Genelde insanlar akşam yemeği için üç şey ikram eder: Bir çeşit et, bir çeşit nişasta ve sebzeler. Ama Lee her zaman dört çeşit ikram etmiştir. Dördüncüsü her zaman, yaban elması gibi beklenmedik bir şeydir. Bir tencere kahverengi şeker ve pekmezle saatlerce pişirilmiş armut ve Lima fasulyesi. Acı kırmızı toz biberli şeftali. Ballı domates dilimleri. Bisküviler. Tuzlu ekmek tatlısı. Her ne olursa olsun, bu dördüncü şeyin yemekle ilgili büyülü bir etkisi var gibiydi. Yemekten hiç bıkmıyordunuz çünkü tabakta daima yemeğe uyan ya da ters düşen bir tat vardı. Bir tattan diğerine geçebilir, biraz onunla biraz bunu karıştırabilirdiniz. Yemeğiniz bittiğinde de, her zaman biraz daha isterdiniz ki, tekrar tattan tada gezinebi lesiniz. Lee Bailey’de sonsuza kadar yiyebilirdiniz. Bu daha önemliydi. Bu en önemlisiydi. Hayatta, insanları yemeğe davet ettiğinizde, tabaklarını silip süpürmeleri, yemek işini bitirmeleri ve saat 10’da herkesin sizi bulaşıklarla baş başa bırakarak çekip gitmeleri kadar kötü bir şey yoktur (Bu da Lee’deki yemeklerdeki başka bir konu: Her şeye ilave olarak, yıkanacak daha az bulaşık çıkıyordu, çünkü hiçbir zaman bir başlangıç yemeği ya da peynir tabağı ikram etmezdi, eğer salata ikram ederse, o da diğer yemeklerle birlikte aynı tabağa konurdu).
Bu arada, Lee hiçbir zaman balık ikram etmezdi, onun için ben de hiçbir zaman balık ikram etmedim. Nedenini söyleyeyim mi: Balığı yemek çok kolaydır. Bim bam bom, bir parça balık bitti; hadi eyvallah. İnsanlar akşam yemeğine geldiklerinde, eğlenceli olmalı ilgili sorgulama ve sinirlenme gecesiydi. Benim koltuklarım eflatundu. Parlak renklerde boyanmış Meksika işi tahta hayvancıklarım vardı. Kırmızı tabaklarım ve kaba tüylü halılarım vardı. Menülerim abartılı ve fazla karmaşıktı. Bir milyon yıl düşünse Lee’nin aklına Brezilya milli yemeği ya da Lee Lum’ın limonlu tavuğunu pişirmek gelir miydi? Korkunç bir şekilde belliydi ki, o ana kadarki bütün hayatım bir hataydı.
Acele boşandım, eski kocama bütün mobilyayı verdim ve Lee Bailey’i incelemeye başladım. Almamı söylediği sandalyeleri, Lee’nin evindeki partilerin herkesin evindekilerden daha fazla neşeli geçmesinin sırrı olduğuna inandığım yuvarlak masadan aldım. Lee, Henri Bendel’de mağaza açtığında, kendisininki lere benzeyen beyaz tabaklar, bürümcük kumaştan peçeteler ve tahta saplı paslanmaz çelik tencere takımları aldım. Yeni mobilyalar da aldım, hepsi bej renkliydi. Mutfak açısından, Lee’nin aşk kölesi haline geldim. Lee yemek kitapları dizisini yazmaya başlamadan çok önce, mutfaktaki hayali arkadaşlarımı değiştirdim. Yemek pişirirken herhangi bir şey yanlış olmaya başladığında, bana telaşlanmamamı, bir içki daha verirsem kimsenin umursamayacağını söylediğini duyuyor gibi oluyorum. Aynen Lee gibi, başlangıç yemekleri servis etmeyi bıraktım. Sonuç olarak, yemek servisine başlamadan önce, misafirlerim neredeyse duvarlardaki sazları yiyordu; aynı Lee’ninki gibi. Ben de, karmaşık repertuarlı çılgın aşçıdan değişim geçirerek, güney yemekleri üzerine uzmanlaşan sakin bir aşçı olmaya başladım.
Benzer Yazılar
- Burçlar ve Yaratıcılık: Sanatsal Enerjinizi Keşfedin
- Tarot Kartları ve İçsel Şifa
- Astroloji ve Sağlık: Hangi Burç Hangi Organı Temsil Ediyor?
- Tarot Falı ve Günlük Pratikler: Kendi Kartınızı Çekme
- Rüyalarınızda Ölen Kişilerin Mesajları