Geçen gün oğlunuz önünü kesen ve haraç isteyen sokak çocuklarıyla kavga etmiş, eve üstü başı çamur içinde gelmiş. Onu bu halde görünce heyecandan ne diyeceğinizi bilememişsiniz. Ben sizinle aynı fikirde değilim. Bunlar arzu etmediğimiz durumlardır, ama aynı zamanda hayatın gerçekleridir. Çocuk hayatın beklenmeyen zorluklarına karşı mücadele etmesini de öğrenmelidir. Yolunu kesen ve yumruk gösterip tehdit eden saldırgan bir çocuğa karşı nasıl davranacaktır? Hak etmediği halde kendisine küfreden terbiyesiz bir çocuğa ne cevap verecektir? Oğlunuz elbette kavgacı ve küfürbaz bir çocuk olmamalıdır, fakat kavgacı çocuklara karşı kendisini nasıl koruyacağını da öğrenmelidir.
Bazı anneler, çocuklarının yaramazlığından, sokağa ve oyuna düşkünlüğünden, üstünü başını temiz tutmamasından ve dağınıklığından yakınır dururlar. Ah, bu anneler, ne kadar şanslı olduklarını bir bilseler. Çocuğun yetenekleri oyunla, taklitle ve denemelerle ortaya çıkar. Çocuk yanlış yapmadan doğruya öğrenemez. Çocuğun kuvvetli ve zayıf yönlerini keşfedebilmesi, kendini tanıyabilmesi ve bağımsız bir kişilik kazanabilmesi için bağlarının gevşek bırakılması gerekir. Baskı ile sindirilmiş, köşesinde uslu oturan, pısırık çocuktan yetenekli ve başarılı bir insan olması beklenemez.
Anneciğimin mezarını sık sık ziyaret ederim Onun bana çocukluğumda tanıdığı hürriyeti minnetle anar, dua ederim. Ben gerçekten yaramaz bir çocuktum. Başka mahallenin çocuklarına baskın veren, oyunlarını bozan, karşı gelenlere temiz bir dayak atan çetenin aranan elemanı idim. Bizim çete serserilerden oluşan bir çete değildi. Hırsızlık yapmaz, başkalarının malına zarar vermezdik. Benden dayak yiyen çocukların anneleri evimize gelir, “şu oğluna biraz terbiye ver,” diye yakınırlardı. Anneciğim onları güzel sözlerle savdıktan sonra bana ne bağırır ne de ceza verirdi. Çünkü o bu yaramazlıklarımı fazla ciddiye almayan, filozof görüşlü bir insandı. “Çocukken yaramazlığı baskı altına alman çocuklar büyüdükleri zaman haklarını savunamayan pısırık insanlar olurlar,” derdi. Anneciğim ne kadar da haklıydı. Benden dayak yiyen pısırık çocuklar hayatta başarılı olamadılar. Bunlardan bazıları gençlik çağında yaramazlık yapmaya kalktılar, beceremeyip yoldan çıktılar. Başları beladan kurtulmadı. Benim çete üyelerinin hepsi hayatta başarılı oldular ve iyi mevkilere geldiler.
Kitaplara karşı merakım çok erken uyandı. Bir ziyaret sırasında beni uslu tutmanın tek çaresi, elime resimli bir kitap vermekti. Yere çömelir, elime tutuşturulan resimli kitabın veya derginin sayfalarını çevirir, her resimden hayali bir hikâye uydururdum. Kalem tutmaya erken alıştım. Yazı yazmayı bilmezdim, ama önüme konan bir defterin bütün sayfalarını gelişigüzel karalar, yarım saatte işini bitirirdim. Okula başladığım zaman annemin veya babamın kendilerinden yardım istemedikçe ev ödevlerime karıştıklarını hiç hatırlamıyorum. Okul evimize uzak olduğu halde yalnız başıma gider gelirdim. Oğlunuz da okuluna kendi başına gidebilecek cesarete ve özgüvene sahip bir çocuk. Okulu evinize uzak olmadığı için servisle gidip gelmesine gerek yok; ama karar yine sizin.
Mecbur kalmadıkça tatsız konulara girmek istemediğimi biliyorsunuz. Ancak bazen, çocukların ruh sağlığını koruma adına, hoşa gitmeyen konulara girmek zorunda kalıyorum, işte yine bunlardan birine temas etmeden geçemeyeceğim. Okumuş kimseler arasında bile yanlış cinsel eğitim almış, duyguları bastırılmış, tedaviye muhtaç birçok psikopat insana rastladım. Gazetelerde çok defa yakın akrabaların, öğretmenlerin, çocuk bakıcılarının ve psikolojik danışmanların çocuklara cinsel tacizde bulunduğunu okursunuz. Çocukları koruması gereken bu insanların nasıl olup da çocuklar taciz edebildiğine şaşar kalırsınız. Görünüşte mesleklerini seven, kibar, iyi giyimli, terbiyeli insanlardır. Ancak bu insanların ailelerini ve çocukluk yıllarını incelediğimizde hatalı bir cinsel eğitim aldıklarım, yasaklarla ve baskılarla büyüdüklerini görüyoruz. Çocuklarımızı, korkutmadan ve insanlara karşı güvenlerini sarsmadan, bu gibi hasta kimselerin tacizinden korumak için bilgilendirmeniz gerekiyor.
Çocuklarım dövmekten zevk alan anne ve babalar, çocukken dövülen ve dayak yemekten zevk alan tehlikeli (mazoşist) kimselerdir. Onlar çocuğu dövmek için vicdanlarını rahatlatacak akla yatkın bahaneler bulurlar. Zamanla bunların çocukları da dayaktan zevk alan hasta tipler olurlar. Bereket versin ki okullarımızda, kâğıt üzerinde de olsa, dayak cezası kaldırılmış bulunmaktadır. Sebebi ne olursa olsun, çocuğunuz öğretmenden dayak yediğini söylediği zaman, vakit geçirmeden çocuktan habersiz öğretmeni ziyaret ediniz ve dayağı tasvip etmediğinizi, mümkünse bunun bir daha tekrar etmemesini uygun bir dille anlatınız.
Benzer Yazılar
- 1-2-3 Mayıs Tarihinde Doğanların Burcu Ve Özellikleri
- 25-26-27 Mart Tarihinde Doğanların Burcu Ve Özellikleri
- 1-2-3 Nisan Tarihinde Doğanların Burcu Ve Özellikleri
- 7-8-9 Nisan Tarihinde Doğanların Burcu Ve Özellikleri
- 16-17-18 Mayıs Tarihinde Doğanların Burcu Ve Özellikleri