Stres ile kolayca başa çıkma

Stres ile kolayca başa çıkma

indir (1)Elbette ki, (neşeli ve uyumlu, stres ile kolayca başa çıkabilen ve daha az endişe hissedip depresyona daha az eğilimli olup olmadığımızı belirleyen) genlerimiz, mutluluk da dahil olmak üzere insanın özelliklerinin gelişiminde önemli bir rol üstlenmektedir.

Minnesota Üniversitesinden David Lykken, 1996 yılında, insanların yaşamla ilgili tatmin duygularının belirlenmesinde genlerin oynadığı rol üzerine bir makale yayınlamıştır. 1936 ile 1955 yılları arasında doğmuş olan 4000 ikiz kardeş ile ilgili verileri toplayan Lykken, küçükken birbirlerinden ayrılmış ikiz kardeşlerin mutluluk seviyelerinin aynı evde büyüyen ikizler ile aynı seviyede, yani %50 olduğunu göstermiştir. Başka kelimelerle ifade edersek, mutluluk kapasitemizin %50’si genetik olarak bize miras kalmaktadır.

Hepimiz de, tıpkı merkezi ısıtma sistemlerinde olduğu gibi birer mutluluk “ayar düğmesi”ne sahipmişiz gibi görünmektedir. Bunun bir kısmı genetik olarak bizlere miras kalmıştır, ama aynı zamanda yaşamımızın ilk beş yılında neler olduğu ile de yakından ilişkilidir. Örneğin, güvenli ve sabit bir aile yaşamı, bu ayar düğmesini güçlendirebi lirken, sabit olmayan ve güvensiz bir ayar düğmesi bu durumu olumsuz etkiler. Bu nedenle, hayatımızda iyi, kötü, harikulade ya da berbat, ne olursa olsun, bir süre sonra kendi ayarlandığımız duruma geri döneriz. Psikologlar, kısa dönemler içinde mutluluk düzeyimizde inişler ve çıkışlar yaşanmasına karşın, uzun dönemde daima bir denge durumuna geri dönüldüğünü gözlemlemektedirler.

Tıpkı bir termostat gibi bu ayar düğmesi de, talihimiz beklenmedik şekilde iyi bir çıkış yaptığında bile, mutluluğumuzu olması gereken düzeye geri çekmektedir. 1978 yılında ABD’de piyango kazanan insanlar üzerinde yapılan bir araştırma, piyango kazanan insanların piyango kazanmayan insanlardan daha mutlu bir yaşam sürdürmediklerini ortaya koymaktadır.

İyi haber ise, talihsizlik yakamıza yapıştığında da, termostatın devreye girip bizi üzüntüden çıkararak normal mutluluk seviyemize ulaştırmaya çalışmasıdır. Çok kötü kazalar geçiren insanlar bile bir süre sonra ayar düğmeleri tarafından belirlenen durumlarına dönmektedirler. Belden aşağı kısımda oluşan felçler konusunda yapılan bir araştırma, felcin yaşanmasını takip eden bir hafta boyunca insanların öfke ve endişe duyduklarını, ancak sekiz hafta sonra en güçlü duygula rının mutluluk olduğunu ortaya koymaktadır. (Bu elbette, kaza geçirmeden önceki mutluluk seviyelerine bağlıdır.) İnsanlar, belden aşağı kısımları felç olan insanların nasıl bu kadar mutlu olduklarına şaşırmaktadırlar. Nobel ödüllü psikolog Daniel Kahneman’a göre bunun nedeni, bu insanların yaşamlarını ilgilendiren tek meselenin geçirdikleri felç olmamasıdır. Felç geçirmiş insanlar tıpkı eskiden olduğu gibi arkadaşlık, yemek ve eğlence gibi bütün diğer şeylerin tadını çıkarmakta ve yalnızca felçleri ile değil yaşamlarının her alanı ile ilgilenmektedirler.

Aynı şekilde diyaliz hastaları da, her ne kadar sağlıkları kötü olsa da, anlık deneyimlerinden herhangi bir insan gibi mutlu olduklarını ifade etmektedirler. Aynı durum aşk ilişkilerini sonlandıran insanlar için de geçerlidir: ilk anda yıkıcı bir şey olarak algılansa da, kalp kırıklığı yaşayan bu insanlar bir süre sonra normal mutluluk düzeylerine geri dönmektedirler. Psikologlar, bu ayarlanma özelliğinin yeni durumlara “uyum sağlamak” olduğunu söylemektedirler.
(Genetik mirasımıza ve çocukluğumuzdaki çevresel etkenlere bağlı olan) mutluluk kapasitemizin yalnızca %50’si önceden belirlenmiştir. Bu nedenle de iyi haber şudur ki, hepimizin mutluluk düzeyimizi artırmamız için bir şansımız ve seçeneğimiz bulunmaktadır.

Boyumuzun uzunluğu ve gözümüzün rengi gibi kesin ve değiştirilemez diğer genetik miraslardan farklı olarak, mutluluk düzeyimiz son derece değiştirilebilir bir şeydir; bu durum özellikle ergenlik döneminde çok belirgindir ama yaşamımız boyunca değişim gösterebilir.

Benzer Yazılar

Leave a Reply