Gebelik çok neşe dolu bir zaman olabilir, ama madalyonun bir de diğer yüzü vardır. Batı kültürünün, başka bazı kültürlerde olduğu gibi, anne adaylarından, birçok mantıksız beklentisi bulunmaktadır. Hepsinin, mutlu olmaları, sabırsızlıkla bebeklerini beklemeleri, çevrelerine neşe ve ışık saçmaları ve bedenlerinden sağlık fışkırması beklenir, üstelik de, gebeliğin birçok tereddüt, korku, öfke, güvensizlik ve bu konudaki dile getirilemeyen tabuların en korkuncu olan kararsızlığı da beraberinde getirdiği gerçeğine rağmen! Gebelik, çok büyük ve kontrol edilemez fiziksel ve hormonal değişiklikleri de beraberinde getirir. Bazı kadınlar, gebeliği ve yaklaşan doğumu, gençliğe veda etmek ve aniden, bilinmeyen yetişkinler dünyasına itilmek gibi algılarlar.
Bu tür korkular normaldir ve saklanmamalı veya inkâr edilmemelidir. Zaten bu mümkün de değildir bastırdığımız bu tür duygular, her zaman yüzeye çıkmanın bir yolunu bulurlar. Bazı kadınlar, korkulan ve olumsuz duygularıyla yüzleşmek zorunda kaldıkları boş ve sakin anlardan kaçınmak için, gebelikleri süresince kendilerini sürekli bir şeylerle meşgul ederler. Ancak, bu duygularımızla bilinçli bir şekilde yüzleşmezsek, başka şekilde yüzeye çıkacaklardır. Eşimize hınçlanmak, kendimize bakmamak, gebeliği kabul edememek ya da doğumla ilgili yasal prosedürleri tamamlamak, evde bebek için yer açmak ve diğer çocukları da buna hazırlamak gibi, bebek öncesi hazırlıkları idare edememek gibi…
Fiziksel sağlığımızın üzerinde, duygularımızın da büyük etkisi vardır. Tatmin edilmemiş ihtiyaçlar ve kaygılar da hem anne, hem de bebeğin sağlığını olumsuz etkiler. Ana rahmindeki bebek, annesinin duygusal durumuna tepki verir ve örneğin, ciddi stres altında olan annelerin, aynı stresi çekmeyen annelere oranla daha az hareket eden ve daha az büyüyen bebekleri olur.
Gebe bir kadının yaşadığı bedensel belirtiler de, duygusal durumunun bir aynasıdır. Bu nedenle, ciddi bir sırt ağrısının tek nedeninin sadece gebeliğin getirdiği fiziksel bir zorlama olmayabileceği göz önünde tutulmalıdır. Sırt ağrısı aynı zamanda, sadece bedensel olarak değil zihinsel olarak da “çok fazla şey taşıyorsun” anlamına gelebilir.
Anne, (imkânsız gibi görünse de) bir şekilde bu çocuğun çıkmak zorunda olduğunun veya doğduğu zaman bebeğin ona olan bağımlılığı nedeniyle kendisinden çok büyük şeyler bekleneceğinin farkına vardıkça, birçok korku baş gösterebilir. Anne, “Bunu başarabilecek miyim?”, “Çocuğum hayal ettiğim gibi olacak mı? Sağlıklı olacak mı?”, “Eşim babalıkla baş edebilecek mi?” ve “Ben nasıl bir anne olacağım?” gibi sorular sormaya başlar.
Bütün bunlar düşünüldüğünde, annelere, iyi beslenerek, iyi dinlenerek ve rahatsızlıklarını hafifletmek için hafif, doğal çarelere başvurarak, kendilerini bunlara hazırlamalarını önermek, olayı çok basitleştirmek gibi görünebilir. Ancak, çoğu zaman bu tür bir bakım, en etkilisidir. Dahası, doğum öncesi testlerin büyük çoğunluğu, zaten iyi bir beslenme ile önlenebilecek olan durumları tespit etmeye yöneliktir. Eğer iyi bir beslenme danışmanlığı bu işin birinci önceliği olsaydı, kadınlara, bu acımasız testlerin fazladan külfeti ve bunlarla ilgili kararların ıstırabı yaşatılmadan da başarılı bir doğum öncesi bakım gerçekleştirilebilirdi. Bu nedenle, bu , gebelikle ilgili çok az ın yaptığı bir şeyi yapmakta ve beslenmeyi ilk sıraya almaktadır. Hatta beslenmeye, güvenli ve doğal doğum yöntemlerine kıyasla da öncelik tanımaktadır.
Sağduyulu bir yaklaşımın, sağlıklı bir gebeliği temin edebileceği tavsiyesi, bir bakıma radikal bir tavsiyedir. Ama aslına bakarsanız gebe olmayan kadınların yaşam kalitesini koruduğunu ve hatta uzattığını bildiğimiz her şey, gebelik sürecinde de geçer lidir. Besleyici gıdalar almak, dinlenme araları ile dengelenmiş egzersizler, günlük yaşamının stresinin azaltılması, özgüven, öncü bir ruh ve yaşama olumlu bakmanın, sağlık üzerindeki olumlu etkisi uzun zamandır bilinmektedir.
Gebelik, büyük ölçüde bir sağduyu meselesidir. Eskiden, kadınlar arasında, gebelikte neyin uygun, etkili ve güvenli olduğuna dair ortak bir “duyu” vardı. Bugün ise sağduyu, yerini uzman görüşlerine bırakmış durumda. Bu rehber , bir ölçüde, dengeyi az da olsa tekrar yerine oturtmayı ummaktadır. Ayrıca bu , kadınlara sadece gebelikle baş etmek için değil, ondan keyif almak için gerekli kaynakları da sağlamayı hedeflemektedir.
Benzer Yazılar
- 1-2-3 Mayıs Tarihinde Doğanların Burcu Ve Özellikleri
- 25-26-27 Mart Tarihinde Doğanların Burcu Ve Özellikleri
- 1-2-3 Nisan Tarihinde Doğanların Burcu Ve Özellikleri
- 7-8-9 Nisan Tarihinde Doğanların Burcu Ve Özellikleri
- 16-17-18 Mayıs Tarihinde Doğanların Burcu Ve Özellikleri
ben ikizler burcuyum ve bu günlerde hiçbirşey yapasım gelmiyor yani dünya yıkılsa umrunda değil
Elif’le beden dersinde acıkmıstık 😀 Fakiriz amk .d Benim mavi esofmanıma ve ayakkabılarıma foor 😀 .