Bu prensibin olaylar karşısındaki tavırlarımızı nasıl etkilediğini gösterecek bir örnek vermek istiyorum. Bu söz, ilişki kurduğum her bir olay ve insan için sıra dışı bir çaba sarf etmemiz gerektiğini anlatır. Yeteneklerimizi kullanmamız ve her bir duruma kalite getirmemiz için bizi teşvik eder.
Yanlış giden işler için başkalarını suçlayıp, onların duygularını ve katkılarını göz ardı ederek, üstlerine vararak sorunları çözemeyeceğimizi söyler. Ve der ki; Bir problemi karmaşık, çözümsüz ve çatışmalarla dolu halde öylesine bırakamayız.
Böyle bir kuraldan yola çıkarak hareket etmek gerçekten vizyon sahibi bir hareket olacaktır ve böyle sine bir davranışa hayatın her anında, her gün rastlamak da mümkündür. Sürekli alıp hiç vermemenin hayat kanunlarına aykırı olduğunu anlayan ergen zekasının ifadesi her şeyin üzerindedir.
Bakış açısı gerçek olanı görmeyi tercih etmektir. Ruhsal zekâmız ile özümüz arasında kurduğumuz bağlantı sonucu bunu görememek mümkün değildir. Görmek ya da bakış açısı sürekli gelişen bir bilincin fonksiyonudur.
Şirketlerin ya da bir grup insanın bana gelip de gelecek vizyonlarını nasıl geliştirebileceklerini sordukları birçok durumla karşılaştım. Her seferinde yeni bir cevap vermeme rağmen cevabım hep aynı doğrultudaydı. Proust’un dediklerini yorumlarsak şöyle diyebiliriz, “Bakış açısı kazanmak yeni yerler görmek değil, yeni gözlerle bakmaktır.”
Benzer Yazılar
- Burçlar ve Yaratıcılık: Sanatsal Enerjinizi Keşfedin
- Tarot Kartları ve İçsel Şifa
- Astroloji ve Sağlık: Hangi Burç Hangi Organı Temsil Ediyor?
- Tarot Falı ve Günlük Pratikler: Kendi Kartınızı Çekme
- Rüyalarınızda Ölen Kişilerin Mesajları