Düzen ve zaman arasındaki ilişki günlük tecrübelerimizden aşikardır. Geleneksel örnek bir buz küpünün bir bardak suda erimesidir. Buz erimeden önce, bardağın içindekiler, buz ve sıvı suyun birbirinden ayrı olduğu, düzenli bir durumdadırlar. Kelimeler veya matematikle, durumu açıklamak için belli bir bilgiye ihtiyacınız olabilir. Buz eridikten sonra, daha az düzen vardır, ki bu da daha az bilgi ve daha az karmaşıklık demektir. Tüm sahip olduğunuz basit bir sıvıdır. Durumu açıklamak için daha az kelime veya daha basit denklemler gerekir. “Bir bardak su” açıklaması, “içinde bir buz küpü olan bir bardak su” açıklamasının yerine geçer.
Bu anlamda “düzen” derken bahsettiğimiz şey, düzenin azalmasının entropinin artmasına karşılık gelecek şekilde entropi nin daha bilimsel kesin bir kavramıyla bağlantılıdır. Kendi yöntemlerine bırakılmış, dış dünyadan etki görmeyen, bir bardak sudaki buz küpleri gibi şeyler, her zaman entropinin yükseleceği, karmaşıklığın ise azalacağı yönde değişim yaparlar. Bununla beraber, “kendi yöntemlerine bırakılmış” uyarısı çok önemlidir, çünkü bu kural sadece kapalı sistemler denen şeyler için geçer lidir. Dünya’daki yaşamın karmaşıklığı, zaman ilerledikçe entropinin azaldığı bir sistem için belirgin bir örnektir, ama bu sadece Dünya’daki yaşam dışarıdan; Güneş’ten enerji tedarik ettiği için mümkündür. Bir bütün olarak Güneş Sistemi’nin entropisi aslında Dünya’daki yaşamın günümüzdeki karmaşıklığına evrimleşmesi için süren milyarlarca yıl boyunca artmıştır.
Zaman hikâyenin içine girer, çünkü hepimizin zamanın akıyor gibi göründüğüne dair kesin bir fikri vardır. İçi buz küpü dolu bir bardak suyla başlarsınız ve sadece içinde su bulunan bir bardakla sona varırsınız. Buz küpünün asla kendiliğinden bir bardak suda kendini moleküllerine bozduğunu göremezsiniz. Yükselen entropi yasasının başka bir ifadesi (termodinamiğin ikinci yasası olarak bilinir), ısının sadece sıcak nesneden soğuk nesneye aktığıdır, asla başka türlü olmaz. Geçmiş dediğimiz şeylerle gelecek dediğimiz şey arasında apaçık bir fark vardır. Ama bir zaman akışı algılıyor olmamızın, zorunlu olarak bir zaman akışı olduğu anlamına gelmediğini hatırlayınız. Şüphesiz düşük entropiden yüksek entropiye yönelmiş bir zaman oku vardır; ama bu yükselen entropi yönünde hareket eden bir zaman oku olduğu anlamına gelmez. Bu tıpkı, görev olarak Kuzey’i gösteren, ama sabit bir yerde bir doğrultuda duran manyetik bir pusula ibresindeki okla, bir yaydan fırlamış, Kuzey’e veya herhangi başka bir yöne giden ok arasındaki fark gibidir. Zaman okunun göstergesi olarak entropi fikriyle, üçüncü bölümde tanımlanan zamanın yapısı fikirleri arasında çatışan hiçbir şey yoktur.
En azından Çoklu Evren’in bizim bulunduğumuz kısmında, Evren’in kendisi tarafından sunulan başka bir zaman okuna sahibizdir. Geçmiş Büyük Patlama doğrultusundadır; gelecek Evren’in büyüdüğünü gördüğümüz doğrultudadır. Bu, Evren’i mizde neden bir termodinamik ok algıladığımızı kavramak için oldukça önemlidir; ama basit termodinamik, sonsuz Çoklu Evren içindeki bizim Evren’imize benzer evrenlerin muhtemel var oluşlarıyla ilintilidir. Bu, atom ve moleküller gibi şeylerin davranışına hükmeden basit yasalar ile termodinamiğin ikinci yasası arasındaki gözle görülebilir çatışma, astronomlar Evren’in genişlediğini bulmadan önce daha düşündürücü olan, ama bugün hâlâ konu ile alakalı olan bir bilmece yüzündendir. Buradaki bilmece şudur: atom molekül ve atom altı parçacık mertebesinde zamanın oku yoktur.
Bunu açıklamak için en alışılmış yol, bir odaya veya sızdırmaz bir kutuya dolan hava moleküllerini düşünmektir. Her şeyi daha basitleştirmek için, soy gaz neon atomları içeren bir kutu düşünebiliriz.
Bu gaz, kimyasal olarak etkileşmediği için atomların ilişkili olduğu kimyasal etkileşimlerden doğacak karışıklıklar burada söz konusu olmaz. Kutu içine doluşan, birbirle riyle çarpışan ve kutunun duvarlarından seken atomlar, tıpkı küçük sert küreler gibi, yani tıpkı haznenin içinde etrafta seken ufacık bilardo toplan gibi davranırlar. Bir masa üzerinde giden gerçek bilardo toplarının davranışından farklı olarak, bu çarpışmalar sürtünme içermez ve kutu sabit bir sıcaklıkta ve basınçta tutulduğu sürece, çarpışmaları göstererek bir zaman oku tayin etmenin yolu yoktur. îki atom beraber hareket eder, çarpışır ve biri diğerinden seker; çarpışma hakkmdaki her şey tüm fizik yasalarına uyar; eğer daha sonra zamanı ters çevirip çarpışmaları İzleseydiniz, her şey hâlâ fizik yasalarına uyuyor olurdu. Bir bardak suda eriyen bir buz kübündeki durumdan farklı olarak, eğer kutunun içindeki gazın durumunun bir dizi enstantanesini çekip kanştırsaydımz, enstantanelerin hangi sırayla çekildiğini söylemenin bir yolu olmazdı. Kutudaki gaz atomlarının davranışında bir zaman okunun izi yoktur.
Benzer Yazılar
- Burçlar ve Yaratıcılık: Sanatsal Enerjinizi Keşfedin
- Tarot Kartları ve İçsel Şifa
- Astroloji ve Sağlık: Hangi Burç Hangi Organı Temsil Ediyor?
- Tarot Falı ve Günlük Pratikler: Kendi Kartınızı Çekme
- Rüyalarınızda Ölen Kişilerin Mesajları