Bu arada şöyle bir görüş de ortaya atılmıştır;
Her şey olayın başka bir gezegenden gelen, pilot tarafından yönetilen ve patlamadan önce birkaç yüz kilometrelik düğüm yapan bir uzay gemisi tarafından meydana getirildiği görüşünü uyandırmaktadır.” (SSCB. Bilim Akademisi Raporlarından Cilt 72, Bölüm 4, 5, 1967.)
İnsanoğlu bütün bilgisi, çabası, coşkusuyla istediği kadar uğraşa dursun her geçen gün ortaya çıkan garip ve esrarengiz olaylarla baş edemiyor. Çoğu zaman bunlan mantığıyla çözemediğinden kuşkuya düşüyor, tedirgin oluyor Alışılmış düzeni bozan, oturtulmuş kurallara karşı çıkan bu olaylan gizliyor, bilmezlikten geliyor ya da bilimin koruma odası görevini gören Müzelere devrediyor. Oysa, Bilim bir çeşit savaştır. Kim kazanırsa kazansın, sonuçta elde edilen bilimsel bir zaferdir.
Bu konuda gerçek bir olay örnek verilebilir
Birkaç yıl önce Bağdat lağımlarını düzenlemekle görevlendirilen Alman mühendisi VVilhelm König, şehir müzesini gezerken, kutsal eşya etiketi altında toplarım çeşitli, irili ufaldı eşyanın arasında birtakım yassı taşlar görüyor, ilk anda bunlarda gariplik sezen König bu taşlan inceleme izni istiyor. İşe başlar başlamaz taşların aslında galvanizli piller olduğunu farkediyor. Müze kayıtlannı karıştırdıktan sonra kutsal eşyaların ilkinin 1936 da Bağdat yakınlarında Kusul Arabu da, diğerlerinin de Ktesifon kalıntılarında bulunduğunu görüyor. Volta’dan bin yıl önce, Sasaniler devrinden, belki de çok eski bir çağdan kalma galvanizli piller! Garip, ama gerçek bir olay.
Bu olayı ve bundan sonra sıralayacağımız diğer değişik ve düşündürücü olayları şimdilik yorumlamayacağız. Bu bölümde tek amaç, bir dizi bilinmeyen gerçek sıralamaktır. Yorum ancak malzemeleri, verileri iyice dizdikten sonra ortaya çıkacaktır.
1901 yılında, Yunanistan’da Cerigo adasının açıklarında, heykellerle yüklü batık bir gemi enkazı çıkarılıyor. MÖ. 82’de battığı anlaşılan gemi dalgıçlar tarafından araştırılırken heykellerin arasında sıkışıp kalmış garip bir alet bulunuyor. Bugün Atina Arkeoloji Müzesi’nde bulunan ve Cerigo Makinesi adıyla tanınan bu alet bir planetaryumdan başka bir şey değildir. Makineyi yakından inceleyip bu incelemelerinin sonuçlarını Scientific American dergisinde yayınlayan Prof. Derek de Solla Price, bununla yıldızların ve başlıca gezegenlerin yerini ve hareketlerini ölçmenin mümkün olduğunu açıklamıştır.
M.Ö. 82 yılından kalma bu astronomik ölçü aleti ortaya düşündürücü bir sorun atıyor. Astronomik bilgileri veren makineyi kimler ne zaman yapmışlardı?
Cerigo Makinası yazılarla, dairelerle, ufak dişli tekerleklerle kaplı tunçtan yapılmış bir levhadır. Çeşitli ibreleri ve yirmiye yakın dişli tekerlekleri vardır. Makinenin yan tarafında bulunan silindirli kol hareket ettirilince bütün dişliler değişik hızla dönmeye başlarlar. İbreleri koruyan tunç tüplerin üzerinde çok ince, çoğu artık seçilemeyen yazılar kazılmıştır. Keşfin en şaşırtıcı. Prof. Price’ın deyimiyle korkunç yönü makinelerle pek ilgilenmeyen Yunanlıların bu tür bir alete sahip çıkmalarıdır.
Sasanilerde galvanizli pillerin. Yunanlılarda bir planetaryumun kullanılması, arkeolojiye ve paleontolojiye göre. MÖ. 40003000 yıllarında insanların madenleri ve madeni bileşimleri kullanmaya başladıklarını gösterir.
Benzer Yazılar
- Burçlar ve Yaratıcılık: Sanatsal Enerjinizi Keşfedin
- Tarot Kartları ve İçsel Şifa
- Astroloji ve Sağlık: Hangi Burç Hangi Organı Temsil Ediyor?
- Tarot Falı ve Günlük Pratikler: Kendi Kartınızı Çekme
- Rüyalarınızda Ölen Kişilerin Mesajları