Büyükler, eski terbiye usullerini savunmakla birlikte, torunlara taviz verme, onları anne babaya karşı savunma ve hediyelere boğarak şımartma eğilimindedir. Daha işin başında iken annenizle konuşmalı, onu incitmeden, torunlarını sevmeye hakkı olduğunu, ancak çocukların terbiye işine müdahale etmemesi gerektiğini, kalbinin kırılması pahasına, anlatmalı ve bir anlaşma yapmalısınız. Böylesi, sonradan ortaya çıkacak ağır eğitim yanlışlarıyla boğuşmaktan iyidir.
Tecrübelerime itimat ediniz. Büyük anne ve büyük babaların şımarttığı, bu yüzden anne babaların eğitmekten aciz kaldığı birçok çocuğu tedavi etmek zorunda kaldım. Size bir olayı anlatayım. Sezen hanım ve kocası ve ce-teryandı. İkisi de et yemeyi yamyamlık sayan Bircher’in ateşli taraftarıydı. Pek tabidir ki, çocuklarını da bu beslenme usulüne göre yetiştirmek istiyorlardı. Ancak Sezen hanımın annesi ve babası et yemeyenlerle alay eder, insanların ancak et yiyerek güçleneceğini söylerdi. Torunların et yemedikleri için zayıf kaldığını ve zekâlarının gelişmediğini iddia ediyor, komşu çocuklarıyla kıyaslıyor, onlara et yedirmeye çalışıyorlardı. Bu yüzden yemek saatleri tartışmalı geçer, çocuklar arada kalır, kimin tarafını tutacaklarını bilemezdi. Bir gün erkek torun büyük annesinin yanma geldi, gizlice kulağına, “annem duymasın, ben bugün kocaman bir et parçası yedim, o kadar güzeldi ki, lütfen bana her gün et ver,” dedi.
Ben burada Bircher’in ne lehine ne de aleyhine bir şey söylüyorum. Bir eğitim yanlışına dikkat çekmek istiyorum. Büyük baba ve büyük anneler torunların eğitimine karışarak anne babaların işini zorlaştırıyorlar. Size bu konuda birçok olay anlatabilirim. Şimdilik bir tanesi ile yetinelim. Anne babaya inanmak, çocuklara güven verir. Gemi ile seyahat eden yolcunun can güvenliği kaptanın tecrübesine ve işini ciddiye almasına bağlıdır. Eğer kaptan acemi ve üstelik sarhoş ise yolcu kendisini güvende hissetmez. Bizler, çocuklarımızla birlikte dünya gemisine binmişiz. Onların ruh sağlığı ve geleceği bizim tecrübemize ve kaptanlık sorumluluğunu ciddiye almamıza bağlı. Bütün kültürlerde anne kutsal bir varlık olarak kabul edilir. Her anne, bu kutsallığa gölge düşürmemek için çocuklarını sevgi ve şefkat kanatları altına almalı, onların mutluluğunu kendi mutluluğu bilmelidir. Anne baba mutlu ise çocuklar da mutlu olacaktır.
Çocuğun aile içinde karşılaştığı eğitim güçlüklerine yeterince temas etmiştim. Şimdi de aile dışında karşılaşacağı eğitim yanlışları üzerinde durmak istiyorum. Oğlunuz, okula başlar başlamaz, aileden ayrılma ve yeni bir çevre ile karşılaşma zorlukları yaşamaya başladı. Bu konuda bazı sorulara cevap arıyorsunuz: “Çocuğu okula götürüp getirmem gerekir mi? Sokakta ve yolda muhtemel tehlikelere karşı onu nasıl koruyacağım?” Korkularınızı anlıyorum. Dikkatsizliği yüzünden bir otomobilin altında kalabilir, art niyetli kişilerce kaçırılabilir, çocuk çeteleri tarafından yolu kesilebilir. Buna benzer daha başka endişeler sizi rahatsız ediyor.
Size daha önce, çeşitli vesilelerle, çocuğa öz güven kazandırılması gerektiğini anlatmıştım. Aile içinde küçük ihtiyaçlarını kendi başına giderebilmesi için ona yeterince fırsat ve cesaret vererek iyi bir başlangıç yaptınız. Arkadaşlarıyla sokakta oynamasına izin verdiniz, bakkala gönderip küçük alış verişler yaptırdınız. Pazara ve markete birlikte gittiniz, sokakta nelere dikkat etmesi gerektiğini anlattınız. Okulun ilk gününü hatırlayınız. Kimi çocuklar annelerinin eteğine yapışıp bırakmazken, sizin oğlunuz, “anneciğim beni merak etme, artık eve gidebilirsin,” demişti. İşte öz güven dediğim şey tam da budur. Oğlunuz, kendi başına okula gidip gelebilecek cesarete sahip bir çocuk. Yolda kendisini bekleyen tehlikelere karşı, korkuya yol açmadan bilgilendirmeniz ve küçük uyardar yapmanız yeterlidir. Aslında çocuklar sandığımızdan daha becerikli ve daha dikkatlidir.
Ailede devamlı koruyup kollanan ve okula birilerinin eşliğinde gidip gelen çocuklar, tek başlarına sokağa çıkmak veya okula gitmek zorunda kaldıkları zaman büyük bir korku ve panik yaşarlar. Çünkü orada kendisine yardımcı olacak kimse yoktur. Öyle çocuklar bilirim ki, ilköğretimin ikinci kademesine kadar kapıya kadar gelen okul servisiyle, hizmetçi veya anne baba eşliğinde okula gidip gelirler. Bu çocuklar o kadar hazıra alışmışlardır ki, çantalarını bile eşlik eden yetişkinler taşır. Bu çocuklara hep acıyarak bakmışımdır. Çünkü onlar, yarının elinden iş gelmeyen, hep birilerinin yardımı ile hayatını devam ettiren yetişkin çocuk ordusuna katılacaklardır.
Benzer Yazılar
- 1-2-3 Mayıs Tarihinde Doğanların Burcu Ve Özellikleri
- 25-26-27 Mart Tarihinde Doğanların Burcu Ve Özellikleri
- 1-2-3 Nisan Tarihinde Doğanların Burcu Ve Özellikleri
- 7-8-9 Nisan Tarihinde Doğanların Burcu Ve Özellikleri
- 16-17-18 Mayıs Tarihinde Doğanların Burcu Ve Özellikleri