Pers Kralı Koreş’in krallığı

Pers Kralı Koreş’in krallığı

Seni adınla çağıranın Ben RAB, İsrail’in Tanrısı olduğumu anlayasın diye karanlıkta kalmış hâzineleri, gizli yerlerde saklı zenginlikleri sana vereceğim.

Sen beni tanımadığın halde kulum Yakup soyu ve seçtiğim İsrail uğruna Seni adınla çağırıp onurlu bir unvan vereceğim.

RAB benim, başkası yok, Benden başka Tann yok. Beni tanımadığın halde seni güçlü kılacağım. 13Koreş’i doğrulukla harekete geçirecek, yollarını düzleyeceğim. Kentimi o onaracak, Sürgünlerimi ücret ya da ödül almadan o özgür kılacak.” Böyle diyor Her şeye egemen RAB.” (Yeşaya45)

Gelen kurtarıcı Mesih bir Pers’li idi. Yani PERS KRALI KQREŞ’ti. M.ö.537’de Pers kralı II. Koreş, Babil Kralı Baltazar’ı yenip 16 Temmuz’da başkent Babil’i fethediyor. Böylece Yahudiler Tarot falı gibi beklediği kurtarıcı Mesihlerine kavuşmuş oluyorlar. Tabi sona eren esaret sonunda, Kutsal Kent’lerine kavuşup M.Ö. 516 yılmda Tapmaklarını da yeniden kuruyorlar. Böylece Tevrat’ta Yeşaya, Hezekiel, Daniel ve Zekerya peygamberlerin yazdığı iddia edilen kitaplardaki kehanet doğru çıkmıştı. Ayrıca Tevrat’ta Pers Kralı Koreş, Tanrı tarafmda bu işe seçildiğine, yani Mesih olduğunu açıkça belirtiyor:

Böylece RAB’bin Yeremya aracılığıyla söylediği söz yerine geldi: “Ülke tutulmayan Şabat yıllarını tamamlayıncaya, yetmiş yıl doluncaya kadar ıssız kalıp dinlenecek.”

Pers Kralı Koreş’in krallığının birinci yılında RAB, Yeremya aracılığıyla bildirdiği sözü yerine getirmek amacıyla, Pers Kralı Koreş’i harekete geçirdi. Koreş yönetimi altındaki bütün halklara şu yazılı bildiriyi duyurdu:

Pers Kralı Koreş şöyle diyor: ‘Göklerin Tannsı RAB yeryüzünün bütün krallıklarını bana verdi. Beni Yahuda’daki Yeruşalim Kenti’nde kendisi için bir tapınak yapmakla görevlendirdi. Aranızda O’nun halkından kim varsa oraya gitsin. Tannsı RAB onunla olsun!” (TevratII. Tarihler36)

Konu bu kadar açıkken, nedense bu garip duruma kimse değinmez ve Babil sürgününden kurtulmak adına yazılmış olan bu kehanetler, Hıristiyanlarca Hz. İsa’ya, Yahudilerce ise günümüze yorumlanmaktadır. M.S. 70 ve 140 yıllarında Kudüs’te büyük yıkım ve sürgün oldu. Bu sürgün 2000 yıla yakın devam etti. Yahudiler 2000 yıl Kudüs ve Tapmak’tan mahrum, son derece çileli bir hayat sürdüler. 70 yıllık Babil sürgünü bunun yarımda anmaya büe değmeyecek kısalıkta. Asıl Tevrat’ta beklenen kurtarıcı Mesih’in gelmesi, sürgünden dönmek, Vaad Edilmiş Topraklarda Kutsal Kent’i ve Tapmağı yeniden kurma kehaneti şimdi gerçekleşmişti. İyi de gerçek buysa, bu torum doğruysa, hani devlet kuruldu, esaret bitti Mesih nerede kaldı. BÜTÜN BUNLARI GELİP O GERÇEKLEŞTİRECEKTİ.

Ayni zamanda, Mesih’ten önce, Mesih’in geleceğini müjdelemek için, Mesih’ten önce geleceği kehanetinde bulunulan İLYAS nerede (TevratMalaki4:5)? Vaad Edilen Topraklara Yahudüer sürgünden döndüler ve Kudüs başkentli bir devlette kurdular. Bütün İsrailoğulları tekrar Vaad Edilen Topraklara dönecekti ama kayıp on kabileden haber yok. Bütün bunlar olurken beklenen Mesih nerede? Niçin hala gelmedi? Bu kadar çelişkiden sonra, kimse günümüzde boş yere hala, Mesih ne zaman gelecek diye beklemesin. Tevrat’ta sözü edilen kurtarıcı Mesih M.Ö. 537 yılında gelmiştir ve Yahudileri Babil esaretinden kurtarmıştır. Ancak bu gelen kurtarıcı Mesih, Tevrat’ta belirtilen gibi Davut soyundan bir Yahudi değildir. Gerçek bütün açıklığıyla ortada. Dileyen hala gelmesi için beklemeye devam edebilir. Bu durumun farkında olan dindar Yahudiler de yok değil. Lübnan’daki Hizbullah’m televizyonunda 18 Haziran 2005 tarihinde yaptığı konuşmada Haham David VVeiss:

“İsrail’i Şeytan’m maddeleşmiş halidir” diye tanımlayarak:

“Her gün İsrail’in yıkılması için dua ediyoruz” dedi.

Benzer Yazılar

Leave a Reply