Hayatımızın yaklaşık olarak üçte birini (25 yılını) uykuda geçiririz. Yatağımızı birisi ile paylaşsak bile bu, tek başına yaşanan bir deneyimdir. Üstelik uyku, yalnızca biyolojik bir gereksinim değil aynı zamanda da genellikle göz ardı ettiğimiz bir zevk kaynağıdır. Bize, yaşamın zevkli ve zevksiz deneyimlerinden bir kaçış fırsatı sağlar.
Uyku aynı zamanda bizi daha akıllı hale getirir. Uykumuzun yaklaşık olarak iki saatini rüya görerek, yani bir tür yaratıcı oyun oynayarak geçiririz ve bu süre içinde beynimiz yeni anıları, uygulamaları ve yetenekleri işler; hatta bir takım sorunları bile çözer. Mesela bir bilgisayar oyununda ustalaşmayı düşünün. Bu oyun üzerinde ustalaşmak için kısa sürelerle oynamak yerine uzun bir süre oynayıp hemen ardından yatağa yatın. Siz uyurken, beyniniz oyun sırasında öğrendiklerinizi yeniden harekete geçirecek, oyunu yeniden tekrarlayacak, ardından uzun dönemli kullanımlar için yeni yetenekler ve anılar geliş tirecektir. Uyandığınızda, bir anda oyunda çok daha başarılı olduğunuzu göreceksiniz!
Hava kararır kararmaz uyuma eğiliminde olan erken dönem insanlarının aksine, günümüz insanı gün ışığını devam ettirmemizi sağlayan teknolojimiz nedeniyle yeterli olan uyku süresinin sınırlarını zorlamaktadırlar. Aslına bakarsanız gece yaşamaktan hoşlanan ya da aşırı hareketli insanların büyük bir kısmı kronik uyku eksikliği sorunu ya şamaktadırlar. Bu durum tıpkı, sürekli olarak para çektiğimiz ama para yatırmadığımız bir banka hesabına sahip olmak gibi bir şeydir.
Benzer Yazılar
- Burçlar ve Yaratıcılık: Sanatsal Enerjinizi Keşfedin
- Tarot Kartları ve İçsel Şifa
- Astroloji ve Sağlık: Hangi Burç Hangi Organı Temsil Ediyor?
- Tarot Falı ve Günlük Pratikler: Kendi Kartınızı Çekme
- Rüyalarınızda Ölen Kişilerin Mesajları