Yeni bir zekâ alanı

Yeni bir zekâ alanı

Üç Boyut İyi, Daha Fazla Boyut KötüBeş yıl önce yazmaya başladım bu blogu ya da pek çoklarının soylediği gibi o beni yazmaya başladı. Yedi adımı kullanarak kendi yolculuğumun da kronolojik kaydını tutmuştum. Her bir adımda biraz olsun başarı elde ettiğimde yazıya döküyor ve bunun için farklı alanlardaki bilgilerimi kullanıyordum. “Action Man” kimliğim kafasını zaman zaman yukarı kaldırıp, beni bir şirket kurmaya, bu bilgiyi başkalarıyla da paylaşmaya itti; ancak yapmadım. Bu süreci sürdürmeye, onu beslemeye ve ilkbaharını beklemeye devam ettim.

Yeni bir zekâ alanına sıkı sıkıya merkezlendiğim bir dönemde çok ilginç bir şey oldu. Yıllar önce çalıştığım bir şirket benimle irtibata geçti ve beni bir konferansta konuşmacı olmak üzere davet etti.

Görevimin sınırsız iş kollarında yeni şirketler kurmak ve başarıya imza atmaktan başka bir şey olmadığını fark ettiğimde, bu bilinmezliğin bana kendimi rahat ve güvende hissettirmeye başladığını gördüm. Konferansta konuşma yapmak üzere davet edildiğimde yolculuk serüvenimin bir diğer basamağma geçmenin artık kaçınılmaz olduğumu anladım.
Konferans stres konusundaydı ve dinleyicilerin büyük çoğunluğunu sağlık sektöründeki doktorlar ve pratisyen hekimler oluşturuyordu. Benim konuşma sıram üçüncü gün gelmişti. O zamana kadar konularında uzman başarılı kişilerden stres, sinir sisteminde yarattığı implikasyonlar, mevcut ilaçlar, yeni beyin bulguları gibi konularda harika sunumlar dinledim.

Her an konuşma yapmak üzere çağrılabileceğim düşüncesiyle orada otururken verandamdaki duyguların aynısını yaşadım. Ben bir tıp uzmanı değildim. Tıp okumayı düşünmüştüm ancak felsefe okumuştum. Bu konferansta kendimi biraz sahtekâr gibi hissettim. Bu sahtekârlık hissinin beni ne kadar çok rahatsız ettiğini ve bu duygunun benim için hiç de yeni bir problem olmadığını anladım. Gerçekten kendimizi uzman gibi hissettiğimiz kaç zaman vardır ki? Tam olarak da bu
sebepten keşfedilme korkusundan aşırı derecede meydan okumaya maruz kalmayacağımız durumları tercih etmez miyiz? Bu sayede nere deyse hiç değişmeyen sınırlarımızı da belirlemiş oluruz.

Benzer Yazılar

Leave a Reply