şekilde tali yoldan ana yola çıkıp kazaya sebep olduğunu (kazaya sebebiyetten cezalandırıldığı için bu kısım kısmen doğruydu) yazdı.
Böylelikle hayatında birtakım önemli her ne kadar özel ve tamamen bilinçli olmasa dahedefleri gerçekleştirmiş oldu. Büyük bir değişikliğe ihtiyacı olduğunu ve bunu nasıl yapacağını bilmediğini de ekledi. Kazadan önce her zaman ürkek biri olduğunu, yalmz olmaktan ya da etrafına karşı girişken olmaktan hoşlanmadığını da yazdı. Kazayı atlatıp iyileştikten sonra, önce Massachusetts’teki küçük bir kasabadan Greenwich Village Manhattan’daki bir stüdyo daireye taşındı ve ardından iki yıl sonra da yeni bir hayata başlamak için üç bin mil uzaklıktaki Califomia’ya yerleşti.
Hatta kazadan önce Larry ile olan ilişkisini sorguladığını anımsadı. Kazadan bir hafta önce bir arkadaşıyla Larry hakkında konuştuğunu hatırladı. Böyle bir konuşma hiç olmamış gibi davranıyordu. Hikâyesinin ikinci versiyonunda arkadaşına, “Bizi neyin ayıracağını bilmiyorum. Keşke evlenmiş olsaydık, böylelikle çoktan boşanmış olurduk ve her şey olup bitmiş olurdu,” dediğini hatırlıyor.
Bu hikâyeyi yazarken bile Jane’in içinde bir şeyler değişmişti. Aniden fikirleri değişti ve hikâyenin ikinci versiyonuna inanmaya başladı. Derinlerde bir yerlerde hayatını değiştirecek bir şeyleri aradığım fark etti ve kazaya bilerek sebep olmadığım düşünmesine rağmen bu olayın hayatında bir amaca hizmet ettiğini hissediyordu. Aslında bu tatsız kazada ortaya çıkan en önemli şey, hayatım sevdiklerine göre farklı bir şekilde yaşamıştı. Hastanede ölümden döndüğünü öğrendiğinde, onu en çok üzen şey, sevdiklerine karşı ne hissettiğini söyleyemeden bu dünyadan ayrılmış olacağı düşüncesiydi. Kazadan sonra Jane hep sevdiği insanların bunu bilmesini istedi.
Kısa bir süreliğine de olsa hep “Seni seviyorum,” diyerek ya da en azından onları ne kadar önemsediğini bildiklerinden emin olarak arkadaşlarından ve ailesinden ayrıldı.
Ed, hikâyesi için yalnızca birkaç hafta önce olan bir olayı seçti. İşinden kovulmuştu ve hâlâ bunun sebep olduğu aşağılanma duygusunu yaşıyordu. Büyük bir hevesle hikâyesinin ilk versiyonuna başladı. Acısı henüz çok yeni olduğundan hikâyesinin ilk versiyonu kovulmasından dolap oluşan kızgınlığı ve utana açığa vurması için mükemmel bir alan oluşturmuştu.
Olay şöyle gerçekleşmişti: İnsan kaynakları müdürü Ed’i çağırır. Ed yanma gittiğinde patronu Sarah’nın da orada olduğunu görür ve terlemeye başlar. Sarah, Ed’in yaptığın işin o gün itibariyle tasfiye edildiğini söyler. Ed, patronu ve şirketiyle ilişkisinin bozulmasına sebep olacak ne yaptığım bir türlü anlayamaz ve hemen kendinden utanır.
Ed kendine ait eşyaları toplarken onu dikkatli bir şekilde izleyecek olan müdürünün eşliğinde odasma geri döner. Sonra da kolunun altına aldığı eşyaları ve utançtan kıpkırmızı olmuş yüzüyle tüm personelin bakışları altında müdürün eşliğinde binayı terk eder.
Ed’in kafasında hiç soru işareti yoktur; burada o bir mağdurdur. O korkunç günden önce yanlış giden hiçbir şey yoktur; o harika bir iş çıkanyordur.
Sadece dört aydır o şirkette çalışıyor olmasına rağmen Ed, oradaki en iyi personeldir. Bu sorumluluk alıştırmasının onun fikrini değiştirmede hiçbir etkisi yoktur. Bu olayda o mağdur taraftır; hepsi bu.
Ed, hikâyenin ikinci versiyonunu yazmaya başladığında kendinden emindi. İşini kaybetmesinden sorumlu olmadığını kesinlikle biliyordu. Ancak, yazarken ofiste yaşadığı problemleri hatırladı. Departmanın bütçesinden sorumlu olmasına rağmen konuyu anlamamış ve doğru olup olmadığı konusunda hiçbir fikri olmadan raporları teslim etmişti. Ayrıca, tüm bu dört ay boyunca tek bir arkadaş bile edinememiş ki bu onun için çok sıra dışı bir durumbunun sonucunda da işteki yalnızlığını kişisel telefon konuşmalarıyla telafi etmişti.
Ed sonunda ofiste olan şeylerin hayal ettiği gibi gitmediğini anlamaya başladı. Tüm bu olanları düşünürken aslında kendine söylediği şekilde iyi bir performans sergilemediği konusundaki ipuçlarını aldığını görebiliyordu.
Büyük bir projede sonuca ulaşamadığını ve bundan dolayı diğer departmanlarda çalışan kişilerin ona yardım etmemesini kınadığını anımsadı. Aynı zamanda Ed, işin tasfiye edilmesinin sonradan departmanın tam bütçeleme hizmetine dönüştürüldüğünü birinden duymuştukovulmakla aynı şey olmadığının farkına vardı. Aslında mecburi olarak işten alınmıştı. Sorumlu olarak baktığında, işten ciddi şekilde hoşlanmadığını ve başka bir yerde olmak istediği gerçeğini kabul etti.
Sorumluluk açısından baktığınızda, bir şeylerin olmasını sağlayacak güce sahip olduğunuzu fark ediyorsunuz. Bir mağdur ya da hatalı kişi gibi başka bir açıdan baktığınızda fark edemiyorsunuz. Aslında bu durumlarda “koşulların” insafıyla çaresiz ve güçsüz bir şekilde hareket edersiniz.
Değiştirmek istediğiniz durumun sorumluluğunu alarak ilk adımı atmak size kalmış.
Sorumlu olmadığınızdan yüzde yüz emin olsanız bile bu tekniği deneyin: Sorumluymuşsunuz gibi davranın. Yalnızca öyle davranın.
Benzer Yazılar
- Budizm ve Hint Felsefeleri
- Evrenin Bütünlüğüne Ulaşmak
- Rüya Mitolojisi
- Gerçek Medyumlar Hakkında
- Astral Seyahat