Ortaya çıkan her yeni uygarlık, sadece insanların günlük yaşamda zamana yaklaşımında değil, zamanla ilgili zihinsel haritalarında da değişiklikleri beraberinde getirir. Üçüncü Dalga , bu zaman haritalarını yeniden çiziyor.
Newton’dan bu yana İkinci Dalga uygarlığı zamanı geçmişten geleceğe uzanan düz ve tek bir çizgi gibi gördü. Zamanın evrenin her yerinde aynı, mutlak, madde ve alandan bağımsız olduğunu varsaydı. Her anın veya zaman diliminin, bir sonrakiyle aynı olduğunu düşündü.
Bugün, astrofizikçi ve yazar John Gribbin şöyle diyor: “Saygın akademik referanslara ve yıllara yayılan araştırma deneyimlerine sahip aklı başında bilim adamları, bizi sakince bilgilendiriyorlar ki zaman saatlerimiz ve takvimlerimiz tarafından gösterilen sabit bir hızla ileri doğru akan bir şey değildir ve doğası değiştirilip çarpıtılabilir; öyle ki ortaya çıkan sonuç, ölçerken nereye durduğunuza bağlı olarak değişebilir. Uç noktada, süper çökük nesneler kara delikler zamanın akışını tamamen ortadan kaldırarak, onu durdurabilirler.”
Yüzyılın başlarında, Einstein zamanın sıkıştırılabileceğini ve genişletilebileceğini çoktan kanıtlamış, zamanın mutlak olduğu kavramını havaya uçurmuştu. îki gözlemci ve bir tren rayıyla, artık klasikleşmiş bir deneyi yapmıştı:
Bir adam demiryolunun kenarında dururken, aynı anda iki yıldırımı birden görür; biri rayların kuzey ucunda, diğeri güney ucundadır. Gözlemci ikisinin ortasında durmaktadır. İkinci bir gözlemci, yol boyunca kuzeye doğru hızla yol alan bir trendedir. Dışarıdaki gözlemcinin yanından geçerken, yıldırımları o da görür. Ama onun gözünde iki yıldırım aynı anda gerçekleşmez. Tren birinden diğerine doğru hızla yol aldığından, birinden gelen ışık, ona diğerinden daha çabuk ulaşır. Hareket halindeki trende oturan adama göre, kuzeydeki yıldırım daha önce gerçekleşmiştir.
Günlük yaşamda mesafeler çok küçük ve ışık hızı çok yüksek olduğu için, fark algılanamaz ama bu örnek, Eisntein’ın fikrini açıklamaktadır: Olayların kronolojik sıralaması zaman içinde neyin birinci, ikinci veya üçüncü geldiği gözlemcinin konumuna bağlıdır. Zaman mutlak değil, görecelidir.
Bu, klasik fiziğin ve endüstrealitenin dayandığı zaman kavramından çok uzaktır. İkisi de, “önce” veya “sonra” kavramlarının gözlemciden bağımsız olarak sabit bir anlamı olduğuna inanmıştır.
Benzer Yazılar
- Burçlar ve Yaratıcılık: Sanatsal Enerjinizi Keşfedin
- Tarot Kartları ve İçsel Şifa
- Astroloji ve Sağlık: Hangi Burç Hangi Organı Temsil Ediyor?
- Tarot Falı ve Günlük Pratikler: Kendi Kartınızı Çekme
- Rüyalarınızda Ölen Kişilerin Mesajları