Zaman en değerli hediyedir

Zaman en değerli hediyedir

Zaman en değerli hediyedir. Nasıl paylaşacağınızı bildiğiniz sürece zaman da yavaşlayıp genişleyecektir. Ne kadar zaman vereceğinizi ya da bunu kime vereceğinizi bilmiyor olabilirsiniz. Ancak belki de hepsinden önemlisi cömertliğin denge sinin sağlanması için bunu nereye vereceğinizi bilmek zorundasınız. Nereye vereceğinizi bildiğiniz zaman zamanın sıkıntı olmadığını da göreceksiniz. Zaman sizin yanınızda olacaktır. Nereye vereceğinizi keşfettikten sonra iyi gün dostlarından ya da enerjinizi tüketen insanlardan uzaklaşıp sizinle benzer niyetleri paylaşan, sevgiyi eyleme dönüştüren topluluklara yönelmek zorunda kalabilirsiniz. Zamanınızı isteyen herkese veremeyeceğinize göre hayatınızda doğru yere vermeyi uygulayabileceğiniz kadar yer açmanız tavsiye edilir. İşte denge ve idrak bilgeliğiyle kast edilen budur.

Doğru yaşama sanatının bir parçası olan zaman vermek, para vermekten daha çok idrak gerektirir aslında. Cömert insanlar zaman verirken yüreklerini de verirler, ki bu da yenilerinin üretilmesine imkân sağlar. Ancak farklı verme alanlarında projeden projeye koşturmak, enerjiyi savurup dağıtmak eninde sonunda kişiyi yorgunluğa ve uyuşukluğa sevk eder, verecek başka bir şeyi kalmadığı hissini uyandırır. Bu da bir çeşit travmadır aslında. Bir şeylere çok fazla zaman verirken merhamet, şefkat, tevazu, umut ve güvenin iki yönlü akışını idrak edememek neticede bir travma yaratacaktır.

Bu sonu gelmeyen, ısrarcı verme tutumunun tükenişe yol açması kaçınılmazdır. Bu tükeniş genelde her şeyi aynı anda yapma eğilimindeki kadınlarda sık rastlanan bir durumdur. İhtiyacı olan herkese vermenin sonucunda kişinin kendindeki üretkenlik de körelmektedir. Bunun yanında sevginin tam anlamıyla ifade e dilmesi de her zaman eksik kalmaktadır. “Şimdi sana ihtiyacın olanı vermek için buradayım ama fazla kalamayacağım çünkü başka bir yerde daha ihtiyaç duyuluyor bana.” Bu tarz bir deneyim, alıcı için, bazen hiçbir şey almamaktan daha zararlı olabilir; çünkü kişinin burada kendini suçlu hissetmesi doğaldır. Eğer insanlar nereye vereceklerine konsantre olurlarsa sıradan tamiratlardan öte, daha nitelikli cömertlik örnekleri sergileyebilirler. Zamanınızı gerçek anlamda cömert bir şekilde verirken ne kendinizle ne de bir başkasıyla rekabet içinde olursunuz. Zaman vermek için zamanınız olması gerekir. Gerçekten ihtiyaç duyulanı vermelisiniz; elinizde kalanları değil. Ayrıca, sonradan daha fazlasını ve
recek dengeniz olması için bir noktadan sonra durma cesaretim de göstermeniz gerekir.

Bu hikâyeyi, gerçekten başından geçmiş bir arkadaşımızdan öğrendik. Çocuklu dul bir anneydi, neredeyse hiç geliri yoktu, yorgundu, gelecekten umudu yoktu ve zamanını kendine acımakla geçiriyordu. Mevsimlerden kıştı, geceler uzundu ve gittikçe daha çok depresyona giriyordu. Bir noktadan sonra kendisine kendisinden başka kimsenin yardım edemeyeceğini fark etti ve o zamanki inanışını değiştirip, almaya ihtiyaç duyduğu şeyleri vermeye karar verdi. Kimsenin desteği olmadan, evlerinde yalnız başlarına yaşayan kadınlara arkadaşlık, ilgi ve zaman verecekti. İşte olağanüstü cömertliği böyle başlamıştı. “Kendi ihtiyaç duyduğunu vererek” yüzlerce insana yardım etmişti. Ve de başkalarına vererek ihtiyaç duyduğu her şeyi almıştı da. Bugün de hâlâ hasta olanlara, hatta ö, lüm döşeğindekilere yardım etmeye, ihtiyaçlarına cevap vermeye ve acı çeken bu insanlara başkalarının da acı çektiğini hatırlatmaya devam ediyor. Huzurevlerindeki kadınlan organize edip Afganistan’daki çocuklar için kaşkoller ördürüyor; ev hanımlannı bir araya getirip kendi yemeklerini yapamayan insanlara yemek yaptınyor; sokaktaki kadınlan yaratıcı faaliyetlere katılmaya teşvik ediyor.

Almaya ihtiyaç duyduğunuz şeyleri sadece başkalarına değil kendinize de verebilirsiniz. Bu, herkes tarafından uygulanabilecek kıymetli bir prensiptir. Ve kişiyi kendine acımadan ve pasif bir çaresizlikten çıkartıp daha aktif ve tiratken bir hayata yöneltir.

Benzer Yazılar

Leave a Reply