Her neyseniz çevrenize yansırsınız

Her neyseniz çevrenize yansırsınız

Tasarımcı Evrenlerindeki EvrimHer neyseniz çevrenize yansırsınız. Böylece başka bir şey olmaya çalışmayın. Belirli başka bir yerde olmaya da çalışmayın. İnsan denilen marazdır bu: Her zaman bir başkası olma, başka bir yerde olma, hep ne olduğunu reddetme ve hep olmadığın şeyin özlemini çekme. İnsan denilen maraz budur. Tetikte olun! Gördünüz mü bunu? Görülmesi gereken yalın bir gerçektir bu. Kuramsallaştırmıyorum onu; ben kuramcı değilim. Yalnızca yalın, açık seçik bir gerçeğe işaret ediyorum; her neredeyseniz şu anda yaşayabiliyorsanız ve geleceği, amaçlan, başka biri olma fikrini derhal unutabilirseniz, çevrenizdeki bütün dünya değişir; değişen bir güç haline geldiniz.

Kabulleniş… Derin, toptan kabulleniş dinin bütün konusudur.

A, B olmak ister; B, C olmak ister. Bir olma ateşi yaratılır.

Siz bir oluş değilsiniz; bir varlıksınız. Şimdiden olabileceğiniz şeysiniz, her zaman olabileceğiniz şeysiniz; şimdiden busunuz. Sizin için yapılabilecek hiçbir şey yok; tamamlanmış bir ürünsünüz.

Tanrı’nın dünyayı yaratışı öyküsüne verdiğim anlam şudur: Kusursuz olan yarattığı zaman, yaratılan kusursuzdur. Tann yarattığı zaman, onu nasıl daha da güzelleştirebilirsiniz? Bütün absürdlüğü düşünün sadece; düşünce bütünüyle absürddür.

Tanrı’dan daha iyisini yapmak istiyorsunuz; yapamazsınız. Mutsuz olursunuz, hepsi bu. Gereksiz yere acı çekebilirsiniz. Başka yerde olamayan, sadece hayal gücünüzde bulunan marazlar yüzünden acı çekeceksiniz. Tanrı’nm yaratışının anlamı: Kusursuzluktan kusursuzluk gelir.

Kusursuzsunuz! Başka hiçbir şey gerekli değil. Şimdi, tam da bu anda kendi içinize bakın. Doğrudan bir kavrayışa varın. Ne gerekli? Her şey yalmzca kusursuz ve güzel. Bir bulut bile göremem. İçinize bakın sadece, içsel uzamınızda bir bulut bile yok. Her şey ışıkla dolu.

Ama akıl er ya da geç başka bir şey olmayı, başka bir yerde olmayı, var olmayı söyleyecek. Akıl, var olmamza izin vermeyecektir. Akıl oluştur, ruh ise varlık. Bundan dolayı, Buda hep şöyle der: “Tüm arzulayıştan vazgeçmedikçe ulaşamayacaksınız!”

Arzulama, olma anlamına gelir. Arzulama, başka bir şey olma anlamına gelir. Arzulama durumu olduğunuz gibi kabul etmemeyi, tamamen “evet” ruh hali içinde olmamayı ifade eder, durum ne olursa olsun.

Yaşama “evet” demek dindar olmaktır; yaşama “hayır” demek dindarlıktan yoksun olmaktır. Ne zaman bir şeyi arzu etseniz “hayır” diyorsunuz. Daha iyi bir şeyin mümkün olduğunu söylüyorsunuz.

Ağaçlar mutludur, kuşlar mutludur ve bulutlar mutludur, çünkü onlar bir şey olmaz. Her neyseler odurlar yalnızca.
Gül ağacı, bir lotus çiçeği olmaya çalışmıyor. Hayır, gül ağacı gül ağacı olmaktan kesinlikle mutludur. Gül ağacını ikna edemezsiniz. Lotus çiçeğini ne kadar methederseniz edin, gül ağacının aklım bir lotus çiçeği olması için çelmeyi başaramazsınız. Gül ağacı gülecektir sadece, çünkü gül ağa a, gül ağacıdır. Yalnızca varlığının içine yerleşmiş ve odaklanmıştır. Bu sebeptendir ki, bütün doğa hiçbir telaş içinde değildir: Sakin, sessiz ve dingindir. Hem de yerleşik!
Sadece insan zihni karmaşa içindedir, çünkü herkes başka biri olmanın özlemini çekiyor. Bin bir yaşam boyunca yapmış olduğunuz budur. Şimdi uyanmazsanız, ne zaman uyanmayı düşünüyorsunuz? Uyanış için çoktan olgunlaştınız.
Tam da bu andan itibaren yaşamaya, keyif sürmeye ve sevinç duymaya başlayın. Arzulamaktan vazgeçin! Her neredeyseniz, keyfini çıkann.

Varlığınızdan zevk alın. Zaman kaybolur o sırada, çünkü zaman sadece arzulayışla var olur.
Sonra kuşlar gibi olacaksınız; dinleyin onları. Sonra da ağaçlar gibi olacaksınız; bakın: Tazeliğe, yeşilliğe, çiçeklere.

Benzer Yazılar

Leave a Reply