Mahatma Gandhi ve Rahibe Teresa

Mahatma Gandhi ve Rahibe Teresa

Yaşlı anne babasına bakmakla geçen zorlu bir yılın ardından biraz dinlenmeye ihtiyacı olduğunu hissediyordu. Şehirden bir saat kadar uzaklıkta, toprak bir yolun sonunda, nehir kenarındaki o kulübeyi kiraladığında akan suyu bile olmamasını dert edecek halde değildi hiç. Orada uyuyarak geçirdiği iki haftanın sonunda bir arkadaşından bir e mail aldı. Hastalıktan yeni kalkmış bir arkadaşının şehirden biraz uzaklaşmaya ihtiyacı vardı. O da seninle kalabilir mi birkaç hafta, diye soruyordu arkadaşı. İlk başta, bu gizlenme yeri ortaya çıktığı için öfke duymuştu ama birkaç gün düşündükten sonra kabul etti. Başkalarını burada bulduğu huzurdan mahrum etmesi doğru değildi.
Birlikte geçirdikleri zaman ikisine de iyi gelmişti sonunda; ortak noktalan çoktu; ikisi de doğada gezinmeyi ve sessizliği seviyordu. Misafiri sonunda gitmeye hazırlanırken çevrede bir şeyler alabileceği bir yer olmadığı için son şişe suyunu verdi ona. Ertesi gün köye inip alabilirdi nasıl olsa. İdare edebilirdi.

O gece yine yalnız kalmıştı. O kadar yorgun düşmüştü ki, keşke bütün gün yatabilsem de gidip su almak zorunda kalmasam diye düşündü. Sabah kalktığında, kahve yapacak suyu bile kalmadığını bile bile mutfağa gitti ve dolabı açınca karşısında bir şişe su gördü.

Dilediğini, hayalini kurduğu şeyleri yapacak vakti olmadığı için şikayet etmelerin en büyük çözümü bireysel değişimdir. Kitabın ilk bölümlerinde tutum ve eylemlerdeki değişimin cömertliğinden söz etmiş, kendimize karşı cömert olmanın gerekliliğini anlatmıştık. Kendine karşı cömert olmak en basit anlamıyla kendine zaman ayırıp dinlenmek, dengelenmek ve iyileşmek demektir. “Vakit nakittir”, “Zaman akıp geçiyor”, “Zaman beklemeye gelmez” gibi klişe sözleri ağzımızdan düşürmüyoruz. (Umarız aynı şeyleri hayatımızın sonunda da söylemeyiz!) Ünlülere verilen hediyeler ve arkadaşlığı bitiren seyahatle ilgili verdiğimiz örneklerde hep gerekeni idrak edecek zamanı bulamamaktı söz konusu olan. İdrak etme sürecini es geçmenin en büyük tehlikesi fark yaratma imkânlarını kaçırmaktır. İdrak yüreğimizdeki zekâyı hayata geçirerek cömert eylemlerimizin dürüst ve samimi olmasını sağlar.

Mahatma Gandhi ve Rahibe Teresa gibi pek çok cömertlik kahramanı sadece yaşamlarıyla değil, öğretileri, tutumları ve felsefeleriyle de fark yaratan insanlardır. Oysa Fransız Yahu disi filozof Simone Weil gibi, çok tanınmayan cömertlik kahramanları da vardır. Weil işçilerin haklarına yapabileceği entelektüel katkıları sınamak için ağır sanayi fabrikalarında, sıradan işlerde ya da balıkçı teknelerinde çalışmıştı. Bu önemli insanlar bizlere bıraktıkları mirasla daha çok cömertlik üretilmesini sağlamışlardır. Her biri çalışarak, yüreklerini sınayarak ve düşünerek yeteneklerini nerelere aktaracaklarını idrak etmiş, en çok ihtiyaç duyulanı bulmak için kendilerini sunma cesaretini göstermişlerdir.

Benzer Yazılar

Leave a Reply