Menopoz Ne Yemeli?

Menopoz, beraberinde birçok belirtiler ve sağlık sorunlan getirir. Bunlann çoğu vücudun geçirdiği büyük değişime doğrudan bağlı olsa da, bir kısmı vücuttaki genel bir dengesizliğin bu dönemde açığa çıkan belirtileridir ve bunlar genellikle besinlerin besleyici ve tedavi edici değerleri hakkındaki bilgimizle halledebileceğimiz sorunlardır.

İyi beslenme, bu değişim döneminde vücudumuzu destekleyici, etkili, mükemmel bir yoldur. Olanaklarınız elverdiğince işe östrojen ve östrojen benzeri maddeler yüzünden zengin besinleri düzenli olarak diyetinize etlemekle başlayın. Bu, kendinizi iyi hissetmenizde büyük oranda etkili olacak ve yumurtalıklardaki üretimden böbreküstü bezleri faaliyetine geçişi kolaylaştıracaktır. Kahvaltıda yulaf içerikli tahıllar yiyerek ve her gün en az bir öğünü salatayla geçirerek bunu sağlayabilirsiniz. Salatalı öğününüze değişik bitki ve çiçekler ekleyip, pişirdiğiniz yemeklerde soyayı deneyebilirsiniz.

Beslenmenize katmanız gereken östrojen yönünden zengin yiyecekler şunlardır:
Filizli buğday

Uygun miktarda tahıl taneleri Muz

Her çeşit soya (tofu, mung, miso, vb.)

Kereviz Anason, çimenotu, adaçayı, aynısafa, rezene, meyankökü ve ginseng.

E vitamini de östrojen üretimini uyanr. En iyi E vitamini kaynaklan arasında avokado, su yosunu, yapraklı sebzeler, süt ve süt ürünleri, fındık ve tohumlar sayılabilir. E vitamini katkısı almaya başlamadan önce kan basıncınızı ölçtürün, herşey yolunda görünüyorsa, kriz yönetim dozu olarak günde 1,000 IU’ya kadar alabilirsiniz, ancak vücudunuzun dengesini yeniden bulduğunu hissettiğinizde bu dozu düşürün. B vitamini ve çinko da önemli maddelerdir; mül tivitamin ve mineral formülünün içine bunlan da katabilirsiniz.

Uyancıların yıkıcı etkisinden kaçınmak için, kafein, gereğinden fazla katkısız şeker ve alkol kullanımını en aza indirmeye, artık herzamankinden daha çok dikkat etmeli ve eğer sigara içiyorsanız bırakmalısınız.

Dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli konu, osteoporo za karşı korunmak için diyetinizde yeterli miktarda kalsiyum bulunmasını sağlamaktır. Kalsiyum almaya uygun kaynaklar arasında süt, yeşil sebzeler, fındıkfıstık ve çekirdekler, özellikle susam ve susam ürünleri (helva, tahin, gomasio, vb.), kuruyemişler, soya fasulyesi ve kılçıklı balıkları sayabiliriz. Maydanoz, kara hindiba yaprağı, ısırgan otu ve varek de iyi kaynaklardır.

Kalsiyumun vücutta iyi çalışabilmesi için yan unsurlar da gerekir, bunlann içinde en önemlileri olarak magnezyum, bor ve D vitamini sıralanabilir. Magnezyum birçok taze meyve ve sebzede bulunabilir, bor için de aynı şeyi söylemek olanaklıdır. D vitamini güneş ışığında bulunduğundan, düzenli olarak hava almaya çıkmak ve gün ışığının derimize işlemesini sağlamak önemlidir. D vitamini ayrıca margarinler ve yağlı balıklar gibi ağır besinlerden elde edilebilir. Bu dönemde geniş etkili bir vitamin ve mineral katkısı almak da iyi bir fikirdir, özellikle kalsiyum etkisini arttırmak için yararlı olan katkılar; kalsiyumun yanı sıra magnezyum, bor ve D vitamini içeren katkılardır. Besin maddeleri satan yerlerden özel olarak hazırlanmış formüller elde edebilirsiniz.

Genel bir güçlendirici olarak, haftada bir kez şerbetçiotu ve koyunotundan yapılmış hafif bir çay için. Bu çayı günün erken saatlerinde ve soğumadan için. Ostrojen düzeylerindeki düşmeye bağlı olarak derinizde kuruma varsa, her gün aynısafa ya da öküzgözü çayı için. Aynısafa, östrojen değerleri bakımından zengindir, öküzgözü ise antienflamatuar ve sakinleştirici özelliklere sahiptir. Bu çayları hazırlamak üzere kurutulmuş otlardan bir çay kaşığı kadarını (5 mİ) kaynar suyun içine atın ve çıkarmadan önce 15 saniye bekletin.

Margaret bana ilk geldiğinde sindirim sorunlarından şikayetçiydi. Otuzlarının sonlarına yaklaşmış, çekici ve bakımlı bir kadındı. Yediklerini iyi sindiremediğini hissettiğini söylüyor ve kilo kaybetmekten korkuyordu. Oldukça kaygılı ve kafası karışık görünüyor, bana kendi sağlık durumunun tarihçesini anlatmak yerine geleceğine ilişkin sıkıntılarından söz ediyordu.

Zamanından erken kuruyup büzüşmüş, yaşlı bir eriğe dönmek istemiyordu. Cildi onun için önemliydi. Bunlarla birlikte diğer kaygıları da yan yana getirince, menopozunun yaklaşmakta olduğunu hissettiği anlaşılıyordu, iki aydır âdet görmemiş ve endişesi artmıştı, ancak kendisine HRT’nin uygun olmadığını söylemesinden korktuğundan doktoruna gitmek istememişti.

Ona, hep bu kadar sinirli olup olmadığını ve geleceğine ilişkin bu kadar kaygı duyup duymadığını sorduğumda, bunun yeni bir durum olduğu, topu topu birkaç ay önce başladığı ortaya çıktı. Margaret son bir yıl boyunca işyerinde belirgin bir gerilim altında çalışmak zorunda kalmıştı ve onun durumunu etkileyen en önemli unsurun bu olduğu görüşüne vardım. Bir yolunu bulup, asıl tanı ne olursa olsun, birkaç stres azaltma tekniği öğrenmenin uğraşmaya değer bir şey olduğu ve gevşemenin önemli olduğu konularında onu ikna etmeyi başardım. Her gün bu teknikleri uygulamaya otuz dakikasını ayırmayı kabul etti, ayrıca sinirini yatıştırıp ve sakinleşmek üzere bir B vitamini katkısı aldı. Östrojen yönünden zengin besinleri diyetine dahil etti ve öğün düzenini aksatmamaya söz verdi.

Birinci ayın sonunda, dolunay döneminde hafif bir karın ağrısı hissettiğini ama kanama gelmediğini söyledi. Yine de eskisine göre daha az sorun ve sıkıntı hissediyordu, gevşeme teknikleri üzerine yapması gereken alıştırmaları yapıyordu. Üçüncü ayın sonuna doğru, kendisini yine enerji dolu ve daha mutlu hissetmeye başlamıştı. Bana ilk gelişinden önceki dönemde yitirdiği kilolarını geri almıştı ve iştahı açılmıştı. Altı ay sonra ise düzenli âdetleri yeniden başlamıştı ve menopoz öncesi hazırlıklarımıza başlamak üzere bir sonraki yıla randevulaştık.

logo

Benzer Yazılar

Leave a Reply