İkinci Dalga toplumlarının hepsinde kontrol edilemez hale gelmiş bir enflasyon görülüyor ama işsizlik oranı bütün klasik teorileri yalanlarcasına tavan yapıyor. Tam bu dönemde, milyonlarca insan sadece iş bulmakla yetinmiyor, yaratıcı, psikolojik açıdan doyurucu ve toplumsal sorumluluk gerektiren işler arıyor. Ekonomi bir çelişkiler yumağı halinde yuvarlanıp duruyor.
Politika dünyasında temel konular örneğin teknoloji ön plana çıkarken, politik partiler üyelerinin sadakatini kaybediyor. Bu arada, dünyanın büyük ünde, küreselleşme adına ulus devleti kavramına saldırılar devam ederken ve artarken, her yerde milliyetçilik hareketleri ivme kazanıyor.
Bunca çelişkinin arasında, trendlerin ve karşı trendlerin arkasını nasıl görebiliriz? Gerçek şu ki kimse bu soruya sihirli bir cevap getiremiyor. Gelecek konusunda araştırmalar yapanların ortaya koyduğu çizimlere ve matematiksel modellemelere rağmen, yarını görmeye çalışmamız, hatta günümüzü anlama çabalarımız, bilimden ziyade bir sanat olarak kalıyor ve aslında öyle de olması gerekiyor.
Sistemli araştırmacıların bize çok şey anlattığını inkar edemeyiz. Ama sonuçta ikilemi, çelişkiyi, sezgiyi, hayal gücünü ve büyük bir yüreklilikle yapılmış bir sentezi reddetmemeli, yanlışlık olasılığını da hesaba katarak benimsemeliyiz.
Dolayısıyla, ilerleyen larda yarını incelemeye çalışırken, başlıca trendleri belirlemenin ötesine geçmek zorundayız. Etrafımıza at gözlüğüyle bakmanın kolaycılığına teslim olmamalıyız. Gelecek araştırmaları yapanlar dahil, birçok kişi yarını sadece günümüzün bir uzantısı gibi düşünür, çünkü istediği kadar güçlü olsa bile, bütün trendlerin aslında dümdüz bir doğru üzerinde uzanmadığını unutur. Bazı noktalara gelindiğinde, aniden yepyeni olguları karşımızda buluveririz. Yönler değişir. Trendler durur, sonra yeniden başlar. Bir şeyin bugün var olması ya da üç asırdan beri süregelmesi, aynı şekilde devam edeceği anlamına gelmez. İlerleyen yıllarda, özellikle geleceği sürekli bir sürpriz haline sokan bu çelişkileri, çekişmeleri, yön değiştirmeleri ve kopuklukları inceleyeceğiz.
Hepsinden önemlisi, dışarıdan bakıldığında birbiriyle ilgili görünmeyen olaylar arasındaki gizli bağları ortaya çıkarmaya çalışacağız. Eğer geleceğe dair tahminlerde bulunurken temel prensip her şeyin değişmeden süreceğine inanmak olsaydı, enerjinin geleceği veya ailenin kendi ailemiz olsa bile geleceği hakkında tahminler yapmak işe yaramaz. Hiçbir şey değişmeden, olduğu gibi kalmayacaktır. Gelecek donmuş halde değil, akışkandır. Değişen günlük kararlarımız üzerine kurulmuştur ve her olgu diğer bütün olguları etkiler.
Benzer Yazılar
- 7-8-9 Eylül Tarihinde Doğanların Burcu Ve Özellikleri
- İş astrolojisi
- Çocukların Burç Özellikleri
- 2015 AY TUTULMASI YÜREK DARALMASI
- SATÜRN İŞE DALINCA