Hindistanda, Sher Kahn ve onun gibiler için mezar yazıtları var. Kaplanlarla dolu ormanların hikâyeleri yüreklendiricidir, diyor bilenler. Bana kalsa, o eski yara izinin acısını dindirebilsem, bu hayvanları rahat bırakmaktan yanayım. Avlanma yöntemlerinde değişiklikler var; yasak avlanan katiller artık geceyi bile beklemiyor. Apaçık, gizlemeye gerek bile duymadan avlanıyorlar. Operasyonlarını çok daha kurnazca ve ustalıkla yürütüyorlar. Kimsenin bir şey bilmesine gerek yok.
Peki, Sher Kahn gibilere ne olacak? Dev ağaçların ve bambuların gizemli ormanlarında gezinen ve orman bekçileriyle köylüleri öldüren kaplanlar, medyada ne kadar büyük bir olay haline geldiklerini bir bilseler! Belki sorunlarına bir çare bile olabileceğini? Yoksa, Hindistan hükümetinin Kaplan Projesi beli bir olgunluğa erişirken bu tür alaycılıktan uzak mı kalmak gerekir?
Pallava Bağla botanik eğitimi görmüş ama fotoğrafçı ve editör olarak başka bir mesleği seçmiştir. Vahşi doğaya olan tutkusuyla, son üç yıl Hindistan’ın ulusal parklarını ve vahşi doğanın koruma altına altnmış bölgelerini gezmiş ve Delhi’ye yerleşmiştir.
Kaplanlar her zaman için yasa dışı şekillerde avlanmıştır. Köylüler kendilerini ve yetiştirdikleri hayvanları korumak amacıyla onları zehirlemiş ve uluslararası yasaklara rağmen bu ülkede post kaçakçılığına engel olunamamıştır. Artan nüfus ve doğanın katledilişi gibi korkunç tehditlerle kıyaslandığında, kaçak avcılar, kaplanlar için nispeten daha önemsiz bir tehdit olarak kalmıştır. Ama artık bu durum değişmiştir. Kaçak avcılık bu hızıyla devam ederse Kaplan Pro jesi’yle son yirmi yılda kazanılan her şey boşa gidecektir.
İlk kriz, Çin tıp dünyasının garip talepleriyle başlamıştır. Yüzlerce, belki de binlerce yıldır kaplan kemiğinden ve bu hayvandan elde edilen diğer yan ürünler Çin’de hastalıkların iyileştirilmesinde büyük çapta kullanılmıştır. Bu hastalıklar romatizma, kramplar, deri hastalıkları, çıbanlar, dizanteri, ülser, tifo, sıtma gibi önemli hastalıklardır. Ayrıca sinir hastalıkları ve ruhuna şeytan giren insanların iyileştirilmesinde de bu hayvanın yan ürünlerinden elde edilen ilaçlar kullanılmıştır. Kaplan kemiklerinin bir evin damına serpilmesiyle şeytanların uzaklaştırılacağı ve insanların kâbuslarından kurtulacağı inancı yaygındır. Kaplan kemiklerinden elde edilen ve Vietnam ile diğer bölgelerde satılan bir ilaç, “bir gecede altı kez sevişerek dört erkek çocuk sahibi olmak” isteyenlere bire bir çaredir.
Kısacası, bu ürünlere olan talep muazzam boyutlardadır. Sadece Çin’de değil, Tayvan, Güney Kore ve tüm Güneydoğu Asya’daki Çin topluluklarında ve bazı Batı toplulukları arasında da yaygın olarak kullanılır. Tayvan’da sadece bir fabrika, yılda iki bin kilo kaplan kemiği ithal etmektedir bu da, yüz elli kaplanın öldürülmesi anlamına gelir. Elde edilen iki bin kilo kemikten yüz bin şişe kaplan kemiği şarabı üretilir.
Evet, Sher Kahn ve onun gibiler için mezar yazıtları var. Kaplanlarla dolu ormanların hikâyeleri yüreklendiricidir, diyor bilenler. Bana kalsa, o eski yara izinin acısını dindirebilsem, bu hayvanları rahat bırakmaktan yanayım. Avlanma yöntemlerinde değişiklikler var; yasak avlanan katiller artık geceyi bile beklemiyor. Apaçık, gizlemeye gerek bile duymadan avlanıyorlar. Operasyonlarını çok daha kurnazca ve ustalıkla yürütüyorlar. Kimsenin bir şey bilmesine gerek yok.
Peki, Sher Kahn gibilere ne olacak? Dev ağaçların ve bambuların gizemli ormanlarında gezinen ve orman bekçileriyle köylüleri öldüren kaplanlar, medyada ne kadar büyük bir olay haline geldiklerini bir bilseler! Belki sorunlarına bir çare bile olabileceğini? Yoksa, Hindistan hükümetinin Kaplan Projesi beli bir olgunluğa erişirken bu tür alaycılıktan uzak mı kalmak gerekir?
Pallava Bağla botanik eğitimi görmüş ama fotoğrafçı ve editör olarak başka bir mesleği seçmiştir. Vahşi doğaya olan tutkusuyla, son üç yıl Hindistan’ın ulusal parklarını ve vahşi doğanın koruma altına altnmış bölgelerini gezmiş ve Delhi’ye yerleşmiştir.
Kaplanlar her zaman için yasa dışı şekillerde avlanmıştır. Köylüler kendilerini ve yetiştirdikleri hayvanları korumak amacıyla onları zehirlemiş ve uluslararası yasaklara rağmen bu ülkede post kaçakçılığına engel olunamamıştır. Artan nüfus ve doğanın katledilişi gibi korkunç tehditlerle kıyaslandığında, kaçak avcılar, kaplanlar için nispeten daha önemsiz bir tehdit olarak kalmıştır. Ama artık bu durum değişmiştir. Kaçak avcılık bu hızıyla devam ederse Kaplan Pro jesi’yle son yirmi yılda kazanılan her şey boşa gidecektir.
İlk kriz, Çin tıp dünyasının garip talepleriyle başlamıştır. Yüzlerce, belki de binlerce yıldır kaplan kemiğinden ve bu hayvandan elde edilen diğer yan ürünler Çin’de hastalıkların iyileştirilmesinde büyük çapta kullanılmıştır. Bu hastalıklar romatizma, kramplar, deri hastalıkları, çıbanlar, dizanteri, ülser, tifo, sıtma gibi önemli hastalıklardır. Ayrıca sinir hastalıkları ve ruhuna şeytan giren insanların iyileştirilmesinde de bu hayvanın yan ürünlerinden elde edilen ilaçlar kullanılmıştır. Kaplan kemiklerinin bir evin damına serpilmesiyle şeytanların uzaklaştırılacağı ve insanların kâbuslarından kurtulacağı inancı yaygındır. Kaplan kemiklerinden elde edilen ve Vietnam ile diğer bölgelerde satılan bir ilaç, “bir gecede altı kez sevişerek dört erkek çocuk sahibi olmak” isteyenlere bire bir çaredir.
Kısacası, bu ürünlere olan talep muazzam boyutlardadır. Sadece Çin’de değil, Tayvan, Güney Kore ve tüm Güneydoğu Asya’daki Çin topluluklarında ve bazı Batı toplulukları arasında da yaygın olarak kullanılır. Tayvan’da sadece bir fabrika, yılda iki bin kilo kaplan kemiği ithal etmektedir bu da, yüz elli kaplanın öldürülmesi anlamına gelir. Elde edilen iki bin kilo kemikten yüz bin şişe kaplan kemiği şarabı üretilir.
Benzer Yazılar
- Burçlar ve Yaratıcılık: Sanatsal Enerjinizi Keşfedin
- Tarot Kartları ve İçsel Şifa
- Astroloji ve Sağlık: Hangi Burç Hangi Organı Temsil Ediyor?
- Tarot Falı ve Günlük Pratikler: Kendi Kartınızı Çekme
- Rüyalarınızda Ölen Kişilerin Mesajları