Özümüze odaklanmak demek tıpkı komşumun savunduğu gibi hayattan elimizi eteğimizi çekmek, eski sürüngen tavırlarımıza geri dönmek, yavaş yavaş nefes alıp vermek, sessiz sakin oturmak, dünyadan kopmak anlamına gelmez … Bu, günlük tepkilerimizin altında yatan asıl sebep olabilen savaşma ve kaçma mekanizmasının tam da ortasında bulunan noktanın daha ötesindedir. Hem ikisi hem de hiçbirisidir. Psikolojik olarak çoğunlukla “akış” olarak ifade edebileceğimiz hem sakin hem de gergin olana benzeyen gerçek durumumuzla bağlantı kurmaktır.
Görünen o ki bilim sürüngenlerle (dondurucu ve hareketsizlik) ve memelilerle (savaşma ve kaçma) ilgili stratejilerin ötesinde üçüncü bir tür nöral devreyle ilgileniyor. Bu insan davranışları açısmdan çok geniş bir alanda ucu açık ve geniş kapsamlı çıkarımlar ortaya koyar. Örneğin etkin olmaya çalışırken stres olmamak mümkün mü?
Chicago Illinois Üniversitesi’nden Dr. Stephen Porges, Polyvagal Teori adını verdiği ve “sosyal uyum” seviyesi olarak adlandırdığı üçüncü tür bir otonom sinir sistemi olduğunu ileri sürer. Savaşma ve kaçma tavırlarımızda, bir yandan savaş anındaki yakın fiziksel temasla yüz yüze gelen ve kaçma anındaki tehlikeden uzak durmaya çalışan iki aşırı ucun varlığından bahsederken, diğer yandan bu her ikisinin ortasında, sosyal tavır olarak tarif edilecek ve sinir sistemimizin bir hayli gelişmiş seviyesini destekleyen bir bütünlükten bahseder.
Yavruların bakımı veya üreme esnasında güçlü bağların oluşması için hareketsizliğe ihtiyaç vardır. Bu hareketsizlik devrelerini çoğunlukla sürüngenlerin tehlikeye karşı verdikleri cevapla ilişkilendirebili riz. Sessiz sakin dururlar, neredeyse nefes almazlar ve hatta bazı durumlarda ölü numarası yaparlar. Ancak insanlar nöral sabitleme dev relerini de bünyelerine katarak sadece üçüncü bir tür sinir sisteminin başarabileceği korkusuz ve güvenli bağlar kurabilirler.
Sinir sistemimiz, biz farkında olmadan etraftaki riskleri kaydedecek ve değerlendirecek ve de ona göre bir davranış belirleyecek şekilde yapılandırılmıştır.
Bağlantımızın olduğu bir durumda hadiseyi “güvenli” kılan sosyal ifadelerin karmaşık dili sayesindedir ki içtenlik önemli ve anlamlı hale gelebilir. Göz teması kurmak, yumuşak bir ses tonu, gülümsemek. .. Bütün bu ifadeler, sırasıyla yüz ve kafa kaslarını kontrol eden sinirleri kontrol altında tutan korteksten beyine doğrudan yollar ile bağlanırlar. Bu tarz sosyal işaretlerdeki ifadeyi de, bu tür sosyal işaretler kullanmamızı da etkileyen, kaslardır, insandaki değişiklikler çok derinden ve güvenli olabilir. Bunu SQ ile bağlantılı olarak açıklamak gerekirse diyebiliriz ki yüksek bir zekâ gelişimi, bağlantı kurabileceğimiz yeni fırsatlar yaratacaktır.
Benzer Yazılar
- Burçlar ve Yaratıcılık: Sanatsal Enerjinizi Keşfedin
- Tarot Kartları ve İçsel Şifa
- Astroloji ve Sağlık: Hangi Burç Hangi Organı Temsil Ediyor?
- Tarot Falı ve Günlük Pratikler: Kendi Kartınızı Çekme
- Rüyalarınızda Ölen Kişilerin Mesajları