Cocconi-Morrison İkilisi

Cocconi-Morrison İkilisi

Cocconi-Morrison İkilisi, Doğa adlı dergide yayınladıkları bir yazıda:

“Böyle bir uygarlığın temsilcileri için güneşimi, yeni bir toplumun evrimine uygun bölge görünmelidir. Uzun bir süre bunlar bir gün bizim de ilgimizi çekccek oUn bir eriyim sistemi kurdular ve güneşimizden gelen, yeni bir toplumun olgunluğa eriştiğini bildirecek olan karşı işareti bekliyorlar,” demişlerdir.

Acaba, öncü bilim adamlarının görüşleri, öne sürdükleri düşünceler bir yana, bu uzay seslerine, bu mesajlara doğal bir neden bulamaz mıyız? Yoksa bunları uzayın yarattığı mucizeler araşma mı yerleştirmeliyiz?

Uzay gerçekten sonsuz bir mucize kaynağıdır; şu da var kİ MU aydınlanmamış çoğu mucizelerin ardında bir bilginin, bir zekinin, bir teknolojinin bulunduğu görüşü gitgide önem kazanmaktadır.

Fobosun olağanüstü hareketi; doğada bir eşine rastlanılmayan. çok fasa ömürlü teknetium elemanını doğuran yıldızların durumu; değişik yaşlardaki yıldızlardan oluşan sistemlerin esrarı gibi mucizeleri bilim adamları nasıl açıklıyorlar?

Fobos kimine göre, içi boş yapma bir uydu sayılıyor. TeknetiusHa gelince: Shklovskife göre bu eleman R tipi altında tanınan yıldızların, bir çeşit sinyal yaratmak amacıyla, üstün bilgili bir uzay uygarlığının bombardımanına hedef yaptıkları açıklanma ktadır. Yaşlan değişik yıldızların oluşturduğu sistemlerin bir uzay uygarlığı tarafından meydana getirildiği sanılmaktadır.

Yıllar yılı Ay ölü bir gezegen diye biliniyordu. Ancak bugün Apollo yolculuklarının sonuçlarını açıklayan bilim adamları, Ay’ın kesinlikle ölü bir gezegen olmayıp burada, su, oksijen, altın ve uranyum bulunduğunu belirtmişlerdir.

Houston Uzay Merkezindeki jeologlara göre Ay’da nehirler, denizler yoktur, ama Ay kabuğunun altında donmuş su bulunabilir. Çünkü Ay’daki robot istasyonlar derinlerde su patlamalarının okluğunu haber vermişlerdir. Ay’da bol miktarda altın ve uranyum da var

dır, ama son derece dağınık olduklarından şimdilik rarlamlmasına imkân yoktur. Aynca dünyalılar için önemli bir haber de, Ay’da oksijenin bulunmasıdır. Gerçi ( bu oksijen dünyamızdaki gibi değildir, kayaların içinde saklanmış durumdadır, ama yine de bir gün Ay’da yaşanabileceği ümidini uyandırmıştır.

Eğer Ay’da bulunan au ve oksijen kullanılabilir halt getirilirse dünyamızın bu küçük uydusu 21. yüzyılda sürekli bir istasyon haline gelebilecektir.

Daha önce gördüğümüz gibi CTA 102 olayı ve Kardachev’in kuramı imkânsız sayıldı; smesele aydınlanmadı, araya bol sıfırlı bir uzaklık konuldu. Oysa Sovyet astrofizikçisi Arzumanyanın tezini özetleyen Gizli Örgütler kitabında belirttiği gibi: “…pek mümkündü ki ışının, zeki sahibi yaratıkların yine birtakım zekâ sahibi yaratıklara uzay aracılığıyla yolladığı bir mesaja olabilir. Bu mesajın yollandığı varlıklar bizler olamazdık, çünkü bizim böyle bir mesaj bir saniyelik bir karşılık yoliayabihnemiz için bugünkü şartlar içinde gezegen olarak elimizdeki bütün enerji imkânlarını tam 165 yıl boyunca seferber etmemiz gerekmekteydi.”

Evrende maddelerin yapısı benzerlikler gösteriyor. Evrenin en uzak köşelerimle bile aynı elemanlarla karşılaşıyoruz; üstelik her yerde madde aynı kuralla bağlıdır. Bu verilerden şöyle bir sonuç çıkartabiliriz: hayat için uygun şartlar elde edilirse hayat kendiliğinden, doğal bir şekilde. olur. Hayatın kendi gezegenimizde nasıl doğduğunu ayrıntılı bir şekilde bilmiyoruz; ancak belirli şartların belirli bir hayat çeşidini besleyebileceğini, doğurabileceğini biliyoruz.

Uzayda milyarlarca gezegen varsa her birinde hayat olduğunu düşünemeyiz Güneş sistemindeki gezegenlerin çoğunda söz konusu şartlar yoktur ya da yok gibi görünür, ihtimaller bu yüzden kısıtlanamaz.

İhtimal ne gerçeği doğurur ne de bir sonuca vardırır. Ama en uzak ihtimal bile, bir malzeme getirir, bu malzeme bir esrarın aydınlığa kavuşmasına, en azından şekil almasına, yardana olur. Her keşfin başlangıcında bir ihtimal vardır ve her gerçek bir ihtimale bağlıdır.

Benzer Yazılar

Leave a Reply