Düşünce gücüyle mutluluk

Düşünce gücüyle mutluluk

Bütün dini öğretilerin bu yönde olduğunu söylemek doğru olmaz elbette. Dinlerde kişiye en çok cazip gelen şeylerden biri de hayata yüklenen anlam ve amaç hissidir. Mistiklerin de öğrettiği gibi, alması zor olanı almak da ruhani gelişimin bir parçasıdır. Aktif olarak veren kişilersek cömertliğin alınanlardan da beslendiğini unutmamakta fayda vardır. Amerikalı din bilimci yazar John Haughey buna alma hali adını veriyor. Haughey’ye göre Tanrının sevgisi ve dostluğu bizim onu almamızı bekliyor. Sürekli fark yaratmanın sorumluluğuyla yaşayalım ya da yaşamayalım, hepimiz aynı onur ve değere sahibiz aslında. Tanrı inancının kuvvetli olduğu kişilerde, Tanrının iradesine uygun yaşaya
rak İlahi olandan almak üzere bir ilişki kurulması doğaldır.

Dünya çapındaki yardım topluluklarında çalışan bir dostumuz, harekete geçmeden önce evinin yakınındaki bir tapmakta dua eder her zaman. O, ruhani bir idrak olmadan, yapması gerekenleri yapamayacağına inanıyor başkalarına yardım etmek için güç alması gerektiğini hissediyor.

Şimdi seksenlerine merdiven dayamış başka bir dostumuz çok acılar çekmesine rağmen her zaman cömert bir insan olmuştu. Bu verici liği kişiliğinin bir parçası olmuştu. Fiziksel sorunları yüzünden artık daha fazla veremeyecek hale geldiğinde hem almakta zorlanmaya hem de kendini değersiz hissetmeye başlamıştı. Ettiği dualarla bu ağıtı kısa zamanda minnete dönüştü. Sürekli vererek geçirilmiş, dolu dolu hayatının ödülünün huzur ve sükûnet olduğunu anlamıştı.

Bu alma imtihanı pek çok dini gelenekte söz konusu edilmektedir. Budizm’de darshan, yani lütufa ulaşmak için insan zihninin sükûnet bulması, egodan ve arzulardan kurtulması gerektiği öğretilir. İsa, mesellerinde çoğu zaman beklemekten, bize gelecek olan lütufa karşı her zaman hazırlıklı olmaktan bahseder. Her zaman hazır, almamızı bekleyen bir hediye vardır muhakkak. Ruh, almak için boşalmayı öğren melidir bizi geren ve tüketen şeylerden kurtulmayı bilmelidir. Modem toplumlarda beklemek genelde bir rahatsızlık, zaman kaybı olarak görülür. Ama ruhani dünyada beklemek, hakikate ve sevgiye yer açtığımız üretken bir durumdur. Sevgiyi kabul etmek ve olduğumuz gibi kabullenilmek en derin arzularımızın bazılarını tatmin eder. Almanın imkânlarına açık olmak için kontrolü elden bırakmalı, ajandalarımızı boşaltmak, meşgul hayatımızı gevşetmeli ve sükûneti bulmalıyız. Ruhani anlamda bu süreç her zaman içten başlar. Çevrenizdeki sevgi ve cömertlik üzerine sükunetle meditasyon yaptığınızda bu almanın nasıl bir his olduğunu anlamaya başlarsınız. Kendinizi hiçbir şey yapmamaya, huzura ve dinlenmeye alıştırırsanız içinizde inanılmaz bir özgürlük hissi oluşacaktır. Ve bu ruh hali karşınıza öyle mucizeler çıkaracak ki, her şeyi kontrol altında tutmaya çalışırken neler kaçırdığınıza siz de şaşıracaksınız.

Benzer Yazılar

Leave a Reply