Yargılanma korkusu

Tek ve benzersiz bir içsel dünya gerçeğine bağlı kalırsak, benzersiz olan her şeyin karşılaştırılamaz olduğu düşüncesini benimseriz. Günlük yaşamda geçirdiğiniz deneyimler, kuşkusuz sizi, her bireyin var olduğu gibi olduğunu ve her insanın nesneler konusunda kendi saplantısı bulunduğunu düşünmeye götürmüştür: Bu doğrudur. Bu doğrunun öğrencileri olun, içsel mahkemenizde şu karara vararak yolunuzu sürdürün: “Ben de benzersiz bir varlığım. Benim yaşadığımı hiç kimse yaşamadı. Demek bu içsel tarot alanı gerçekten benzersiz, bir başkasıyla karşılaştırılamaz bir şey..’

Kimi zaman kendimizden yine tarot konusunda bir yargılama çıkmasına şaşarsak, bu düşünceyi kovalım; çünkü bu yargı kabul edilemez. Gerçekte, karşılaştırdığımız olgu, bir yandan ne olduğumuzu düşündüğümüze ilişkin algılama, öte yandan kendimizin idealleştirilmiş bir tasarımıdır. Başka bir deyişle, şimdiki bir durumu, olmayan ya da gereğinde gelecekte olabilecek bir durumla karşılaştırıyoruz demektir.

•Yargılamadan söz ettiğimizde söz konusu olan, kuşkusuz, kendi kendini yargılamadır (seanstaki gidişatın tanığı olan sofrolog, hastasını yargılamaz).

O zaman, insanın tarot falı için kendisi konusunda bir tasarıya sahip olmasının uygunluğu sorulabilir. Soruyu şu sözcüklerle sorarsak yerinde olur: “Gelecek konusunda bir tasarıya sahip olunabilir mi?” Evet, elbette. Ama, bugün olduğumuzla yarın olmak istediğimiz arasındaki ayrımı olumsuz biçimde değerlendirmekten kaçınmak zorundayız.

Dışsal uygulamalarımız karşılaştırmaya ve yargılamaya bağımlıdır…

İçsel uygulamamız her türlü yargıdan kurtulmak ve sadece kişisel değerlendirmeye bağımlı kalmalıdır:

Ne olursa olsun, hiçbir biçimde başarma zorunluğu yoktur…

Ne olursa olsun, hiçbir başarısızlık korkusu söz konusu olamaz…

Ne konuda olursa olsun, yargılanmaktan çekinilmez… Kendimizi salıverelim!

Yargılanma korkusu

Benzer Yazılar

Leave a Reply