Bu rastlantılar, ancak 20. yüzyılın ikinci yarısında, Evren’in modern anlayışının gelişmesiyle görünür duruma gelmiştir. Anladığımız kadarıyla, etrafımızda gördüğümüz Evren’in sıcak, yoğun bir ateş topu olarak başladığına dair bolca kanıtımız var. Bu olay popüler olarak Büyük Patlama olarak bilinmektedir ve Evren yaklaşık 13,7 milyar yıl önce oluşmuştur. O zamandan beri, Evren genişleyip soğumaktadır; ama genişleyen Evren içerisinde gaz bulutları kütleçekimiyle bir araya gelip yıldız ve galaksileri oluşturmuştur. Yıldızları ve galaksileri, gezegenler ve insanları da oluşturan malzeme kara madde denizinin içindedir. Sadece kütleçekimi sayesinde saptanabilir ve bu sayede şeyleri bir arada tutar. Kara madde ve Evren hakkında ayrıntılı olarak daha fazla şey söylemeliyim; ancak bu iki rastlantıyla i lişkili değildir. Aslında, bu rastlantılara ilgi gösterdiklerinde ne Hoyle ne de Dicke’in kara maddenin varlığından haberi vardı.
Biz atomlardan meydana geliriz ve atomların kendileri de protonlardan, nötronlardan (göreceli olarak bir atomun çekirdeğinde bulunan ağır parçacıklar) ve elektronlardan (bu bağlamda atomun dış bölümlerinde bulunan göreceli olarak hafif “parçacıklar”) oluşur. Kara maddeden ayırt edilebilmesi için, bu tür bir madde baryonik madde olarak anılır. Büyük Patlama’dan arda kalan ışınımın gözlemleri (kozmik ardalan ışıması) ve teorik hesaplamaların karşılaştırılmasından biliyoruz ki, Büyük Patlama’dan ortaya çıkan baryonik madde neredeyse tamamen en basit iki atomik element olan hidrojen ve helyumdan meydana geliyordu.
Baryonik maddenin yaklaşık yüzde 75’i her a tomun tek bir proton ve tek bir elektrondan oluştuğu hidrojen yapısında; yüzde 25’i ise her çekirdekte iki proton ve iki nötron olan ve dış bölümlerinde iki elektronun bulunduğu helyum yapısmdaydı. Bu, Evren gençken doğmuş olan, en yaşlı yıldızlardan gelen ışığın spektrum analiziyle doğrulanmaktadır. Diğer tüm elementler nükleer füzyon işlemiyle yıldızların içinde üretilmiş ve yıldız yaşlanıp öldükçe sonraki nesil yıldızlara ve nihayetinde Dünya gibi gezegenlere hammadde oluşturmak için uzaya doğru yayılmışlardır. Bu yavaş bir işlemdir. Bugün bile bu ağır elementler; hidrojen ve helyum dışındaki her şey, Evren’deki baryonik maddenin toplam miktarının yüzde 2’sinden azını oluşturmaktadır, ki bu gezegenlerin ve insanların var oluşuna izin veren bu ağır elementlerin oranıdır. Ama Güneş Siste mi’mizdeki kütlenin çoğu, yine çoğunlukla hidrojen ve helyum yapısındadır.
Kimyasal elementlerin özellikle dördü yaşam için önemlidir. Bunlar hidrojenin kendisi, karbon, oksijen ve nitrojendir ve bunlardan karbon ve oksijen, Hoyle’un antropik anlayışıyla ilişkilidir.
Yıldızlarda ağır elementlerin oluşmasının en genel yolu, helyum çekirdeğinin bir başkasıyla, adım adım, giderek daha büyük bir çekirdek oluşturmak için birleşmesidir. Örnek olarak bir karbonun çekirdeği altı proton ve altı nötron içerir ve esasında toplamında üç helyum çekirdeğidir; oksijen çekirdeği sekiz proton ve sekiz elektron içerir ve esasında dört helyum çekirdeğidir veya daha önemlisi, her oksijen çekirdeği bir helyum çekirdeği eklenmiş karbon çekirdeğidir. Diğer işlemler, bu şekilde yapılmış ağır çekirdekleri helyum çekirdeğinden yapılmamış elementlerin çekirdeğine çevirir; ama bu detaylar burada önemli değildir, önemli olan işlemin daha başlangıcında bir tıkanma noktasına geldiğidir.
Nihayetinde karbon nereden gelmektedir? Merdivenin alt basamağında sıradaki element olan dört proton ve dört nöt ronlu berilyumun çekirdeğine helyum çekirdeği eklenerek oluştuğunu düşünebilirsiniz; ama iki helyumu bir araya getirerek oluşturduğunuz berilyumun çekirdeği son derece kararsızdır ve oluştuğu an hemen parçalarına ayrılır. İki helyum çekirdeği bir yıldız içinde birbirine çarpar ve birleşirse, üçüncü helyum çekirdeğinin berilyum çekirdeğiyle çarpışması için zamanı olabilir; ama 1950’lerin başlarında bu üç helyum çekirdeğinin bir karbon çekirdeği oluşturmak için birleşmesinden çok, kararsız çekirdeği parçalarına ayırmasına yol açacağı anlaşıldı.
Karbon olmasaydı, oksijen ve diğer hiçbir ağır element olmazdı. Yaşam, özellikle de bizim gibi karbon tabanlı yaşam formları olmazdı. Fred Hoyle, var olduğumuza göre bu nükleer füzyon çıkmazından bir yol olması gerektiğini düşündü. 1954’te, helyumdan karbona uzanan mümkün bir yol buldu. Bu karbon çekirdeğinin uyarılmış durum denen bir durumda, berilyum çekirdeği ile helyum çekirdeğinin toplam enerjisiyle rezonans yapan bir enerjiyle var olabileceği ihtimaline dayanıyordu. Bu rezonansın herhangi bir değerde ortaya çıkması için var oluşumuz dışında hiçbir sebep yoktu. Karbon Evren’imizde vardır, der Hoyle, öyleyse çekirdek de tam bu şekilde rezonans yapmalıdır.
Bu rezonans, tek bir gitar telinde farklı notaların çalınabi leceği örneğine benzer biraz. Temelde, telin temel notası en düşük notayı oluşturur; ama aynı zamanda telde armoniler çalmak mümkündür. Tıpkı tek bir gitar telinin sadece temel armonileri çalabileceği ve mümkün olan tüm notaları çalamayacağı gibi, çekirdek de her miktardaki enerjide var olamaz; ama belki de bir gamma ışını çarpmasıyla, enerjiyi soğurabilir ve fazladan eneıjisini atıp eski en düşük seviyesine, ki böyle bir duruma taban durumunda denilir, düşmeden önce kısa bir süreliğine uyarılmış hale gelir. Tıpkı armoni gibi, bu sadece mümkün u yarılmış durumlara zıplamayı yapacak doğru miktarda enerji varsa gerçekleşir. Benzer olarak, bir gitar bir amfiye doğru sola eğilimli ise ve birisi amfiden yüksek seste bir nota çalarsa ve notanın dalga boyu doğruysa bir veya daha fazla gitar teli notayla uyumlu olarak titreşir, rezonans yapar.
Benzer Yazılar
- 1-2-3 Mayıs Tarihinde Doğanların Burcu Ve Özellikleri
- 25-26-27 Mart Tarihinde Doğanların Burcu Ve Özellikleri
- 1-2-3 Nisan Tarihinde Doğanların Burcu Ve Özellikleri
- 7-8-9 Nisan Tarihinde Doğanların Burcu Ve Özellikleri
- 16-17-18 Mayıs Tarihinde Doğanların Burcu Ve Özellikleri