Yaşamımızda bir an gelir, içimizden bir ses, “Yeter, bu kadan da çok fazla!” diye seslenir. İşte o an bilanço çıkarma anıdır: Gereğinden fazla zorluk ve gözyaşı, gereğinden fazla öfke ve kin, gereğinden fazla geçici sevinç ve küçük beğeni.
Yaşamm olaylarım, başkalarının davranışlarım anlayamamaktan usanç duyuyoruz. Bir yandan çevremizde olup bitenler konusunda pek fazla bir şey anlamadığımız , Kimi zaman Tibet ustalarına göndermede bulunacağız. Onlar zihinsel çalışmayı derinlemesine anlama gücünü kazanmışlardır ve bilgelik yolunu öğretmektedirler.
Çevremizdeki insanlar da bizi gerçekten anlamamaktadırlar. Bunun üzerine, varoluş kasırgasının yatışması için mola verme gereksinimi duymaktayız. Burada nokta koymamız gerekir.
Bu tür bilançonun dürüstçe, yüze peçe vurulmadan, hoşgörüsüzce ama aşın sertliğe de kaçmadan yapılması zorunludur. Olgular ne ise öyledir. Onlara doğrudan doğruya bakma yürekliliğini göstermeliyiz… Kendimize açıkça, maske takmadan bakabilmeliyiz. Kuşkusuz nazik bir dönemdir bu; çünkü bir kere (ve belki de ilk kez) iki yüzlü yargılamayı bir yana bırakmaktayız: “Kurum satma”ya yol açan doyumlanma ya da boyun eğmeyi doğuran kendi kendini yerme, bu tür iki yüzlü yargılardır. Bu durumda, söz konusu olan olsa olsa kendimizden farklı olan kişilere karşı gösterdiğimiz hoşgörüdür. Bu dürüstçe yaklaşımı kendimize uygulamaya başlamamız gerekir:
Olmak istediğimiz kişi ile olduğumuz kişi arasındaki ayrımı kabul etmeli ve bu ayrımı bir kazanım alanı, bir çalışma ekseni ve de gelişmemizin iyi yönü haline getirmeliyiz.
Çıkış noktasının hazırlanmasına yön veren zihinsel durum nazik bir olgu olduğuna göre, varış noktasını hep göz önünde tutmamızı sağlayan zihinsel durum, anlaşılması çok daha güç bir olgudur. Gerçekte acıdan tümüyle kaçınmayı ya da ortadaki bir soruna ilişkin sadece geçici bir düzeltmeyi arzulayabiliriz. Bu iki seçeneğin biraz ayrıntısına inelim.
Acıdan tümüyle kaçınmak ve çok yüce bir mutluluk sağlamak; Tanrı, Buda veya bilgeliğin çok büyük bir ustası olmak ve bu bilgeliği tüm insanların da yüce mutluluğa ermesi yolunda yaymak…
Hiç kuşku yok ki, müthiş bir güdü lenmeyi (motivasyonu) eyleme geçirmesi gereken soylu bir amaçtır bu. Bununla birlikte, bu bakış açısı uyanda bulunmayı gerektiren kimi tuzakları da içermektedir.
Benzer Yazılar
- 1-2-3 Mayıs Tarihinde Doğanların Burcu Ve Özellikleri
- 25-26-27 Mart Tarihinde Doğanların Burcu Ve Özellikleri
- 1-2-3 Nisan Tarihinde Doğanların Burcu Ve Özellikleri
- 7-8-9 Nisan Tarihinde Doğanların Burcu Ve Özellikleri
- 16-17-18 Mayıs Tarihinde Doğanların Burcu Ve Özellikleri