SEKRETER ÖLDÜ MÜ?

SEKRETER ÖLDÜ MÜ?

logoZengin ülkelerde nesnel üretimde çalışan işçilerin oranı azalırken, fikir üretecek, yeni buluşlar ve bilimsel formüller geliştirecek, dosya hazırlayacak, fatura düzenleyecek, organizasyon planları hazırlayacak, pazar araştırması yapacak, pazarlamacı olarak çalışacak, mektuplar yazacak, grafikler çizecek, hukuk sorunlarını analiz edecek, bilgisayar programları yazacak kişilere duyulan ihtiyaç da giderek artıyor. Çeşitli ülkelerde ofis çalışmalarının bu şekilde arttığını gösteren o kadar çok kanıt var ki burada anlatmamız için istatistikler vermemize gerek yok. Hatta bazı sosyologlar, bu oluşumu “endüstri sonrası” çağa geldiğimizin bir işareti olarak görüyorlar.

Durum aslında o kadar da basit değil. Ofis çalışanlarına ihtiyacın artması, yeni bir sisteme geçişin değil, endüstrileşmenin yaygınlaşmasının, İkinci Dalga’nın son yükselişinin işareti olarak görülürse, konu daha iyi algılanabilir. Çalışma hayatının nesnellikten uzaklaştığı doğru ama bu işlerin yapıldığı ofislerin tam anlamıyla İkinci Dalga fabrikalarını örnek alan modellerle düzenlendiği unutulmamalıdır, işin kendisi de tekrara dayanır, parçalıdır, sıkıcıdır ve insanı bezdirir. Bugün ofislerin yeniden düzenlenmesi çabaları, ofisleri fabrika modelinden uzaklaştırma amacına yöneliktir.

Gerçek şu ki ofis adı verilse bile, İkinci Dalga fabrika modeline benzer bir sınıf sistemi yaratılmış durumda. Fabrika çalışanları, işi aktif olarak yapanlar üretim bandı işçileri ve yöneticiler olarak ikiye ayrılır. Aynı şekilde, ofis çalışanları da “üst düzeyde soyut” işlerde çalışanlarla “daha az soyut” işlerde çalışanlar şeklinde ayrılır. Birinde, zamanının çoğunu toplantılarda, iş yemeklerinde veya yazışmalarda geçiren, o ya da bu kişiyle telefon bağlantısı kurulması için emirler yağdıran üst düzey yöneticiler, bilim adamları ve mühendisler yer alır. Yakın zamanda yapılan bir araştırmaya göre, üst düzey yöneticiler zamanlarının yüzde 80’ini “bilgi alışverişi” ile geçirdiğini ortaya koyuyor.

Diğer tarafta, daha az soyut işlerde çalışan, beyaz yakalı işçileri görürüz. İkinci Dalga süresince üretim bandı işçilerinin yaptığı gibi, bu insanlar da hiç durmadan aynı işleri tekrarlarlar. Çoğu kadın olan ve sendika kaydı veya sosyal hakları bile bulunmayan bu işçiler, sosyologların “endüstri sonrası” terimini alaycı bir tavırla karşılamakta haklıdır, çünkü ofiste çalışsalar bile bu insanlar da “endüstri işçileridir.

Günümüzde ofis ortamlarında da İkinci Dalga’nın etkileri kaybolurken, yerini Üçüncü Dalga oluşumları alıyor. Yakında bu endüstriyel sınıf ayrımı da ortadan kalkacak. Ofislerde görülen eski hiyerarşilerin ve düzenlemelerin tekrar incelenip yapılandırılması uzun sürmeyecek.

Benzer Yazılar

Leave a Reply