Teknoloji asileri, teknolojinin “gelişmiş ve ileri düzeyde” kabul edilmesi için masraflı, büyük veya karmaşık olması gerekmediğini öne sürüyorlar. İkinci Dalga’nm teknolojileri, aslında olduklarından daha verimli gibi göründüler, çünkü şirketler ve komünist kurumlar, çevre kirliliği, işsizlik, işyerindeki yabancılaşma gibi sorunların sorumluluğundan sıyrılarak, suçu topluma mal ettiler. Bütün bunlar maliyete eklendiğinde, verimli olduğu iddia edilen birçok tesisin gerçekte verimlilikten çok uzak olduğu kolayca anlaşılır.
Diğer yandan, teknoloji asileri, sadece ulusal veya küresel çapta piyasa yerine kişisel veya yerel ihtiyaçlara cevap veren, çalışanların insanlıklarından ödün vermelerine gerek bırakmayacak, çevreye saygılı teknolojilerin geliştirilmesi fikrini destekliyorlar. Bu isyan, balık çiftlikleri, gıda işleme, enerji üretimi, atıkların dönüştürülmesi, ucuz inşaat, temel seviyede taşımacılık gibi alanlarda küçük çaplı teknolojilerin defalarca denenmesini sağladı.
Bu deneyimlerin büyük ü gerçekçilikten uzak bir şekilde hazırlanmıştı ve o efsanevi geçmişe dönüş eğilimini temsil ediyordu ama aralarında son derece gerçekçi olanlar da yok değildi. Bazıları, en yeni malzemeleri ve bilimsel buluşları alıp, eski teknolojilerle, yöntemlerle ve araçlarla birleştiriyordu. Örneğin, Orta Çağ teknolojisi tarihçisi Jean Gimpel, endüstrileşmemiş ülkelerde son derece yararlı olduğu kanıtlanan basit araçların son derece seçkin modellerini yaptı.
Hava araçlarına duyulan ilginin artması, bu konuda başka bir örneği oluşturuyordu; bir zamanlar tehlikeli olduğundan korkularak üretimi ve kullanımı durdurulan zeplinler, yeni kumaş ve malzemelerle daha gelişmiş şekilde yapılabileceği gibi, taşıma kapasitesinin artırılması da mümkündür. Bu araçlar ekolojik açıdan son derece etkilidir ve düzgün yolların bulunmadığı bölgelerde Brezilya veya Nijerya gibi yavaş ama ucuz ve güvenli taşımacılık için kullanılabilir. Özellikle enerji alanında uygun veya alternatif teknolojiler üzerinde yapılan deneyler, yan etkilerin tümü dikkate alındığı zaman karmaşık ve büyük çaplı teknolojiler kadar “ileri düzeyde” sonuç alınabilmesinin mümkün olduğunu gösteriyor.
Teknoloji asileri, dünya nüfusunun dörtte üçlük ünü temsil eden ülkelerde dünyanın tüm bilim adamlarının sadece yüzde 3’ünün bulunduğu gerçeğine bakarak, bilim ve teknolojideki dengesizlikten huzursuz oluyorlar. Dünyadaki yoksulların ihtiyaçlarının daha fazla ele alınması, uzay ve okyanuslardan sağlanan kaynakların daha adil bir şekilde dağıtılması gerektiğini savunuyorlar. Hem okyanusların ve gökyüzünün insanoğlunun ortak malı olduğuna hem de ileri teknolojilerin Kızılderililerden Araplara ve antik Çinlilere kadar çok çeşitli toplumların katkısıyla mümkün olduğuna inanıyorlar.
Son olarak, Üçüncü Dalga’ya girerken, kaynakları ziyan eden, üretim adına kirlilik yaran sistemlerden uzaklaşarak, atıkları ve kirliliği ortadan kaldıran bir sisteme doğru geçiş yapmamız gerektiğini öne sürüyorlar. Burada amaç, hiçbir çıktının başka bir üretime katkı sağlamadan üretilmediği bir sistem yaratmaktır. Böyle bir sistem sadece üretim açısından verimli olmakla kalmayacak, aynı zamanda biyosfere verilen zararı da asgariye indirecek veya tamamen ortadan kaldıracaktır.
Bir bütün olarak ele alındığında, bu teknoloji asileri programı teknoloji dürtüsünün insancıllaştırılması fikrini temel alıyor.
Dolayısıyla, farkında olun ya da olmayın, teknoloji asileri Üçüncü Dalga’nın ajanlarıdır. İlerleyen yıllarda eriyip ortadan kaybolmak yerine, sayıları daha da artacaktır. Venüs’e yapacağımız yolculuklar, inanılmaz bilgisayarlarımız, biyoloji alanındaki keşiflerimiz veya okyanusların derinliklerinde yaptığımız araştırmalar kadar, onların varlığı da yeni bir uygarlığın işaretleri arasında yer almaktadır.
Birinci Dalga’nın ayağı yere basmayan hayalperestleri ve İkinci Dalga’nın “her şeye rağmen teknoloji” savunucuları ile giriştikleri çatışmada, Üçüncü Dalga güçleri daha yeni olasılıklarını sezmeye başladığımız sürdürülebilir enerji sistemlerini ortaya çıkaracaklar. Yeni teknolojileri yeni enerji temellerine yerleştirerek, bütün uygarlığımızı yepyeni bir seviyeye taşıyacaklar. Bütün bunların ortasında, ileri düzeyde, gelişmiş, bilim temelli “büyük” endüstrilerin, aynı derecede ileri düzeyde, daha küçük, daha insancıl seviyelerde, İkinci Dalga teknosferindekinden son derece farklı prensiplerle hareket eden “küçük” endüstrilerle bir bileşimini bulacağız. İkisi birleştiğinde, bu endüstri tabakaları geleceğin “kumanda noktası”nı oluşturacaklar.
Ama bu, çok daha büyük bir resmin sadece bir detayıdır. Çünkü teknosferi değiştirirken, aynı zamanda enfosferde de bir devrim yaratıyoruz.
Benzer Yazılar
- Burçlar ve Yaratıcılık: Sanatsal Enerjinizi Keşfedin
- Tarot Kartları ve İçsel Şifa
- Astroloji ve Sağlık: Hangi Burç Hangi Organı Temsil Ediyor?
- Tarot Falı ve Günlük Pratikler: Kendi Kartınızı Çekme
- Rüyalarınızda Ölen Kişilerin Mesajları