Tasarımcı Evrenlerindeki Evrim

Tasarımcı Evrenlerindeki Evrim

Evren hakkmdaki bir ta “zekâ” ve “tasarı” kelimelerini aynı cümlede kullanmakta biraz sorun vardır. Bu sorun, çoğunlukla Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşayan, Charles Darwin ve Alfred Russel Wallace tarafından evrimin nasıl işlediğini açıklamak için ortaya konan doğal seçilim teorisi bir yana, evrim gerçeğini kabul etmeyip, bağırıp çağıran bir insan topluluğunun olmasıdır. Incil’e kelimesi kelimesine (veya en azından, i nanmalan için işlerine gelecek İncil bölümlerine) ve her türün Tanrı tarafından yaratıldığına veya tasarlandığına inanırlar. Bu fikre “Akıllı Tasarım” veya ID derler.

Dolayısıyla herhangi bir karışıklığı önlemek için, tasarımcı evrenleri veya Evrenimizin Çoklu Evren’in başka bir parçasındaki teknolojik olarak gelişmiş bir medeniyetin üyesi veya üyeleri tarafından kasten yapıldığını ima ettiğimde, bunun benim anlatmak istediğim şey olmadığını belirtmek zorundayım. Böyle bir tasarımcı Büyük Patlama’dan sorumlu olabilir; ama bu yine de gezegenimizi ve üzerindeki yaşamı doğal seçilim yoluyla evrimin ve diğer tüm süreçlerin (Büyük Patlama’dan beri, dış müdahale gerekmeksi zin) Evrenimizde işlediği anlamına gelir.

Evrim bir gerçektir, tıpkı elmanın ağaçtan düştüğü gerçeği gibi. Bu Darwin’in zamanında bile iyi bilinen bir şeydi; aslında, büyükbabası Erasmus Darwin, Charles Darwin daha doğmamışken evrim gerçeği hakkında kafa yormuş ve sebebini göstermek için bir mekanizma bulmaya çalışmış ilk düşünürlerden biriydi. Bunun sebebini gösteren mekanizma, tropik bölgede yaşamın yaygınlaşması ve “hayatta kalma mücadelesi” üzerine çalışan Darwin ve Wallace tarafından, birbirinden bağımsız bir şekilde ortaya konan doğal seçilimdir. Doğal seçilim, evrim gerçeğini açıklayan teoridir, tıpkı genel göreliliğin kütleçekim gerçeğini açıklaması gibi; diğerleri arasında, elmanın ağaçtan düşmesinin açıklamasıdır.

Fizikçiler “kütleçekim teorisi” dediklerinde, kütleçekim gerçeğini açıklayan Einstein’ın teorisini kastederler; biyologlar “evrim teorisi” dediklerinde, evrim gerçeğini açıklayan Darwin Wallace teorisini kastederler.

Bu terminoloji, bilimsel çabanın başka önemli bir özelliğinin altını çizer. ID’nin savunucuları gibi evrim fikrini eleştiren insanlar, bunu genellikle “sadece bir teori” olması temelinden yaparlar. Teorinin evrim değil, doğal seçilim olduğu gerçeğini bir kenara bırakırsak, önemli olan “teori” kelimesini günlük hayattaki kullanımı ile bilimsel bağlamda kullanımı arasındaki farktan kafalarının karışmış olmasıdır. Günlük dilde, yeterince düşünülmemiş bir fikir “sadece bir teori” olarak tanımlanabilir; kardeşim çaya süt koymanın doğru yolunun ilk önce sütü dökmek olduğunu söyler, ama bu sadece onun teorisidir ve benim kendi fikrimin olmasına hakkım vardır. Bilimde teori, üzerinde tamamen düşünülmüş, deney ve gözlemde test edilmiş ve bu testleri geçen bir fikirdir.

Bir testi geçemese bile başarılı bir teoriden tamamen vazgeçilmesine gerek yoktur, çünkü yerini alan herhangi yeni bir teori, yeni testler kadar eski teorinin geçtiği bütün testleri geçmek zorundadır. Bu açıdan, Newton’un kütleçekim teorisi, Einstein’ın kütleçekim teorisi ortaya çıktığında geçersiz hale gelmemiştir. Newton’un teorisi hâlâ elmaların ağaçtan düşme şeklini açıklamada oldukça başarılıdır; Einstein’ın teorisi de bunu açıklar, ama ek olarak, örneğin Newton’un teorisinin açıklayamayacağı Merkür gezegeninin yörüngesini detaylı bir şekilde açıklar. Aynı şekilde, DarwinWallace teorisi, DNA’nm faaliyetlerini anlamadaki gelişmeyle aynı önemde inceleştirilip geliştirilmiştir, ama bu 19. yüzyılda ortaya koydukları temel gerçeği geçersiz kılmaz.

Doğal seçilim etrafımızdaki her yerde iş başında gözükmüştür; bunun en güzel ve uygun örneklerden biri, Darvvin’in gördüğü şeyle hayrete düştüğü Galapagos Adaları’ndaki ispinoz topluluklarıdır. Johathan Weiner’in The Beak ofthe Finch ı bunun üzerine sürükleyici bir detaya girer. Doğal seçilim aynı zamanda, kısa ömrü olan ve birçok neslinin çalışabildiği meyve sineği gibi yaratıklarla, laboratuarda da iş başında olmuştur. Evren’imizde işleyen fizik yasaları yeterliyken, neden olduğumuz gibi olmamız gerektiğini açıklaması için bir zeki tasarımcıya ihtiyaç yoktur. Dolayısıyla zeki bir evren tasarımcısı için ne gerek vardır?

Benzer Yazılar

Leave a Reply