İnsanların haklarını gözetmek, hakkını vermeye çalışmak zamanı değildi; herkesin kendi çıkarlarını gözettiği, gözlerini dört açtığı ve hayatta kalmak için yollar aradığı günlerdi.
Stephen Spielberg’in Schindler’s List adlı filmi 1941 yılında başlıyor. Schindlçr yaptığı işlerde savaş ortammm fırsatlarım değerlendirmesi sayesinde çok kazanmıştı. Şimdi de metresiyle bunun keyfini sürmektedir. Güzel bir öğleden sonra geçirmek için metresiyle birlikte eski şehrin civarındaki kırlarda atla gezinmektedirler. Şehirden silah sesleri duyulur. Bu seslerin ne olduğunu anlamak için atlarıyla şehri gören bir tepeye doğru çıkarlar. Bu tepeden Yahudilerin kaldıkları bir getto görünmektedir.
Alman üniformalı, askerler sivillere ateş edip onları öldürüyorlar ya da onları kısım kısım evlerinden çıkartarak gettoyu sistematik olarak tasfiye ediyorlardı. Alman komutan büyük bir sorumluluk bilinciyle, eğer bu hızla devam edilirse gece yarısına kadar bu işin tamamlanacağını hesap ediyordu. Hesaplarına göre Yahudiler direnmedikleri sürece her şey gayet yolunda gidecekti. Ya hudiler sürüler halinde evlerinden dışarı çıkarılıyor, hiçbir karşı koyma ya da yaygaraya meydan vermeden öldürülüyorlardı.
Hoparlörlerden bangır bangır yayılan Alman müziği, askerlerin vazifelerini yapmaları için onlara ilham veriyordu, zaten görünüşe bakılırsa çok da fazla cesarete ihtiyaçları yok gibiydi. Öyle, ki filmde Strauss’un valsleri ile askerlerin vazifelerini yerine getirme tarzlarını yan yana görmek, eğer olayın gerçekten ne anlatmaya çalıştığına yakından bakılmazsa çok komik gelebilir.
Schinler bu manzarayı görünce gözyaşlarma hakim olamaz, işte hayatının tam da o anda değiştiği düşünülebilir. Eskiden sadece “kötü” olduğunu düşündüğü bu durum şimdi dayanılamaz bir hale gelmişti.
Benzer Yazılar
- Burçlar ve Yaratıcılık: Sanatsal Enerjinizi Keşfedin
- Tarot Kartları ve İçsel Şifa
- Astroloji ve Sağlık: Hangi Burç Hangi Organı Temsil Ediyor?
- Tarot Falı ve Günlük Pratikler: Kendi Kartınızı Çekme
- Rüyalarınızda Ölen Kişilerin Mesajları