ÇOĞUMUZ hayatımızı çağın dünyasında, geçmişin hatıralarında ve geleceği bekleyerek yaşarız. Bugünün zamansız boyutuna ancak ender olarak, ani güzellik ya da ani tehlike anlarında, bir sevgiliyle buluştuğumuzda ya da beklenmedik bir şeyin şaşkınlığı içinde dokunuruz. Pek az kişi zaman ve akıl dünyasının, onun hırslarının ve rekabetinin dışma adım atıp zamansız bir dünyada yaşamaya başlar. Bunu yapanlardan sadece birkaçı deneyimini paylaşmaya girişmiştir. Lao Tzu, Gautam Buda, Bodhidharma… Ya da daha yakın zamandan George Gurdjieff, Ramana Maharshi, J. Krishnamurti… Onlar çağdaşları tarafından acayip ve çılgın kişiler diye düşünülür, ölümlerinden sonra “filozoflar” diye adlandırılırlar. Zamanla da efsane halini alırlar; kanlı canlı insanlar değü, belki de küçüklüğün ve önemsizliğin, günlük yaşamlarımızın anlamsızlığının ötesinde ortak olgunlaşma dileğimizin mitolojik temsilcileri olarak.
Osho, hayatını şimdinin zamansız boyutunda yaşamanın kapısını keşfeden biridir. Kendine “gerçek varoluşçu” demiştir ve yaşamını başkalarım da aynı kapıyı arayıp bulmaya, geçmiş ve gelecek dünyasının dışma adım atarak, kendileri için sonsuzluk dünyasını bulmaya teşvik etmeye adadı.
Hindistan’da geçen çocukluğunun ilk yıllarından itibaren, Osho, çevresindeki dünyanın geleneklerine uymayaçaktır. Yaşamının ilk yedi yılını, ona pek az çocuğun keyfini sürdüğü bir özgürlük tanıyan anneannesi ve dedesiyle geçirdi. Bir gölün kıyısında sessizce oturup uzun saatler geçirmeyi ya da kendi çevresini keşfetmeyi tercih eden, yalnızlığı seven bir çocuktu. Dedesinin ölümünün, içsel yaşamında, onda hayatta ölümsüz olanı keşfetme kararlılığı uyandırarak derin bir etki yaptığını söyler. Anne ve babasının gitgide genişleyen ailesine katılıp okula başladığında, ne olması gerektiğini kendi fikirlerine göre biçimlendirmeye çabalayan aile büyüklerinin tüm girişimlerine karşı mücadele etmek için kendisine cesaret veren bir berraklığı ve kendi kendini kavrayışı temel aldı.
O, tartışmalardan hiçbir zaman ürküp kaçmadı. Osho’ya göre gerçekten asla taviz verilemez; yoksa, gerçek gerçek olmaz artık. Hem gerçek bir inanç değil, bir deneyimdir. Osho insanlardan hiçbir zaman söylediklerine inanmalarını istemez; daha ziyade, söylediklerinin gerçek olup olmadığım kendilerinin sınayıp görmelerini ister. Aynı zamanda da, inançları oldukları gibi yalmzca bilinmeyen karşısında endişelerimizi yatıştıracak avuntular, gizemli ve keşfedilmemiş gerçeklikle karşılaşmamızın engelleri sergilemek üzere yollar ve araçlar bulma konusunda yumuşamak bilmez.
Osho, yirmi bir yaşmda ulaştığı aydınlanmadan sonra, akademik öğrenimini tamamladı ve Jabalpur Üniversite si’nde felsefe öğreterek birkaç yıl geçirdi. Bu sırada, Hindistan’ı baştan başa gezerek konuşmalar yaptı, tutucu dini liderlerle halk önünde tartışmalara girdi ve yaşamın her kesitinden insanlarla buluştu. Yoğun bir şekilde, inanç dizgeleri ve psikoloji ya da çağdaş insan anlayışını genişletecek her şeyi okudu. 1960’lann sonundan itibaren Osho eşsiz dinamik meditasyon tekniklerini geliştirmeye başlamıştı. Çağdaş insan, diyordu, geçmişin modası geçmiş gelenekleri ve çağdaş yaşamın kaygılarının yükü altında o denli ezildi ki düşüncesiz, gevşek meditasyonu keşfetmeyi umut edebilmek için yoğun bir temizlenme sürecinden geçmesi gerekiyor. Hindistan dvannda meditasyon kampları kurdu, katılımcılara konuşmalar yaptı ve geliştirmiş olduğu meditasyonlarm oturumlarım bizzat yönetti.
1970Terin başlarında, ilk Batılılar Osho’dan haberdar olmaya başladılar ve yenisannias’a kabul edilen, sayıları giderek artan Hintliler’e katıldılar. 1974 yılında Hindistan’daki Poona’da Oshocu çevresinde bir komün kuruldu. Burası Batılı ziyaretçilerin akınına uğradı. îlk Batıklar’dan çoğu, Batılı tedavi usullerinin sınırlılığıyla yüz yüze gelmiş terapistlerdi; bunlar, insan ruhunun derinliklerine ulaşabilecekleri ve onu değiştirebilecekleri bir yaklaşım arıyorlardı. Osho, onlan becerilerini topluluğa aktarmaları için yüreklendirdi ve tedavi usullerini meditasyon bağlamında gehştirebilmeleri için onlarla birlikte çalıştı.
Batı’da geliştirilen terapilerin sorunu, diyordu, kendilerini zihni ve psikolojisini tedavi etmekle sınırlamaları, oysa Doğu sorunun, zihnin kendisi ya da daha ziyade onunla özdeşleşmemiz olduğunu uzun zaman önce kavramıştı. Terapiler onun geliştirmiş olduğu meditasyonlarm katarsis aşamaları gibi insanları bastırılmış duygularından ve korkularından kurtarmakta ve onların kendilerini daha açık seçik görmelerine yardım etmekte yararlı olabilir. Ama kendimizi akim ve aklın yansımalarının, arzulanmn ve korkularının düzeneğinden uzaklaştırmaya başlamadıkça, ancak kendi icadımız olan bir başka hendeğe düşmek üzere hendekten dışarı tırmanırız. Tedavi, bu nedenle, meditasyon diye bilinen özdeşleşmeme ve tanıklık ediş süreciyle birlikte ilerlemek zorundadır.
1970’lerin sonunda, Poona’daki komün, dünyamn en geniş tedavi ve olgunlaşma merkezini kurmuştu; binlerce kişi tedavi ve meditasyon gruplarına katılmaya, Osho’yla günlük sabah konuşmalarında birlikte olmaya, komün yaşamına katkıda bulunmaya ya da ülkelerine dönüp oralarda meditasyon merkezleri kurmaya geliyordu.
19811985 yılları arasında, komünal deney kendini Amerika Birleşik Devletleri’nde, Doğu Oregon çöl arazisindeki 126 mil karelik alanda buldu. Osho burada çevredeki kırsal alana yaptığı günlük gezilerin dışında bir sessizlik ve inziva sürecindeydi. Komün yaşamının üzerinde önemle durduğu birinci nokta “bir çöl vahası” olan Rajneeshpuram Kenti’nin inşası çalışması oldu. Komün, mucizevi denilebilecek kadar kısa bir süre içinde 5000 kişiye mesken inşa etti; nesiller boyunca kötü kullanılmış, aşındırılmış toprağı iyileştirmeye, akarsuları canlandırmaya, yapay göller ve su depoları oluşturmaya, kendine yeten bir tarımı geliştirip binlerce ağaç dikmeye başladı.
Rajneeshpuram’daki meditasyon ve tedavi programlan Rajneesh Uluslararası Meditasyon Üniversitesi tarafından sürdürüldü. Üniversite için inşa edilen modem tesisler ve korumaya alman çevre, programlarm daha önce mümkün olmayan bir derinlik kazanmasına ve genişletilmesine olanak verdi. Daha uzun kurslar ve eğitim programları geliştirildi; çoğu dünyada önceden kabul görmüş olan ve profesyonel yetenekleriyle kendi anlayışlarını yaymak isteyenler de dahil, daha geniş düzeyde katılımcılar buraya çekildi.
Benzer Yazılar
- 1-2-3 Mayıs Tarihinde Doğanların Burcu Ve Özellikleri
- 25-26-27 Mart Tarihinde Doğanların Burcu Ve Özellikleri
- 1-2-3 Nisan Tarihinde Doğanların Burcu Ve Özellikleri
- 7-8-9 Nisan Tarihinde Doğanların Burcu Ve Özellikleri
- 16-17-18 Mayıs Tarihinde Doğanların Burcu Ve Özellikleri
selam
27 kasım 1986 doğumluyum. İlişkim var 9 aydır. Çalışıyorum.
Merhabalar yaşım 19 bir ilişkim var ama sevgilim biraz çapkın benimle çıkarken başkasıylada çıktı ama sevgilim değil o diyo konuştukları bazı kızlara sevgilim yok diyo ben buna yalan söyledim kendisinin güven sorunu var ayrıldıkmı diyorum bilmiyorum diyo güven sorunum var diyo çocuğun ismi ali ben bununla barışıcakmıyım aram düzelicekmi acaba onu merak ediyorum
Genel yaşantıma dair